He's so cool traducir turco
171 traducción paralela
So he's scared, but also it's sort of cool, so he's also kind of excited.
- Korkmuştu ama yine de bunun havalı olduğunu düşünüp heyecanlanıyordu.
The baboon doesn't trust that human being at all, so he plays it cool.
Babun insanoğluna hiç güvenmez, bu yüzden soğukkanlı olmaya çalışıyor.
So I said "That's cool. He'll be fair."
"Bu çok iyi, adil davranacaktır." dedim.
We were cold, man originally was cold so he built a house, hot box to live in, warm box, live inside the warm box, pretty cool, cold out here, warm inside the warm box.
İnsanoğlu üşüyordu sonra kendine sıcak bir ev yaptı. Sıcak evinde sıcak sıcak yaşadı. Ne güzel, dışarısı soğuk, evin içi sıcaktı.
He is so cool and very good-looking!
O kadar hoş ve yakışıklı ki!
He thinks he's so cool.
Kendini harika sanıyor.
Those are all the things he couldn't say on the radio... so now he's making up for lost time - constantly. Cool it, Howard.
Sakin ol Howard.
He's so cool and mysterious.
Öyle çekici ve gizemli ki.
Doug Liman who was directing the pilot y know his opinion meant alot to me and so I'm leavin and Doug's like before you leave I wanna talk to ya real fast an I was like oh cool maybe he'll like, a pat on the back
Herhalde sırtımı sıvazlayacak diye döşündüm. Bana berbat olduğumu, sesimi biraz daha ayarlamam gerektiğini ve çok kötü oynadığımı söyledi. Okumalar tek kelimeyle rezaletti.
All right, so I've been playing it cool. You know, a little smile, a little wink, a little, "Hey, Bruno, look at this." You know, he's on the hook, and I'm just about to land him.
Peggy, baksana bu saç, kurabiyeden çıkıyor mu olsun, yoksa sürpriz olsun diye içinde mi kalsın?
He's so hip, so cool and sure that he's better than everyone.
Herkesten daha iyi olduğundan öyle emin ki.
He's so cool.
Konuşması ne kadar tatlı, değil mi? Çok havalı.
He thinks he's so cool.
Kendini birşey sanıyor.
He's so cool!
Çok karizmatik!
Mum, David's been on for an hour straight. He's so cool.
Anne, David bir saattir çalışmakta o cok sakin.
He's so cool.
Çoook havalı.
Who does Nelson think he's impressing anyway, acting so cool all the time?
Kim Nelson'ın hep soğukkanlı davranıp etkilediğini sanıyor.
He's so cool!
O çok harika!
Wow! He's so cool!
Amma klas adammış be.
So he's cool under pressure.
Demek ki adam soğukkanlı. Biz polislere öyle olun deriz.
I think he's just imitating me, so he can look cool.
Bence havalı görünmek için beni taklit ediyor.
He's so cool. Yeah...
- Çok sevimli görünüyor.
Where flounder wants to get into the fraternity, But they don't think he's cool, So they put him in that room
Dil balığı, kardeşliğe girmek istiyordu ama havalı olduğunu düşünmediklerinden onu kör çocuk ve Hintli çocukla bir odaya koymuşlardı.
- So cool, and he's kind of cute.
- Çok havalı ve sevimli sayılır.
Riding on that scooter like he's so cool.
Scooter'a binmek gibi, çok kool biri.
It's so fake. Well, he seemed cool.
İyi birine benziyor.
My motherfucker's so cool when he goes to bed, sheep count him.
Benimki yatağa yatınca çok sakindir. Hep kuzu sayar.
He thinks it's so cool and it's just not.
Çok hoş olduğunu sanıyordu ama değildi.
So fucking cool. He's a god.
O kadar cool görünüyor ki...
He's just so cool!
O çok yakışıklı!
He took me for a native. That's so cool.
- Beni buralı sandı!
He doesn't know anything, so it's totally cool.
Bir şey bilmiyor, sorun yok.
Oh, God, he's so cool.
Tanrım, o çok yakışıklı.
He's so cool.
Çok yakışıklı.
If it's so cool, why doesn't he just come out and say it?
Madem sorun değil, neden söylemiyor?
- He is so cool!
- Çok yakışıklı!
Wow, he's so cool!
Çok yakışıklı.
Oh, my gosh. He's so cool.
- Çok havalı.
He's so cool!
Çok tatlı çocuk.
He's so cool!
Harika birisi!
He's so cool!
Çok havalı!
He is cool looking and popular, but he doesn't talk much and is scary so I dislike him.
Oldukça yakışıklı ve büyük bir hayran kitlesi var.. Fakat oldukça asık suratlı görünüyor. Ürkütücü.
He's so not cool.
Pek iyi giyinmiyor.
Look, Marge, I know I was supposed to yell at that priest, but he's so cool.
Bak, Marge, o rahibe bağırmam gerekiyordu ama o harika biri.
He's flying out from New York. Bick, that is so cool! Yeah.
Ve yanlarında psikolojik sorunları olan insanları kontrol etme eğitimi almış bir polis vardı.
He's so cool.
Çok havalı.
He's so cool in a way. And he's a lot nicer.
Bir şekilde böyle güzel sayılır ve çok daha nazik.
Yeah, he's so cool.
... yapıyor. - Evet.
He's so cool being the executioner and all.
Kira çok etkileyici birisi.
Yeah, he's so cool and popular, you forget he's Asian.
O kadar havalı ve popüler ki Asyalı olduğunu unutursun.
He's running for District 37 Comptroller, so it's cool.
37. Mahalle denetçiliği için aday, o yüzden iyi olurdu.
he's so cute 178
he's so handsome 49
he's so hot 26
he's so beautiful 30
he's so little 16
he's so funny 25
he's so sweet 53
he's so happy 18
he's sorry 51
he's so nice 39
he's so handsome 49
he's so hot 26
he's so beautiful 30
he's so little 16
he's so funny 25
he's so sweet 53
he's so happy 18
he's sorry 51
he's so nice 39
he's so young 27
he's solid 19
he's so old 20
he's so good 24
he's so 52
so cool 170
cool 7597
cooler 77
coolio 24
cooley 18
he's solid 19
he's so old 20
he's so good 24
he's so 52
so cool 170
cool 7597
cooler 77
coolio 24
cooley 18
cool beans 20
cool as a cucumber 22
cool guy 25
cool name 22
cool your jets 29
cool down 70
cool off 47
cool it 258
cool as a cucumber 22
cool guy 25
cool name 22
cool your jets 29
cool down 70
cool off 47
cool it 258