Have you been there traducir turco
2,290 traducción paralela
How long have you been there?
Ne kadar süredir oradasın?
How long have you been there?
Sen ne kadardır oradasın?
Have you been there?
Sen hiç gittin mi?
It would have been a lot easier if you'd been there to show off your FBI credentials.
FBI kimliğinle birlikte orada olsaydın daha kolay olabilirdi.
Now, you also mentioned that there was a metal-on-metal sound. What could that have been?
Metalin metale değme sesinden bahsettin.
Joe, you should have been there.
Sen de orada olacaktın.
Have you been standing there the whole time?
Bu kadar zamandır orada ayakta mı duruyordun?
Have you been listening to what he's been saying there?
Söylediklerini dinliyor muydun?
You know, for people like yourself, there have been amazing advancements in brain surgery.
Ne kadar da sinirlisin! Senin gibi insanlar için beyin ameliyatı konusunda inanılmaz gelişmeler yaşandı.
There have been some customer complaints against you.
Seninle ilgili müşteri şikayetleri var.
If you'll have me, I would like to stand with you, Father, just as you've always been there for the Reagans.
Eğer beni isterseniz, yanınızda durmayı isterim, Peder. Sizin daima Reagan'ların yanında olduğunuz gibi.
I'm very sorry but it wasn't what you were looking for after all, my apologies but there must have been some misunderstanding.
Çok üzgünüm ama meğerse aradığınız şey o değilmiş. Özür diliyorum ama bir yanlışlık olmuş olmalı.
I wish you could have been there.
Orada olmayı isterdim.
What you've been through is very painful. And there's no shame in that. But to get past it, to get comfortable with who you are and who you want to be, you have to work through the pain, not smile through it.
yaşadığın şeyler acı verici ve utanmak için bir sebep yok ama bunu geçmişte bırakmak için kim olduğun hakkında rahat olman gerek ve kim olmak istiyorsan, acıyı aşman gerekir gülümsemen değil
Yes, sire, and I have been there with you, every second of the way.
Evet Majesteleri. Ben de her saniyesinde yanınızdaydım zaten.
You have been there because we have chosen to keep you there.
Yanımızdaydın çünkü seni yanımızda tutmayı seçmiştik.
I wish you could have been there.
Keşke sen de orada olsaydın.
Had you been there tonight you might also have known
Bu gece orada olsaydınız anlayabilirdiniz
In my need you have always been there
İhtiyacım olduğunda hep yanımdaydın
In my need you have always been there
İhtiyacım olduğunda hep yanımda oldun
You always have been. There's nobody else.
Hep öyleydin başka kimse yok
Well, that's quite a list you've got there, but the question is, have you been nice?
Pekalâ, Burada iyi bir liste var ama asıl soru şu? Gerçekten iyi bir çocuk oldun mu?
How many times have you been over there, huh?
Kaç kere orada oldun ki sanki?
How long have you been sitting there?
Ne zamandan beri orada oturuyorsun?
If you hadn't kept my face in the news there wouldn't have been so much pressure.
Eğer yüzümü daima ekranlarda tutmasaydın bana bu kadar baskı yapılmayacaktı.
Everywhere you look there are complex markings and indentations of one kind or another - it's almost as though children have been playing in wet sand.
Baktığınız her yerde bir türün.. .. karmaşık işaretleri ve çıkıntıları var. Adete ıslak toprak üzerinde çocuklar oynamış gibi
If we hadn't been there, he'd have battered you.
- Orada olmasaydık, adam seni döverdi.
It's clear to us that you have been working on not work but on fantasy football as well as some out-there porn sites.
Çalışmak yerine fantezi futboluyla ve bazı porno siteleriyle uğraştığın açık. Bu bahsettiğin ben değilim.
It's been a while since you've been there so you should have jetlag.
Uzun zamandır buradasın, artık gitme zamanı.
One reason you don't have to worry too much is that the situation with the factory there has not been very good recently.
Endişelenmeni gerektirecek bir neden yok. Fabrikanın içinde bulunduğu durumdan kurtarması pek de kolay bir şey değil.
- Have you been down there before?
- Buraya daha önce indiniz mi?
I say, how long have you been under there?
Bak sen! Ne zamandır aşağıdasın?
Perhaps, if you'd been a bit more keen about being postmen, we wouldn't have a million letters stuck out there.
Belki, postacılık için biraz daha istekli olsaydınız, orada sıkışıp kalan milyonlarca mektubumuz olmazdı.
I'm not too sure what you might have been thinking there.
Ne düşündüğünüzden pek emin değilim.
Had there been some sense of filial obedience, well, you would not have been inconvenienced.
Aramızda bir çeşit mesafe olsa da kesinlikle rahatsızlık verici bir durum yok.
When have you been out there?
Ne zaman gördün?
What you have been seeking out there is right in here.
Dışarıda aradığın şey aslında içinde, tam burada.
If I'd have been there to find him like that earlier do you think it would've made a difference?
Yanında ben olsaydım, ve babam daha erken bulunabilseydi sizce bir şey fark eder miydi?
So what have you been getting up to down there these days?
Bu günlerde aşağıda neler yapıyorsun bakalım?
How long have you been sitting there?
burada ne kadar kalacaksınız?
You've never been there, have you?
Hiç oraya gitmedin değil mi?
Sure, sure... In 10 days you have been there five times.
Tabi, tabi... 10 gün içinde tam 5 defa oraya gittin.
Or when you're taking a bath, and you've been in there for way too long, and you look down and you have those ugly, crinkly, pruney fingertips, and it makes you laugh just like that.
- Ya da banyo yaparken... orada çok kaldığında... aşağı bakıyorsun ve o çirkin... - büzüşmüş, kısalmış parmaklarını görüyorsun... ve işte sonra böyle gülyorsun.
How long have you been shaved down there?
Tıraş etmeyeli ne kadar oldu?
Shit, I'll help. It's... have you been in there?
Hiç içeriyi gördünüz mü?
How long have you been standing there?
Ne zamandır orada dikiliyorsun?
Since you abruptly announced your break from activities, there have been many speculations going around, haven't there?
İş hayatınızdan bu kadar çabuk çekilmeniz pek çok söylentiye sebep oldu değil mi?
Oh, so you think that if you hadn't been there, maybe things would have been different.
Oh, bu yüzden oraya gitmeseydin diyorsun, belki herşey daha farklı olabilirdi.
Because Mr. Doyle called and said you have not been there all week.
Çünkü Bay Doyle arayıp bütün hafta gitmediğini söyledi.
She must have been something to keep you there all night.
Demek seni tüm gece ayakta tutacak birşeyi vardı.
Have you been doing regular rounds seeing if there is another virus?
Yaptığınız tahlillerde...
have you eaten yet 24
have you eaten 167
have you seen this man 54
have you ever seen 18
have you been here before 40
have you got it 61
have you seen my 26
have you been 50
have you lost your mind 347
have you ever tried it 24
have you eaten 167
have you seen this man 54
have you ever seen 18
have you been here before 40
have you got it 61
have you seen my 26
have you been 50
have you lost your mind 347
have you ever tried it 24