Hun traducir turco
683 traducción paralela
When Kriemhild reached the country of the Huns, spring had come to the land.
Kriemhild Hun'ların ülkesine ulaştığında, artık bahar gelmişti.
How the Huns celebrated the summer solstice with the Nibelungen.
Hun'ların, Nibelungen ile yaz dönencesini kutlamaları.
Not a Hun is alive in Attilla's hall!
Attilla'nın konağında canlı tek bir Hun bile yok!
Huns, avenge your dead!
Hun'lar, ölünüzün intikamını alın!
Avenge your dead, Huns, and the royal child!
Hun'lar, ölünüzün ve asil çocuğun intikamını alın!
142, 144, 169, 170, 172, 174, 176, 177, one hun-hun-hun-hundred seventy eight it is ruled : they are to be deprived of all ranks and at-at-attainted and be executed by shooting!
142, 144, 169, 170, 172, 174, 176, 177, yüz-yüz-yüz yetmiş sekiz, göre : haklarından mahrum edilecek ve vurularak.. idam edilecektir!
That's the Hun's territory.
Şurası Hun bölgesi.
I'm carrying a message from the Western Emperor to Rua, King of the Huns.
Batı İmparatorundan Hun Hükümdarı Rua'ya mesaj getirdim.
The bishop of Margus has violated the tombs of the Hun's king's.
Margus piskoposu Hun Krallarının mezarlarını yağmaladı.
Until a few years ago, it was upon the passing by of a herd of buffaloes that the existence of thousands of Huns depended.
Bir kaç sene önce binlerce Hun yaşamını oradan geçen bufalo sürülerine borçluydu.
I drink to their fortune and that of the Huns.
Krallarının ve Hun halkının geleceğine içiyorum.
A Hun king doesn't disdain a fight with one of his soldiers.
Hun bir kral dövüşmek için askerini hakir görmez.
Many Huns have understood this, including your brother.
Pek çok Hun bunu idrak etti, buna kardeşin de dahil.
Because only very few Huns are like Bleda, brother.
Çünkü sadece çok az Hun Bleda gibidir, kardeşim.
If I accepted the Hun's conditions, it was only as a way to stall them.
Hunların şartlarını kabul ettiysem bunu sadece onları oyalamak için yaptım.
Alarico wasn't a Hun.
Alarico Hun değildi.
A single Hun soldier is worth a hundred.
Tek bir Hun askeri yüz kişiye bedeldir.
A Hun doesn't draw his sword unless he means to use it.
Bir Hun kullanmaya niyeti olmadıkça kılıcını çekmez.
Your brother doesn't act like a Hun, but like a Roman.
Kardeşin Hun gibi değil de Romalı gibi hareket ediyor.
It wasn't to conquer destitution... but to conquer dignity... and make the Huns a united people, unassailable and invincible.
Amaç yoksulluğu değil bölünmüşlüğü yenmek ve Hun'ları saldırılamaz, yenilmez birleşik bir halk yapmaktı.
He would have destroyed the unity of the Huns.
Hun'ların birliğini bozdu.
What further words did the Vicar of Christ utter trying to calm the barbaric fury of the Hun leader?
Hun liderinin öfkesini bastırmak için Papa hangi kelimeleri sarf etti?
Get wherever you're going, but for goodness sake come to close quarters with the Hun.
Nereye gidiyorsan git ama Tanrı aşkına Almanlarla yakın dövüşe gir.
From Germany, the land of the Hun!
Hun'un memleketi Almanya'dan!
- Five hun -
- Beş yüz -
The wise guys, the Hun and Peppe the Nut.
Zeki çocuklar geliyor. Alman ve Deli Peppe.
The Hun's right, we'll all leave.
Alman doğruyu yapıyor, hadi gidiyoruz.
ATTILA THE HUN?
Hun İmparatoru Attila?
And he wants everyone to know how very grateful he is for all the hun...
Ayrıca ne kadar minnettar olduğunu herkesin bilmesini istiyor...
Or, in other words, beware of the Hun in the sun... who, for reasons best known to himself... has confined his recent attacks to our channel convoys.
Ya da diğer bir deyişle güneşteki Almanlarda sakınma saldırıları kanal konvoylarımızla sınırlamıştır.
- Han vase.
- Hun vazosu.
But none surpassed in power and cruelty the mighty Attila the Hun.
Ama hiçbiri güç ve zulümde Hun imparatoru Attila'yı geçemedi.
Ladies and gentlemen, it's the'The Attila the Hun Show'.
Bayanlar, baylar. İşte Hun Attila Şovu.
Hear you are, Mr Hun!
Buyurun, Bay Hun!
We're going to murder those lousy Hun bastards by the bushel.
Bu zavallı zevk düşkünlerini, utanç içinde öldüreceğiz.
Let the Hun do that.
Bırakın onlar yapsın.
The first time it was in nineteen hun...
İlkinde ondokuz yaşındaydı...
The war against the Hun continues... and as Britain's brave boys battle against the Bosch... their leaders are on the lookout for new breakthroughs that could provide... the ultimate weapon in the war against the Hun.
Hunlar'la savaş devam ediyor. İngiltere'nin cesur evlatları Bosch'a karşı savaşırken, liderleri ise Hunlar'a karşı kullanılabilecek en önemli silah için atılımlarda bulunuyorlar.
This fat Hun came stumbling through the fog.
Oradan geliyor efendim... dumanın arkasından.
Wi th hun dreds of guests and friends and relatives all in sil ks and broadcloths and satins. Eating and drin king just li ke lords.
Satenler ve ipekliler giyen yüzlerce konuğu olan biri.
Attila the Hun.
Hun imparatoru Attila.
Cunting Hun!
Domuzun Almanı!
The terrific weight of RAF assaults on the capital of Naziland has set the Hun reeling.
Nazi ülkesinin başkentine yapılan muazzam yoğunluktaki RAF akınları Hunların başını döndürdü [19].
Compared to Clouseau, Attila the Hun was a Red Cross volunteer.
Clouseau'yla karşılaştırılınca, Hun İmparatoru Attila bile, Kızıl Haç gönüllüsü sayılır.
Here she is, that adorable swastika sweetheart, Matilda the Hun from Milwaukee!
İşte geliyor, dayanılmaz gamalı haçlı güzellik Milwaukee'li Alman Matilda!
Leaving Matilda the Hun in fourth position and Calamity Jane facing another calamity!
Alman Matilda, dördüncülüğe geriledi Calamity Jane, ona nal toplatıyor!
The valiant Hun's demise was in fact caused by enemies of the people.
Cesur Alman'ın ölümüne düşmanlarımız sebep oldu.
Matilda the Hun was a champion driver.
Alman Matilda, şampiyon bir yarışçıydı.
- Who said that? - Attila the Hun.
- Bunu kim söylemiş?
They had no electrical charge. They were neutral.
İşte Hun ordusunu buldunuz.
A Hun.
Bir Hun ve bir Romalı dövüşecek. - Hayır.
hunter 520
hunt 496
hundred 125
hung 104
hungry 464
hunting 150
hunger 91
hunters 89
huntsman 22
hundreds 138
hunt 496
hundred 125
hung 104
hungry 464
hunting 150
hunger 91
hunters 89
huntsman 22
hundreds 138
huntington 21
hungary 40
hunted 23
hunch 23
hunger games 17
hungarian 33
hundred percent 27
hunting things 35
hundreds of them 64
huntley 16
hungary 40
hunted 23
hunch 23
hunger games 17
hungarian 33
hundred percent 27
hunting things 35
hundreds of them 64
huntley 16