How are things traducir turco
2,768 traducción paralela
How are things?
N'aber?
Speaking of, how are things with Millie?
Laf açılmışken, Millie'den ne haber?
So, how are things with Madison?
Madison'la nasıl gidiyor?
And how are things in Cambridge these days?
Cambridge'de bu ara durumlar nasıl?
How are things with Todd, by the way?
Todd'la durumlar nasıl, bu arada?
How are things going with you, Ben?
Ee sen de işler ne alemde, Ben?
So, how are things going with Dr. Lonsdale?
Anlat bakalım, Dr. Lonsdale ile nasıl gidiyor?
How are things at home?
- Evde işler nasıl?
How are things?
İşler nasıl gidiyor?
How are things in town?
Şehirde işler nasıl gidiyor?
Oh, by the way, Arthur, uh, how are things with you and your wife?
Bu arada, Arthur eşinle aranız nasıl oldu?
How are things going?
Nasıl gidiyor?
Mr Turner, how are things at the Toronto Gazette?
Bay Turner? Toronto Gazetesi'nde işler nasıl?
- So how are things with you?
Senin nasıl gidiyor?
How are things?
Nasıl gidiyor?
That's a really great license plate slogan, but how are things going down there now?
Bu gerçekten harika bir slogan ama gerçekte nasıl peki?
How are things going over there?
İşler nasıl oralarda?
How are things between you and the father?
Babanla aran nasıl? Vicky?
- How are things with Martin? - Fine.
- Martin'le nasıl gidiyor?
- How are things going?
Nasıl gidiyor?
How are things?
Ne var?
So, what are you doing here, you know how are things going?
Peki, burada ne yapıyorsun, yani nasılsın?
How are things in this room?
Bu odada rahat mıyız bakalım?
How are things over at Haxby?
- Haxby'deki işler nasıl bitti?
Tell me, how are things progressing at Haxby?
Anlatsana, Haxby'de işler nasıl gidiyor?
But no matter how good you are, and no matter how great the improvements to tracks and equipment, things can still go badly wrong.
Ama insan ne kadar iyi olursa olsun, pistler ve ekipmanda ne müthiş gelişmeler kaydedilirse edilsin, yine de işler çok ters gidebilir.
Who knows how many of those things are out there.
Kim, bilir onlardan kaç tane olduğu O şeyler, dışarıda.
Look, I know it must suck how people are always asking for things and never giving anything back.
Bak, insanların sürekli bir şeyler isteyip hiç geri bir şey vermemesi çok kötü biliyorum..
You know how those things are - - from the inside, it's not so glamorous.
Çekimlerin nasıl olduğunu bilirsiniz. O kadar da hoş değildir.
It's interesting how many people are coming together and discussing these things now.
Bu kadar insanın bir araya gelip bu şeyleri paylaşması bayağı ilginç.
And when we're done here today and details are released about your reprehensible life, one of the things people will remember is how pathetically inadequate you are.
Bugün burada işimiz bittiğinde ve kınanması gereken hayatın hakkındaki detaylar yayımlandığında insanların hatırlayacakları tek şey ne kadar acınası bir insan olduğundur.
So those are the kinds of things that you can't do from Madison Avenue, or whatever, and that's how fluid the industry is, it changes very...
İşte bu tür şeyleri Madison Bulvarında yapamazsın, ve endüstri bu kadar istikrarsız, her şey değişiyor...
Brad, here we all are. Great time to ask people how people are feeling About things that are...
İnsalara olan bitenler hakkında nasıl hissettiklerini sormak için iyi bir fırsat.
No matter how intense things are at home, when it comes to work, there are some opportunities you simply have to... explore.
Evde işler ne kadar yoğun olursa olsun, sıra işe geldiğinde, keşfetmeniz gereken bazı fırsatlar vardır.
Dear brother, I apologise for not answering your letter until now, - but you know how things are...
Sevgili kardeşim, şu ana kadar cevap yazamadığım için özür dilerim ama durumları biliyorsun işte...
That the way I experience things..... isn't necessarily how they are.
Bir sorun olduğunu... anlıyorum. İşleri halletme şeklim..... olması gerektiği gibi değil.
Maybe you just aren't seeing things for how they really are?
Belki de işleri gerçekte oldukları gibi görmüyorsundur?
= = How are supposed to learn to live with myself Knowing the things I've done?
Nasıl öğrenicem kendimle yaşamayı?
What I meant to say was that sometimes, you just seem so stuck on how things are supposed to be with Lacey instead of just letting it happen.
Demek istediğim aslında bazen sen Lacey hakkında her şeyi oluruna bırakmak yerine takıntı yapıyorsun. Bak.
I see a lot of things. Speaking of which, how are you and the director getting along?
Hazır lafı açılmışken sen ve müdürün nasılsınız?
Dude, you have no idea how messy things are about to get.
Dostum, etrafın nasıl karışacağı konusunda hiçbir fikrin yok.
- Don't know how things are done on Mars, But on Earth, we don't execute our captives!
Mars'ta işlerin nasıl yürüdüğünü bilmiyorum ama Dünya'da esirlerimizi infaz etmeyiz!
- You know how things are.
- Bilirsiniz işte.
how it happened... in the end things... not bad... dam... water... are too dangerous terrible hurry to escape... eh!
Neler oluyor? ! Olamaz!
Doesn't matter how big a movie star you are, even if you have the kind of career where you walked away from a blockbuster franchise or worked with Meryl Streep or Anthony Hopkins, made important movies about things like civil rights
Ne kadar büyük bir yıldız olursan ol, bir dizi gişe rekortmeni film çekmiş olduğun bir kariyerin olsa bile ya da Meryl Streep veya Anthony Hopkins'le çalışmış olsan bile, sivil haklarla veya Pearl Harbor'la ilgili önemli filmler çeksen bile,
The laws of nature are a description of how things actually work in the past, present, and future.
Doğa yasaları ; geçmiş, şimdi ve gelecekteki şeylerin nasıl çalıştığının bir açıklamasıdır.
If you knew how chaotic things are as it is.
Bu durumda her şey karışacak.
Sir, now that we've gotten rid of all your "evil things," how are we going to protect Metro City?
Efendim, bütün şeytani şeylerden kurtulduğumuza göre Metrocity'i nasıl savunacağız?
And how many things that you bought with your heart are we throwing out right now?
Ve kalbinden geçerek aldığın kaç tane hediye şu anda çöpe atılıyor? Hayır, hayır.
I hear good things about you, like how hot you are...
Seninle ilgili güzel şeyler duydum. Çok iyiymişsin.
My mom said that since we can't change the way things are, the best we can do is change how we see things.
Annem dedi ki bazı şeyleri değiştiremeyeceğimiz zaman yapabileceğimiz en iyi şey onlara bakış şeklimizi değiştirmektir.
how are things with you 33
how are things going 48
how are things at home 32
how are things here 16
how are you 11198
how are you doing today 43
how are you today 265
how are you doing 1681
how are you feeling today 58
how are you guys doing 47
how are things going 48
how are things at home 32
how are things here 16
how are you 11198
how are you doing today 43
how are you today 265
how are you doing 1681
how are you feeling today 58
how are you guys doing 47
how are you getting on 32
how are you holding up 260
how are ya 288
how are you this morning 41
how are you feeling 1478
how are you this evening 24
how are you guys 55
how are you going 16
how are you alive 17
how are you doin 57
how are you holding up 260
how are ya 288
how are you this morning 41
how are you feeling 1478
how are you this evening 24
how are you guys 55
how are you going 16
how are you alive 17
how are you doin 57