He liked it traducir turco
504 traducción paralela
Guess he liked it.
Galiba çok iyi geçmiş.
You should see how he begged for my mate. He liked it much better than hay.
Benim dostluğumdan ne kadar hoşlandığını görmeliydiniz.
He liked it, and that's how I got to be fashion editor. - Hello, Jim.
Hoşuna gitti ve böylece moda editörü oldum.
Of course he liked it.
Elbette beğenecek.
- I'm glad he liked it.
- Galiba hoşuna gitti.
He liked it.
Hoşuna gitmiş.
I think he liked it.
Bence beğendi.
- He liked it. None of that, now.
Hoşuna gider.
All it means is my father came here to work on the dam and he liked it and he stayed.
Tek anlamı, babamın barajda çalışmaya gelip burayı sevmiş ve kalmış olması.
He used to work with us and he liked it.
Eskiden bizimle çalışırdı ve işini çok severdi.
He liked it!
Severdi!
- Of course, and he liked it too.
- Tabiki, çok hoşuna gitti.
You see that he liked it?
Seni tanıdığım için çok mutluyum.
He told me he liked it even better than Central Park because he can take walks by himself, and he doesn't have to worry about getting lost.
Bana burayı "Central Park" tan bile çok sevdiğini söyledi. Çünkü tek başına da yürüyebiliyormuş ve kaybolmaktan korkmak zorunda değilmiş.
I won't know whether he liked it.
Neyi sevip sevmediğini öğrenemem.
What would have happened if he liked it?
Hoşuna gitseydi ne olurdu?
He liked it.
Hoşuna gitti.
To tell you the truth, I think he liked it.
Doğruyu söylemek gerekirse izlemek babanın da hoşuna gitmişti galiba.
And he liked it so much he started doing it for a living.
Aslında bunu yaşamak için yapmaya başlamıştı.
Well, he liked it one bit.
Eh azıcık beğendi.
He liked it one bit but he didn't like it lots of other bits.
Evet bir kısmını beğendi ama geri kalan kısımları beğenmedi.
If he got $ 10,000 tomorrow he'd spend it on the girl he liked tomorrow night.
10 bin doları olsun ertesi akşam hoşuna giden kıza yedirir.
If someone liked someone a great deal and he didn't have any kin, that would sort of make him a kin almost, wouldn't it?
Birisi birisini çok sevdiyse... ve başka yakını yoksa, sevdiği kişi yakını gibi olur, değil mi?
I thought it was because he liked me too.
Beni sevdiği için öyle davrandığını sanmıştım.
He always liked it best.
Onu her zaman çok sevmiştir zaten.
He'd have liked it.
Çok beğenirdi.
He was firm, commanding, and you liked it.
Katı ve hükmediciydi. Bu da sizin hoşunuza gitti.
He kissed me goodnight, I liked it.
Bana iyi geceler öpücüğü de verdi.
He didnt say hed publish it. He just said liked it.
Yayınlayacağını söylemedi, sadece beğendi.
He never liked it out here.
Burada olmayı hiç istemedi.
He just read the paper and liked it, and that was that.
Yazımı okumuş ve beğenmiş, hepsi bu.
It's true that I never liked my cousin, only because he was not likeable.
Kuzenimi hiçbir zaman sevmedim. Çünkü sevilecek biri değildi.
He stayed here a few weeks once... when he was wounded in the Battle of the Bulge and liked it.
Bulge Savaşı'nda yaralanmadan birkaç hafta önce burada kaldı ve burayı beğenmişti.
Every time I thought I liked a boy, it was because he reminded me of Steve.
Bir çocukdan hoşlanırdım çünkü bana Steve'i hatırlatırdı.
The old guy who run it... He liked me, treated me like a father.
Orayı işleten yaşlı adam beni sevdi, baba gibi davrandı bana.
Jose liked my voice the first time he heard it
Jose sesimi ilk duyduğunda etkilendi benden.
I heard what He said last night and I liked it.
Dün gece O'nun anlattıklarını işittim. ve hoşuma gitti.
_ I liked it where he changed his pants.
- Pantolon değiştirdiği kısım hoşuma gitti.
And then, when I couldn't do it alone, I thought there was no one I wouldn't go with, if I liked him, and he could offer me that.
Ve sonra, tek başıma yapamadığımda, benimle gidecek kimsenin olmadığını düşündüm, o kişiden hoşlansaydım, ve bana teklif etseydi.
What he liked was looking for them, even if it meant walking for a whole day.
Görünümleri hoşuna gidiyordu, bunun için bütün gün dolaşması gerekse bile.
Well, my friend, the guy over there, he let me in one day, and I hit the beef here and liked it, and since I've become a challenger, the owner don't mind that I come in.
Şey, arkadaşım, oradaki adam beni bir gün içeri aldı. Ete vurdum ve bu hoşuma gitti. Aday olduğum için de sahibi bir şey demiyor.
He despised him, but he hid it'cause everyone liked CJ.
Ondan iğrenirdi, ama herkes CJ'i sevdiği için bunu sakladı.
He liked your order and I'm going to get it.
Siparişinizi beğendi. Ben de gidip getireyim.
THE WAY HE WOULD HAVE LIKED IT- - TO MAKE IT UP TO HIM.
Onun hoşlanabileceği şekilde...
But he couldn't see it, well he liked her too much
Ama adam bunun farkına varmadı, ve ondan çok hoşlandı.
He actually liked having it around.
Hayır. Orada olmasından hoşlandı.
"Anything he liked, I'll like, except if it's fiction."
" Onun beğendiği her şeyi beğenirim, yeter ki kurgusal olmasın.
HE'S THE FIRST PERSON TO HEAR MY POETRY AND HE GENUINELY LIKED IT?
Sen ve Ursula dışında, Şiirimi duyan ilk insan oydu. Ve gerçekten sevdi.
It was like his dick was flapping in the wing... and he liked to see if he could get an erection.
Aleti rüzgarda salınır, ereksiyon olmayı bekler gibi bir hali vardı.
The guy had a little dick, but he liked to flap it out there.
Her şeye karşı o salınışı severdi.
Your father liked to cook? No, he hated it.
- Baban yemek yapmayı sever miydi?
he liked you 28
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it is good 116
it's okay 22028
it's ok 4874
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's okay 22028
it's ok 4874
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's not 5855
it's all right 8832
itch 25
it's about damn time 34
itself 24
items 25
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's a girl 287
it's all right 8832
itch 25
it's about damn time 34
itself 24
items 25
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's a girl 287