Here's the key traducir turco
307 traducción paralela
I sense the completion of one of life's key cycles here because the sea floor is pulling down with it a lot of dead animal and plant material.
Burada yaşamın temel döngülerinden birinin tamamlandığını hissediyorum zira deniz tabanı, birçok ölü hayvanı ve bitkiyi de kendisiyle birlikte götürerek batıyor.
It's here in this strange volcanic world that scientists have discovered the key to how the surface of our planet was created.
Burada, bu tuhaf volkanik dünyada, bilim insanları gezegenimizin yüzeyinin nasıl oluştuğunu keşfetmeye açılan anahtarı buldular.
Here's the key.
İşte evin anahtarı.
Here's the key of the boathouse.
İşte kayıkhanenin anahtarı.
Dan is in the brig, the copper's got the key here.
Dan'ı kilit altına aldı. Aynasız anahtarı bu cebine koydu.
- Here's a key to the front gate.
- Bu da ön kapının anahtarı.
Here's the key.
İşte anahtar.
Here, storm-riding men and frail schooners... the salvage masters of Key West... stand guard beside America's lifeline.
Burada, iki direkli yelkenlilerin fırtınaya binen adamları... Key West'in kurtarma uzmanları Amerika'nın denizlerdeki geleceğine bekçilik ediyorlar.
Here's the key. The pack is locked.
Al şu anahtarı, sırt çantası kilitli.
Here's the key.
Anahtarı al.
Here's the key to your dreams, bound and illustrated.
İşte resimli ve ciltli, düşleriniz için kılavuz.
Here's the key.
İşte.
Here's the key to the back.
İşte, arka tarafın anahtarı.
Here's the key.
İşte kartı.
Here's the key to the station wagon.
Arabanın anahtarı burada.
Here's the key. Lock me in!
Beni içeri kilitle!
- Here's the key.
- İşte anahtar.
And here's the key
Anahtarın burada
Here's the key.
Anahtar bu.
Here's the key shot for the whole layout.
Tüm haberin anahtar fotoğrafı bu olurdu.
It's the same here. We can't be sure there's a key...
Böyle bir anahtar varsa bile...
You'll find the key to this door under the stair carpet here.
Daire kapısının anahtarını merdiven halısının altında bulacaksın.
Swan could have taken the key down from here unlocked the door then replaced the key on the ledge before he came in.
Swann anahtarı buradan alıp kapıyı açmış olabilir. İçeri girmeden önce de anahtarı tekrar yerine koymuştur.
Here, that car over there, here's the key to the trunk.
Burada, araba işte hemen şurada, bagajın anahtarı da işte burda.
- Here's the key.
- Anahtarınız.
This here's the ignition key.
Bu kontak anahtarı.
Now here's the key to the Los Angeles apartment.
İşte, Los Angeles'teki dairenin anahtarı.
That's the little key that fascinates me, this little red one here.
Beni en çok şu küçük tuş büyülüyor, şuradaki küçük, kırmızı olan.
Here's the key to my apartment.
Bu da dairemin anahtarı.
No, the key's already here.
Hayır, anahtar zaten burada.
Here's the key to his apartment.
Bu da dairesinin anahtarı.
- Let's break it down. - Here's the key!
İşte anahtar!
And here's the key to the suitcase.
Ve buda bavulun anahtarı.
Here's the key, darling.
İşte anahtar, tatlım.
Here's the key.
Anahtarı burada.
Here's the key.
- İşte anahtarlar.
Here's the imprint of the living room key.
Oturma odasının anahtarının kopyası.
Here's the key, you'll be needing it.
Bu da anahtarı, ihtiyacın olacak.
And there's a key on here that's labeled for the gas pump out back.
Ve üzerinde benzin pompası yazılı bir anahtar buldum.
Here's a key to the back door.
Arka kapının anahtarı.
Here's the key to the room.
Odanιn anahtarι burada.
Here, in the mountain marked on this papyrus, beyond corridors which led once to a Pharaoh's hidden tomb, awaits the key to resurrection and to life.
Burada bu papirüste işaretli dağda bir zamanlar bir firavunun gizli mabedine açılan koridorlarda hayatın ve yeniden doğuşun anahtarı bekliyor.
Here's the down payment, the key, and the address.
Peşinat, anahtar ve adres zarfta.
The key to Allen's office, I kept an extra one here in the glove compartment, along with the gun.
Allen'in bürosunun anahtarı, Fazladan bir tane de burada bulundurdum, torpido gözünde, tabancayla birlikte.
Then obviously, that's the key that Eddie Kane used the night he came in here.
O halde açıkça, o Eddie Kane'in buraya girdiği gece kullandığı anahtardır.
Here's a key to one of the lockers at the station.
Al, bu istasyondaki dolaplardan birinin anahtarı.
The first time we've ever had a fire here in this hotel and somebody's lost the key!
Otelde ilk defa bir yangın çıkıyor ve... biri anahtarı kaybetti!
Here's the key.
Anahtarınız.
Here's the key.
İşte anahtar. Saat 11'de gel.
Here's the key to the safe.
İşte, kasanın anahtarı.
Can you get a copy of the key for this gentleman who lives here?
Buradaki beyefendiye, anahtarın bir kopyasını yaptırır mısın?
here's the keys 22
here's the thing 1106
here's the deal 647
here's the story 23
here's the good news 37
here's the money 53
here's the plan 222
here's the address 50
here's the best part 17
here's the situation 47
here's the thing 1106
here's the deal 647
here's the story 23
here's the good news 37
here's the money 53
here's the plan 222
here's the address 50
here's the best part 17
here's the situation 47
here's the number 20
here's the question 18
here's the problem 91
here's the truth 50
here's the 78
the keys 142
the key 237
the key is 18
keys 492
keyser 16
here's the question 18
here's the problem 91
here's the truth 50
here's the 78
the keys 142
the key 237
the key is 18
keys 492
keyser 16
keyes 113
keys clacking 30
keys jingle 29
keys jangle 38
keyboard clacking 43
here's my number 71
here's my 20
here's your mail 22
here's your ticket 24
here's my problem 23
keys clacking 30
keys jingle 29
keys jangle 38
keyboard clacking 43
here's my number 71
here's my 20
here's your mail 22
here's your ticket 24
here's my problem 23