English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / I asked you

I asked you traducir turco

15,266 traducción paralela
I asked you for two things.
- Senden sadece iki şey istedim.
I asked you about your priors.
Sabıkalarını sordum.
Mom, I asked you two things, to let him buy bread by himself and not to sleep with him.
Anne senden iki şey istedim kendi başına ekmek almasını ve onunla uyumamanı.
I know. That's why I asked you.
Biliyorum, bu yüzden senin yardımını istedim.
No, I asked you to help figure out what's wrong with her.
Hayır, sana kızın sorunu ne onu bulmama yardım et dedim.
I asked you to bring me a chamomile.
- Bana papatya çayı getir demiştim.
Uh, I asked you to write a review on Kenny Rogers Roasters, not an exposé on a local business.
Senden Kenny Rogers Kızartmaları hakkında inceleme yazmanı istedim bir yerel işletme üzerine teori değil.
When I asked you to come with me, you did.
Benimle gelmeni istediğimde geldin.
Skip past the part where even though I asked you to wait, you broke into her office.
Beklemeni söylediğim kısmı geçtim bir de ofisine girmişsin. Yani?
Then when I ask you a follow-up, you make it about pretty much anything except for the question I asked you.
Sonra bir soru daha sordum, ama istediğim soru dışında her şeye cevap verdin.
I asked you to stop Leo Greene, and you didn't.
Senden Leo Greene'i durdurmanı istedim ve yapmadın.
I asked you to stop Leo Greene, and you didn't.
Senden Leo Greene'i durdurmanı istedim ama sen yapmadın.
I can't believe I even asked you that.
Bunu istediğime inanamıyorum.
To the journalist who asked me if I was sure that I was raped - - Kevin k. : I mean really sure - - you're right.
Tecavüze uğradığıma emin olup olmadığımı soran gazeteciye yani gerçekten emin olup olmadığımı.
I do remember that the word "rape" never felt like it belonged to me in the first place or after the responding officers rolled their eyes or after you asked me if I was sure that a man could be raped.
"Tecavüz" sözünün bana ait olduğunu ilk önce hiç hissetmediğimi hatırlıyorum Ya da müdahale memurlarının gözlerini devirmesinden sonra ya da bir adama tecavüz edilebileceğinden emin olup olmadığımı sizin bana sormanızdan sonra.
I asked Mr. Snart to... deal with you.
Bay Snart'tan sizinle ilgilenmesini istedim.
When you asked me to go skating, I really thought you knew how.
Buz pateni yapalım dediğinde kaymayı biliyorsun sanmıştım.
I never asked you to jump through...
- Senden bir şey yapmanı isteyen olmadı.
"Why are you here?" I asked him.
"Neden buradasın" diye sordum.
Did you call the public library like I asked?
Halk kütüphanesini ara demiştim ya, aradın mı?
If you had asked, I would have told you.
Eğer sormuştu, ben size söylerdim.
I never asked you to coerce a witness!
Senden bir tanığı zorlamanı istemedim!
The last time I saw you, you put a knife in my hand and asked me to slit Roscoe Sweeney's throat.
Seni son gördüğümde elime bir bıçak verip Roscoe Sweeney'nin boğazını kesmemi istemiştin.
You asked me if I remember the art gallery.
Sanat galerisini hatırlayıp hatırlamadığımı sordunuz.
Hey, now if you'd just give that gun I'd asked for...
Eğer bana silah verseydin şimdi...
I've asked you here because those same wings have been stolen.
Seni buraya çağırdım çünkü o kanatlar çalındı.
Now... I see you brought your gavel, like I asked.
Bakıyorum da dediğim gibi tokmağını getirmişsin.
I thought you asked me to meet you here.
Burada buluşmamızı isteyen sizdiniz sanmıştım.
I don't care what you're doing with your new life, Malcolm... except for what I've asked of you.
Yeni hayatında ne yaptığın umurumda değil Malcolm. Yapmanı istediğim şey hariç.
You know, when I asked if you did it?
Öldürdün mü diye sordum ya hani?
If only you'd done what was asked of you, none of this would've happened, and I'd still be home... where I belong!
Senden isteneni yapmış olsaydın bunların hiçbiri yaşanmaz ben de ait olduğum yerde, yuvamda olurdum. Cennet mi?
If only you'd done what was asked of you, I'd still be home!
Senden isteneni yapmış olsaydın hâlâ yuvamda olurdum!
I have those media authorizations you asked for, Ms. Grant.
İstediğiniz medya izinlerini getirdim Bayan Grant.
I'm sorry, was she more forthcoming when you asked nicely?
Kusura bakma, sen nazikçe sorarken daha mı konuşkandı?
( Zoey laughs ) I can't believe you asked your date to pee in a cup.
Çıktığın kıza şişeye işemesini söylemene inanamıyorum.
When you asked if I'd ever met The Beast,
Canavar'ı görüp görmediğimi sorduğunuzda "hayır" demiştim.
You asked if I would sleep over, and I said sure.
Sen kalmak isteyip istemediğimi sordun ben de evet dedim.
I have done absolutely everything you've asked of me. And I will never be a part of this family.
Benden istediğin her şeyi harfiyen yerine getirdim ve bir daha bu ailenin bir üyesi olamayacağım.
After all this time working together, I think that's the first time you asked me a personal question.
Beraber çalıştığımız onca zamanın ardından sanırım ilk kez kişisel bir soru soruyorsun.
If Aethelwulf asked my permission to beat you into submission, I would allow it.
Aethelwul boyun eğdirmek için sana işkence yapmak üzere benden izin istese ona izin verirdim.
I asked him to let me know when you came... so I could see you.
Seni görebileyim diye geldiğinde bana haber vermesini söyledim.
Did you bring that list of Wally's parolees like I asked?
İstediğim gibi Wally'nin şartlı tahliye olmuş mahpuslarını getirdin mi?
You never asked to stay with me. I shouldn't have to.
Hiç yanında kalmamı istemedin.
And I contacted the references like you asked.
Ayrıca istediğiniz gibi referanslarını da aradım.
When I asked if you'd seen them, you asked me why would you have.
Sana onları görüp görmediğini sorunca niye göreceğini söyledin.
You asked to find the detective. I sent you something even better.
Dedektifin telefonunu istemiştin ama ben senin e postana çok daha iyi bir şey yolladım.
And I asked the blacksmith to fit these old boots here special for you.
Bu eski çizmeleri de senin için özel olarak ayarlamasını demirciden rica ettim.
I spilled punch on it, so I asked Mama if I could give it to you.
Üzerine meyve suyu dökünce anneme elbiseyi Kizzy'e vereyim mi dedim.
Did you bring those noise-canceling headphones I asked mom for? Oh, I am so sorry.
Annemden istediğim ses geçirmeyen kulaklıkları getirdin mi?
I've been asked to compile a list of all contacts you've had with outside trading entities.
Şirket dışından konuştuğun bütün kişilerin bir listesini oluşturmam istendi.
Lex, I asked for you because you strike me as someone who could be a benefit in this situation.
Lex, seni istedim çünkü böyle bir durumda yararlı olabileceğini düşündüm.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]