English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ H ] / Hop it

Hop it traducir turco

638 traducción paralela
Go on, hop it. Go on!
Hadi, gidin buradan, hadi!
Here, Citizen Victor, hop it and buy yourself a bottle of cognac.
İşte, Yurttaş Victor, hadi yaylan ve bununla kendine bir şişe konyak al.
Hop it.
Bas git.
- Hop it, both of you. - We've got a right to stay here as long as we like.
- İstediğimiz kadar kalabiliriz.
Hop it. - Now, look here - Aw, come on, Johnnie.
- Yapma Johnnie.
"Clear off," I said to that king of theirs. "Hop it," I said.
"Defolun" dedim krallarına. "Yaylanın" dedim.
Go on. Hop it, scarper.
Devam et, durma git buradan.
It's getting late. Time for "dear boy" to get dressed and hop it.
Geç oluyor. "Zavallı çocuk" için giyinip yaylanma vakti.
"Hop it."
"Yaylanmak" mış.
Hop it.
Yaylan.
Better hop it.
- Sıçratalım şunu.
They say hop it and off you hop.
Git diyorlar, gidiyorsun.
Now hop it.
Haydi sıçra bakalım.
Go on, hop it, boy. Hop, hop, hop it.
Haydi evlat, haydi.
Now, hop it to the kitchen!
Şimdi, doğru mutfağa!
OK, Fred. Hop it.
Tamam, Fred, yaylan.
Hop it!
Kes şunu.
"Love Triumphant." Go on, hop to it.
İri puntolarla! "Aşk Galip Geldi." Hadi, iş başına.
What do you want? Go on hop it!
Ne istiyorsun?
- We'll hop right to it.
- Hemen başlıyoruz.
Hop to it, you blokes.
İşe koyulun, millet.
I was just discussing it with Lance and it would be better if you didn't make this hop.
Lance ile tartïsïyordum ve bu uçusu yapmaman en iyisi.
That's the first time I ever heard your mother tell you to do something... and you didn't hop to do it.
İlk defa annenin sana bir şey söylediğini ve senin hemen yapmadığını görüyorum.
If you want to tell the board I'm obstructing justice and ask them to revoke my license, hop to it.
Adalete engel oldugum gerekçesiyle... yetkimi almak için ugrasacaksaniz, durmayin.
Hop to it.
Hemen.
Hop over it.
Üzerinden atla.
Hop over it.
Üzerinden atla! Üzerinden atla!
Hop it.
Bana bak.
- Hop it.
- Yaylanın.
Come on, hop to it, on with it.
Haydi, kap ta gel.
Hop to it!
Ona göre davran!
Darling, it's just a tatty little hospital hop, not a ball at the Dorchester.
Canım sadece basit bir hastane eğlencesi Dorchester'da bir balo değil.
So I take you to dinner, buy you drinks, it gets late chewing the fat... you hop in your car and you're gone. Right?
Demek sana akşam yemeği ve içki ısmarlarım, sohbet ederek geç vakitleri buluruz ve sonra sen de arabana atlayıp kaybolursun.
I'm supposed to hop a plane with a letter of introduction from you to her, is that it?
Senden bir tavsiye notuyla uçağa atlamam mı gerekiyor, bu mudur?
Now we choose the one to do it. Ibby-dibby hop.
Şimdi bunu kimin yapacağını seçelim. lbby-dibby hop.
Righto, I'll hop to it.
Tamamdır, hemen hallediyorum.
All right, hop to it.
Tamam, onu halledin.
Hop to it!
Çabuk ol!
It's a short hop to Australia.
Oradan Avustralya'ya kısa bir uçak yolculuğu.
"Captain EJ Smith." Deliver this to the bridge, and hop to it!
"Kaptan E. J. Smith." Bunu kaptan köşküne teslim et ve elini çabuk tut!
- Hop to it.
- Elini çabuk tut.
- Yeah, hop to it, now.
- Peki, hemen.
It's a free country, hop on.
Burasi özgür bir ülke. Atla.
Hop it!
- Kes şunu.
OK, kid, hop to it.
Tamam ufaklık, zıpla.
Can't you spit it out? Or is it easier to hop in the hay with the first gorilla you meet?
Yoksa karşılaştığın ilk gorille yatmak daha mı kolay geliyor?
Better hop to it, the boss is calling for you.
Acele et, patron seni çağırıyor.
It's only Hop Toad... made more ugly than even he is.
Benim Hop Toad. Sadece kendimi daha da çirkinleştirdim.
- Yes, sir. Giamo, Gomez, hop to it!
Derhal bayım, Achari ve Gomez, gidip o adamı çekin yoldan, çabuk.
Hop to it!
İşe sarıl!
You two just hop to it, and you get this place cleared up... and stop laughing at me.
Hemen burayı temizleyip adam edeceksiniz,.. ... gülmeyi de kesin!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]