English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ H ] / How'd it go

How'd it go traducir turco

2,602 traducción paralela
How'd it go with T.K.?
TK ile nasıl geçti?
- Patrick, how'd it go?
- Patrick, nasıl gitti?
So how'd it go?
- Nasıl gitti bakalım?
How'd it go for you in there?
Nasıl geçti?
How'd it go?
Nasıl geçti?
How'd it go with dad?
Babamla nasıl gitti?
How'd it go? It's still going.
Hala geçiyor.
So, how'd it go tonight?
Ee, gecen nasıldı?
How'd it go with Kramer?
Kramer'le işler nasıl?
How'd it go with the rest of the families?
Geri kalan ailelerle nasıl gitti?
How'd it go with Chloe?
Chloe ile nasıI gitti?
How'd it go, pal?
Nasıl geçti dostum?
Hey. So... how'd it go?
Güvenlikle nasıl gitti?
How'd it go, boss?
- Geçti işte.
How'd it go?
Nasıl gitti?
So, how'd it go?
- Selam! Nasıl gitti?
So, Vince, how'd it go with Dana?
Ee, Vince, Dana'yla nasıl gitti?
How'd it go?
Nasıldı?
Hey! How'd it go with coach?
Koçla nasıl gitti?
How'd it go at the laboratory?
Laboratuvarda olaylar nasıl gitti?
How'd it go yesterday?
Dün nasıl gitti?
- Aah! - How'd it go?
Nasıl geçti?
Thanks. So, how'd it go?
Nasıl gitti bakalım?
So, how'd it go?
- Nasıl geçti? - Güzeldi.
How'd it go at the hospital?
Hastanede nasıl gitti? - Daha kötü.
How'd it go today?
Bugün nasıl geçti?
How'd it go?
- Nasıl gitti?
So, how'd it go?
Ee, nasıl gitti?
How'd it go with Fancyman?
- Bay Süslü ile işler nasıl gitti?
How'd it go?
Nasıldı? Haberler iyi mi?
So how'd it go last night? No action here.
- Geceniz nasıl geçti?
- How'd it go?
- Nasıl geçti?
So how'd it go at City Hall?
Belediyedeki işin nasıl gitti?
Nah, I'd love to, but this thing's been booked for months, and who knows how long it'll go?
Malesef, Bunu aylar öncesinden ayarlamıştım,... ve ne kadar süreceğini bilmiyorum?
- So how'd it go?
- Nasıl gitti?
And I remember years later reminiscing back on that, how she would cry and cry, and we'd be crying, and we'd have to say good-bye and go into the house, and it was like, we didn't want to leave,
Yıllar sonra karşılıklı oturup o günleri konuştuğumuzu da hatırlıyorum. Nasıl durmadan ağladığımızı, vedalaşıp eve nasıl geçtiğimizi. Gitmek istemezdik.
How'd it go?
Nasıl gidiyor?
How'd it go with Sam?
Sam'le nasıl geçti?
MAX : Hey. How'd it go?
Nasıl geçti?
Hey, how'd it go?
Nasıl geçti?
How'd it go with Abigail? She took the olive branch.
Abigail ile görüşmeniz nasıldı?
How'd it go'?
Nasıl gitti?
So how'd it go with Kitty?
Kitty ile nasıl geçti?
- How'd it go? - It was going great, and then there was a pop in my shoulder.
- Gayet iyi gidiyordu omzum çat edene kadar.
How'd it go with Dr. Thomas?
Doktor Thomas'la nasıl gitti?
So how'd it go?
Nasıl gitti?
Right. How'd it go with Maddie?
Maddie ile nasıl geçti?
How'd it go with Abby?
- Abby'le nasıl gitti?
Go on. I'd like to see how it suits you.
Hadi, senin üstünde görmek istiyorum.
How'd it go with Leonard?
Leonard ile nasıl gitti?
I mean, those two idiots remind me how much fun it was when I'd go out to lunch and have cocktails with my girlfriends and watch them pretend to eat.
Şu iki geri zeka, kızlarla yemeğe çıkıp kokteyllerimiz ile birlikte yer gibi yaparken ne kadar eğlendiğimi hatırlattı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]