I'm clear traducir turco
5,671 traducción paralela
I'm checking Sigalert ; you should head south on Hilgard to Manning, then Santa Monica to Bundy. I'll get you a clear path.
- Sigalert'i kontrol ediyorum Hilgard'tan Manning'e güneye yönlenmeli sonra Santa Monica'dan Bundy'e gitmelisiniz.
I'm trying to keep our priorities clear.
Önceliklerimizi açığa kavuşturmaya çalışıyordum.
Now that I had finally let Owen down easy and made up with Matty after his heroic pro-girl stand at the bonfire, my guy slate was clear.
Sonunda Owen'ı kendi haline bırakmış ve Matty'nin kızları kahramanca savunmasından sonra onla barışmıştım. Böylece erkeklere nefretim kalmamıştı.
Just so we're clear, I'm doing this for Matty, because I wouldn't let him miss his party.
- Kesinleşmesi için söylüyorum, bunu Matty için yapıyorum. onun kendi partisini kaçırmasına izin veremem.
You go outside the walls, disappear for an entire day to clear your head, and you're all, "I get it."
Surlardan çıkıp kafanı toplamak için tüm gün ortadan kayboluyorsun ve sadece "anladım" mı?
I'm gonna clear'em out.
Şöyle bir temizleyeyim.
I need some time to clear my head.
Kafamı toparlamak için biraz zamana ihtiyacım var.
I'm clear on everything, except why you keep calling us "SMACKS" "
Evet de bize ikide bir şaplak demeni anlayamadık.
OKAY, I THINK WE'RE CLEAR.
Tamam, sanırım kurtulduk.
Maybe I should have been more clear.
- Belki de daha açık olmalıydım.
I'm thinking maybe we're clear.
Ben belki açık olduğunu düşünüyorum.
Look, I don't know if I can be more clear... secret mission, your safety.
Bak, yeterince açık olamadım galiba. Gizli görev... Güvenliğin için...
I'm still not clear on what this has to do with Earl's Sub Shop across the street.
- Tamam. Hâlâ bunun yolun karşısındaki Earl'ün sandviç dükkânı ile alâkasını anlayamadım.
Mr. and Mrs. Graham, I'm not sure you have a clear picture of what's happening here.
Bay ve Bayan Graham, burada neler olduğuna dair bir fikriniz olduğundan emin değilim.
Just to be clear, I'm here to see Tina, not you.
Açıklığa kavuşturayım, seni değil Tina'yı görmek için buradayım.
I've made myself clear.
Kendimi temize çıkardım.
I already told you we'd help clear them out.
Temizlemek için yardım edeceğimizi zaten söylemiştim.
But, yes, I'm as clear as a bell. And I'm 100 % sure that there's a problem.
Ama evet tıkırında çalışıyor ve bir sorun olduğuna % 100 eminim.
Couldn't get a clear shot of the girl, so I'm running facial recognition.
Kızın yüzünü düzgün çekemedim, yani yüz tanımlama başlatacağım.
I'm trying to clear your name.
Adını temize çıkarmaya çalışıyorum.
I wanna play ball. Clear my name, and I'll give you information about captain Holt.
Adımı temizleyin, ben de size Başkomiser Holt hakkında bilgi vereyim.
Am I clear?
Yeterince açık mıyım?
And just to be clear, I'm not gonna hug you, hold your hand, or otherwise show you any signs of affection.
Ve şunu açıklığa kavuşturalım, sana sarılmam, elini tutmam, yada herhangi bir sevgi gösterisinde bulunmam.
I'm clear.
Ben iyiyim.
I will not have my science dumbed down just because you don't know Latin, is that clear?
Hayır, Latince bilmiyorsun diye,.. ... çalışmalarımı basitleştirmeyeceğim.
Then I'll be clear then.
O zaman açık konuşacağım.
I didn't go wrong, it was clear from the start I was never going to get the job.
Hata yapmadım, işe giremeyeceğim baştan belliydi.
'I'll never clear this inbox.'
Şu gelen kutusunu asla boşaltamayacağım.
No. I'm giving you a chance to call off the bet because it's clear you don't actually want Katie's number because you're still into Amy.
Hayır, sana vazgeçmen için bir şans veriyorum aslında Katie'nin numarasını almak istemediğin gün gibi ortada çünkü gönlün hâlâ Amy'de.
But you better tell Katie to clear her schedule out Thursday for a date,'cause I am working nights until then, and the following weekend, I am out of town.
Sen de Katie'e Perşembe gününü boşaltmasını söylesen iyi olur. Çünkü o zamana kadar gece vardiyasındayım. Ondan sonraki hafta da şehir dışına çıkıyorum.
And I promise I'll be on the road as soon as it's clear.
Hava düzelir düzelmez yola çıkacağım söz.
I'm still not really clear
Hala kafamda netleşmiş değil
Maybe I haven't been clear.
Sanırım tam olarak anlatamadım.
I'm picking you up loud and clear. Do you copy me?
Sesinizi gayet iyi alıyorum, siz beni duyuyor musunuz?
Listen, Nicole, uh, before we leave... I think I need to clear something up because you've...
Bak Nicole, gitmeden önce sanırım bir şeyi açıklamam gerekiyor.
I'm not clear.
- Emin değilim.
I think it's pretty clear, Del.
Sanırım bu oldukça açık Del.
I'm sure the judges will clear your name.
Yargıçların isminizi aklayacağına eminim.
Listen, Louise, to be clear, I'm with Margaux.
Dinle Louise, açık olacağım. Ben Margaux ile birlikteyim..
Now, there's no clear picture of the driver, but I ran the plate.
Sürücü net olarak görünmüyor ama plakayı araştırdım.
I know you're going to spin me a great story, Randall, but I'd like to keep a clear head, make sure I make a decision without all that pesky emotional baggage clogging up the process.
Bana harika bir hikaye çevirdiğini bildiğini biliyorum, Randall,... ama aklım rahat olsun istiyorum,... süreç tıkanırken, sinir bozucu sevimsiz duygusallığın olmadan karar vermekte emin olmak istiyorum.
If I was in love with him, I'd be clear about it because men are direct.
Eğer ona aşık olsaydım, net şekilde söylerdim çünkü erkekler dobradır.
Oh, I would like to request that you keep the door to my wig colosseum closed because, if I did not make it clear, this whole situation is on climate control and has an estimated value of 60 grand.
Şunu da belirtmeliyim ki peruklarımın olduğu kolezyumun kapısını kapalı tut eğer temizlenmezlerse klima kontrolü altındaki tüm sistem ve yaklaşık 60bin dolar gider.
Thought I was clear.
Açık olduğumu sanmıştım.
I'm afraid she was very clear on her feelings about our powers.
Maalesef o gücümüz hakkındaki düşüncelerini açıkça belli etti.
Just to be clear, I'm not one of these people.
Yanlış anlama, ben bu insanlardan biri değilim.
I'm sure these girls weren't expecting resistance, but it's clear they're not gonna hesitate to pull the trigger.
Kızların direniş beklemediğinden eminim ama tetiği çekmek için hiç tereddüt etmedikleri çok açık.
Sounds like I better keep him clear of my missus.
Duruma bakılırsa ben hanımımı onlardan uzak tutmalıyım desene. - Kimmiş bu Romeo?
To be clear, that's creepy, uh, and I'm not going into the room.
Doğrusu, bu çok ürkütücü, ve ben o odaya gitmeyeceğim.
Mary, I thought I was clear.
Mary, açık konuştuğumu sanmıştım.
I've got a clear shot and a trigger finger that needs some love. No.
Temiz bir vuruş açım ve sevgiye muhtaç bir tetik parmağım var.
clear 3420
clearly 1747
clearance 26
cleared 26
cleary 58
clears throat 1710
clear your mind 34
clear the table 19
clear your head 52
clear my head 36
clearly 1747
clearance 26
cleared 26
cleary 58
clears throat 1710
clear your mind 34
clear the table 19
clear your head 52
clear my head 36