How're you doing traducir turco
1,424 traducción paralela
How're you doing?
Nasılsın?
Seeing how you're doing.
Nasılsın diye bakayım diye.
I mean, I was sitting there listening to this guy spout on and on about how it's right, you're right, he's right. The whole time, I'm thinking, " What the hell have I been doing all this for?
Orada oturmuş, adamın bunun nasıl doğru olduğunu, senin, onun doğru olduğunu anlatmasını dinledim.
- How're you doing, TJ?
- Nasılsın TJ?
So, how're you doing, Zach?
- Nasılsın Zack?
- How're you doing?
- Nasılsın?
How're you doing? Danny.
Nasıl gidiyor bakalım?
How're you doing?
Naber?
I just wanted to see how you're doing.
Nasıl olduğuna bakmaya geldim.
Danny asked me to check and see how you're doing.
Danny benden seni kontrol etmemi ve nasıl gittiğini sormamı istedi.
- I came by to see how you're doing.
- Nasıl olduğunuzu görmeye geldim.
I was headed to the restaurant and I thought I'd visit, see how you're doing after our big adventure last night.
- Hey. Bugün restorana gittim ve seni bi ziyaret edip dün akşamki büyük maceradan sonra nasıl olduğuna bakmaya karar verdim.
So I guess asking you how you're doing is out of the question.
Sanırım bu sorunun ötesinde senin nasıl olduğunu sordum.
Just asking how you're doing.
Sadece nasılsın diye soruyorum.
It'd be better if you focus on how you're doing this for Sean.
Bunu eğer Sean için yaptığını düşünürsen belki daha kolay olur.
Seeing as how you're my brother's lawyer and all, is what we're doing here, what's the word, unethical?
Kardeşimin avukatı falan olman yüzünden şu an yaptığımız şey, nasıl desem, etik sınırlarını zorlamış olmuyor mu?
How're you doing?
NasıIsın?
I was just calling to see how you're doing.
Hatırını sormak için aramıştım.
Look how well you're doing!
Ne kadar iyi yaptığına bak!
I'd just thought I've give you a chat, see how you're doing.
Biraz sohbet ederiz, hatırını sorarım diye düşündüm.
Today we're talking with the new VP of Communications at Globodyne Dick Harper, How you doing, Dick?
Bugün konuğumuz Globodyne İletişim Başkan Yardımcısı Dick Harper. Nasılsın Dick?
- How're you doing, Charlie?
- Nasılsın Charlie?
- How're you doing, Marla? - All right.
Bir saniyeniz var mı?
Hey, how're you doing?
Hey, nasıl gidiyor?
Hey, how're you doing?
Nasılsın?
Tell me how you're doing.
Nasıl olduğunu anlat bana.
- How do you know what you're doing?
- Ne yaptığını nereden biliyorsun?
I, uh, just finished my speech, and I had a little time before my flight and thought I would just stop by and see how you're doing.
Konuşmamı yeni bitirdim. Uçağıma da biraz vakit var. Buraya uğramak ve ne yaptığına bakmak istedim.
- I want to know how you're doing.
- Senin nasıl olduğunu bilmek istiyorum.
- About how you're doing.
- Nasıl olduğun hakkında.
How're you doing? - I'm doing great.
- İyiyim, ne olsun, sen neler yapıyorsun?
How're you doing?
Selam.
- How're you doing, Nanny?
- Hey, bebeğim.
How you're doing?
- Nasılsın, her şey yolunda mı?
- Call me and tell me how you're doing. - I will.
- Beni arayıp nasıl gidiyor, haber ver.
I thought I'd see how you're doing.
Hatırını sorayım dedim.
So, how you're doing about it?
Peki sen nasılsın?
How're you doing?
Nasılsınız?
Man, how're you doing?
Adamım, na'ber?
A good guy, though. How're you doing?
İyi bir adam.
- How're you doing?
- Sen nasılsın?
- How you're doing? Dirk, thank God!
Dirk, tanrıya şükür!
How're you doing?
Çünkü çalışırken müzik dinlemekten hoşlanırım. Nasılsın?
Just checking in. Wanted to see how you're doing.
Nasılsın diye kontrole geldim.
- How're you doing?
- Nasılsınız?
I won't get stuck talking to Mr Sincerely Wants To Know How You're Doing guy.
Ne yaptığımı bilmek isteyen "Bay İçten" ile konuşarak oyalanmayacağım!
We just wanna talk, see how you're doing.
Sadece senle konuşup nasıl olduğunu öğrenmek istedik o kadar. Şimdi.
I was just, you know, calling to see how you're doing, if you're OK.
Sadece nasıl olduğunu öğrenmek için aradım, iyi misin diye.
- How's it look? - You know, if you're doing an Andy Williams summer show.
Andy Williams'ın yaz şovlarından birine çıkmış gibisin.
- How're you doing?
- Nasılsın Laryy?
If you do, how shall I occupy myself while you're doing it?
Eğer söylersen, sen o işi yaparken nasıl davranayım?
how're you 28
how're you doin 20
how're you feeling 56
you doing okay 153
you doing all right 50
doing 146
doing my best 16
doing it 61
doing okay 34
doing great 68
how're you doin 20
how're you feeling 56
you doing okay 153
you doing all right 50
doing 146
doing my best 16
doing it 61
doing okay 34
doing great 68
doing good 60
doing nothing 49
doing the right thing 27
doing well 31
doing all right 23
doing fine 26
doing things 20
doing my job 35
doing what 552
doing this 38
doing nothing 49
doing the right thing 27
doing well 31
doing all right 23
doing fine 26
doing things 20
doing my job 35
doing what 552
doing this 38