English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ H ] / How did you know

How did you know traducir turco

7,904 traducción paralela
How did you know?
Sen nereden biliyorsun?
Dad, how did you know?
- Nereden bildin baba?
How did you know?
Nasıl fark ettiniz?
I thought we were gonna meet at the restaurant. Meet at the restaurant. How did you know where i live?
Burada yaşadığımı nereden biliyorsun?
How did you know where i live? oh, i wanted to surprise you.
Sürpriz yapmak istedim.
How did you know where I live?
- Burada yaşadığımı nereden biliyorsun?
How did you know Erika's password was the molecular formula for Moxopan?
Erika'nın şifresinin Moxopan'ın moleküler formülü olduğunu nereden bildin?
How did you know where I lived?
Nerede yaşadığımı nereden bildin?
How did you know where to come?
Nereye geleceğini nasıl bildin?
How did you know?
- Nereden anladın?
How did you know that would mix?
Bunu miksleyeceğini nasıl bildin?
How did you know?
Nereden bildiniz?
- Well, how did you know him then?
- Onu nereden tanıyorsunuz o zaman?
How did you know?
Nasıl bildin?
How did you know that?
Bunu tam olarak nereden bildin?
How did you know, My Lord?
Geldiğimi nasıI anladınız Lordum?
But wait, how did you know he wouldn't shoot?
Bir saniye, sen onun vurulmayacağını nasıl bildin?
How did you know, Abubakar?
Nasıl bildin Abubakar?
How did you know about the ferry, that we would make it across?
Feribotla geçebileceğimizi, nasıl bildin?
How did you know we were on a ship?
Gemide olduğumuzu nereden biliyorsun?
How did you know?
- Nereden biliyorsun?
But how did you know he messed with the slush fund?
Ama rüşvet fonu dosyasını batırdığını nereden anladınız?
How did you know that? I know you pretty well after all these years, honey.
Onca yıldan sonra seni oldukça iyi tanıyorum tatlım.
How did you know it was me?
Nereden bildin ben olduğumu?
How did you know where I was?
Nerede olduğumu nasıl anladın?
How did you know where I was?
- Nerede olduğumu nasıl anladın?
- Hey, Glory. - How did you know that?
Sem nereden biliyorsun bakalım bunu?
How did you know we'd be in the living room?
Oturma odasında kalacağımızı nereden bildin?
How did you know?
Nerden biliyordun?
How did you know that I would, uh, spill that coffee?
Kahveyi dökeceğimi nereden biliyordun?
Yeah, how did you know that?
- Evet. Bunu nasıl bildin?
How did you know I was meeting with Giallo tonight?
Giallo'yla buluşacağımı nereden bildin?
You, when you were a kid, did you know how to add and subtract?
Sen çocukken toplama-çıkarma biliyor muydun?
How long did you know?
Ne zamandır biliyor musun
How well did you know the victim?
Kurbanı ne kadar tanıyorsunuz?
And how did you even know it was my birthday?
Ayrıca doğum günüm olduğunu nereden biliyordun?
Dan, I don't know how you did it, man, but you bagged yourself a good one.
Nasıl yaptın bilmiyorum ama iyi bir eş bulmuşsun.
I don't know how you did it for so long.
Bu kadar nasıl dayandın bilmiyorum.
Even if I did, I wouldn't be killing you all at the same time, would I? - How do we know that?
Söylediklerini yapacak olsaydım hepinizi aynı anda öldürmezdim, değil mi?
- and what you're getting up to. - All the same, how did the old geezer know I was watering his booze?
Yine de moruk içkisine su kattığımı nereden anladı?
I don't know how you did it, but you did.
Nasıl yaptığını bilmiyorum ama yaptın işte.
How did you get two different kinds of dinosaurs to, you know...
İki farklı tür dinozoru nasıl... Bilirsiniz işte.
Well, how did you do it if you did not know how you did it?
Nasıl yaptığınızı bilmiyordu iseniz nasıl yaptınız o hâlde?
But how did you know?
Nereden bildin?
How did he let you know?
Nasıl haber verdi?
Mace, that night you called me out to Griffin's place, did you know how it would play out?
Mace, Griffin'ın mekânında beni aradığın o gece işlerin nasıl sonlanacağını biliyor muydun?
- I don't know how you did it.
- Bunu nasıl yaptığını bilmiyorum.
If you don't know how to do business then why did you even take the booking?
İş yapmayı bilmiyorsan, neden rezervasyon yapıyorsun?
I did that before, and you know how badly it ended.
Bunu daha önce yaptım ve ne kadar kötü sonlandığını biliyorum. O dünyaya ait değilim.
Say, do you remember the way Grace used to fold the napkins into bow-ties sometimes? Do you know how she did that?
Grace peçeteleri fiyonk şeklinde yapardı ya, onu nasıl yaptığını biliyor musun?
You know how much trouble I could get into for what I did in there?
Az önce yaptığım şey için başımın ne kadar belaya girebileceğini biliyor musun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]