English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / I've gotta go

I've gotta go traducir turco

1,336 traducción paralela
I've gotta go back on board.
- Siz bekleyin, hemen döneceğim.
- I've gotta go.
- Gitmeliyim.
All I gotta do is bleed you dry, the portal opens up, and I can go home.
Bütün kanını akıtacağız ; kapılar açılacak ve ben eve gidebileceğim.
Till after the threesome! Well, I'll catch you later, okay? I've gotta go and help Jane.
- Görüşürüz, Janee yardım edeceğim.
Listen, I know how you feel, but you've gotta let her go.
Dinle nasıl hissettiğini anlıyorum fakat, onu bırakmalıyız.
I appreciate your concern for my safety, but I've been locked in here for a long time and I gotta go to the bathroom very, very badly.
Güvenliğim için bana olan yardımını takdir ediyorum ama burada uzun süre kilitli kaldım. Ve acilen banyoya gitmem lazım.
I've gotta go on with my life.
Hayatıma devam etmem gerek.
Well, look, I've gotta go pack up my gear.
Ekipmanımı toplamam gerek.
I've gotta go work on the crash victim.
İyileşeceksiniz Kaza geçiren hastanın tedavisine yardım etmeliyim. Ama Dr. Kovac sizinle ilgilenecek.
Carter, I've gotta go.
Gitmem gerekiyor Carter.
Stu and I gotta go to that press conference.
Stu ve ben, şu basın toplantısına gidiyoruz.
I've gotta go.
Gitmem gerek.
Look, I've gotta go home.
Üzgünüm işte.
COMING TO BED? SOON. I GOTTA GO OVER THESE BRIEFS.
İkinizinde iyi anlaşmanız için ve aranızda "gülümseyen lezbiyen" olmamak için çabalamınızı istiyorum.
I've gotta go.
Gitmeliyim.
I've gotta go to Metropolis for a few days or I'm going to lose this client.
Birkaç gün Metropolis'e gitmem lazım. Yoksa bu müşteriyi kaybedeceğim.
Well, I gotta go. I've got three finals tomorrow. Talk to you later.
Kapatamam lazım.Üç tane finalim var yarın.Sonra konuşuruz, hoşçakal.
I got it from my brother G- - you gotta go straight to the leader and take him down hard.
Bunu ağabeyim "G" den öğrendim. Dosdoğru elebaşına gidersin ve onu iyice marizlersin.
I have a couple more interviews I gotta bang out down the hall, so I'm gonna go back down there and do some work.
Girmem gereken birkaç mülakat daha var ve odama doğru gitmeliyim. Oraya gidip biraz iş yapayım.
- I can't. I've gotta go out.
- Olmaz, gitmeliyim.
No, I've gotta go.
Gitmeliyim.
And now she wants one so I've gotta go.
Ve şimdi istiyor, o yüzden gitmeliyim.
Now, I've gotta go out for a second.
Şimdi dışarı çıkmam gerekiyor.
I'll have one drink, and then I gotta go see the boss.
Bir içki içeceğim, ve patronu görmeye gideceğim.
I've gotta go back.
Duşa gir.
It's all gotta go back. I want me a new hog!
Hepsi geri gitmek zorunda ve ben de yeni bir domuz istiyorum!
Because if you're not, I've gotta go pick up my girls.
Hayırsa, kızlarımı almaya gitmem gerek.
- I've gotta go the bathroom.
- Tuvalete gitmeliyim.
- No, I've gotta go to the loo.
- Hayır, tuvalete gitmem lazım.
I've gotta go.
Artık gitmeliyim.
I've just gotta go.
Gitmeliyim.
- But I've gotta go with ace.
- Ama bu sefer ustadan yana olacağım.
I've gotta go.
Gitmem lâzım.
I've gotta go.
Gitmem lazım.
I've gotta go.
Benim gitmem lazım.
I go in there, show her my barcode to prove I'm simpatico, give her the "you gotta lay low" speech, and send her on her way.
Oraya giderim, sevimliliğimin kanıtı olan barkodumu gösteririm, gözlerden uzak durması gerektiği konuşmasını yaparım ve yoluna gitmesini sağlarım.
I can't. I've gotta go. I gotta get back.
Yemin ederim, gitmeliyim.
Yeah, I know. I just- - l've gotta go.
- Evet, biliyorum. Ama gitmem gerek.
Ross and Rachel will be back soon, and then I gotta go to the office.
Ross ve Rachel birazdan burada olurlar ve sonra ofise de gitmeliyim.
I wish I could play, but I've gotta go to work.
Keşke seninle oynayacak zamanım olsaydı ama işe gitmem lazım.
I've gotta go...
Gitmeliyim...
- I've gotta go.
Davulcuların provalara vaktinde gittiği efsanesini tek başıma yaymaya çalışıyorum Yemek için sağ ol. Gitmeliyim.
Honey, that is so sweet... and a little nauseating, but I really gotta go.
Hayatım, ne kadar hoş ve de mide bulandırıcı. Ama gerçekten gitmeliyim.
Uh-oh, I gotta go to the bathroom. Too bad. Just testing.
Tek yapmam gereken 16 saat beladan uzak durmak ve sonrasında özgürüm!
Oh, I've gotta go.
Gitmem lazım.
I stay at your house every night and then in the morning I've gotta drive back to my apartment to get ready and then back here to go to board meetings.
Her gece evinde kalıyorum ondan sonra sabahları eve gidip hazırlanıyorum sonra da buraya yönetim kurulu toplantılarına geliyorum.
I've gotta go over some open files.
Gözden geçirmem gereken dosyalar var.
I'd love to chat, but I've gotta go meet Bern for lunch.
Sohbet etmek isterdim, ama Bern'le yemek yiyeceğim.
Look, I've gotta go.
Bak, kapatmam gerekiyor.
Besides, I've gotta go out and feed and water the cattle.
Ayrıca gidip sığırları besleyip su vermem gerek.
I'm barely keeping ahead, and I gotta go to the store and then run by the hospital and see my dad.
Zar zor dayanıyorum, ve dükkana gitmem lazım ve sonra da hastanede babamı göreceğim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]