I believe you're right traducir turco
186 traducción paralela
- By Job, I believe you're right.
- Galiba haklısın.
I believe you're right, Mr Davies.
- Sanırım haklısınız Bay Davies.
I believe you're in the house of Dracula right now.
Şu anda Drakula'nın evinde olduğunuzu düşünüyorum.
No, I believe you're right.
Evet, haklısın.
- I believe you're right about that.
- Bu konuda haklısınız sanırım.
I believe you're right.
Sanırım haklısın.
You know, I believe you're right.
Biliyor musun, galiba haklısın.
By Jove, I believe you're right.
Tabii ya, bence haklısın.
Yes, I believe you're right Susan!
Haklısın Susan.
I believe you're right... Barbara.
Haklı olduğuna inanıyorum, Barbara...
Professor Quatermass, I don't believe that you're right in this matter.
Profesör Quatermass, bu meselede doğru olduğunuza inanmıyorum.
I believe you're right.
Her ikisini de denedim, sanırım haklısın.
Yeah, I believe you're right.
Evet, galiba haklısın.
He says, "Son, I believe you're right."
Sonra da : "Biliyor musun evlat, sanırım haklısın" demiş.
I believe you're right.
Galiba haklısın.
I believe you're right, Sir...
Haklısınız, Binbaşım...
You're right. I don't believe you.
Oh, tabii, sadece 38.
All I can say is we're right, they're wrong and hope you believe us.
Sadece haklı olduğumuzu söyleyebilirim ve umarım bize inanırsınız.
I gotta believe you're right.
Haklı olduğunu itiraf edeyim.
Why, I do believe you're right.
Sanırım, haklısın.
If you're putting us under arrest, I do believe we have right to counsel.
Bizi tutuklayacaksan, bir avukat tutma hakkımız var sanırım?
I believe you're right.
Haklı olduğuna inanıyorum.
I know you're not gonna believe this, all right, and I know you're hurting, but this experience is gonna transmute itself.
Bana inanmayacağını ve acı çektiğini biliyorum. Ama bu deneyim dönüşüm geçirecek.
Now, look, Alan, I don't expect you to be the type of guy to believe this, but, um you're all we've got right now.
Bak, Alan, senin böyle şeylere inanacak bir adam olmadığını biliyorum ama elimizdeki tek şans sensin.
- I always believe you... but you're not always right.
- Sana hep güvendim... ama her zaman haklı değilsin.
The Brooklyn attitude, as far as I'm concerned, is first... knowing what you're doing, being right... and following through and never stop following through on what you believe in.
Bana sorarsanız, Brooklynlilerin tavrı öncelikle ne yaptığını bilmek, doğru olmak, inandığı şeylerin peşinden gitmek ve asla inandığı şeylerin peşinden gitmekten vazgeçmemektir.
- I believe you're right. - The presidency isn't enough anymore.
Ama başkanlık bile artık yeterli değil.
Well, it's all right, it's fine, I believe you're too young to be informed but since your friends are trash mouths, I think you should hear it
Bunu öğrenmek için daha çok küçüksün ama arkadaşların çok argo konuştuğu için benden duymalısın.
I believe you're right.
Sanırım haklısınız.
Vlad, I can't believe you're worrying about merchandise right now.
Vlad, şimdi malları düşündüğüne inanamıyorum.
I believe you're manipulating me right now.
Şimdi senin de beni manipüle ettiğini düşünüyorum.
I believe that you're seeing Tim right now and that you're talking to him, but you know what?
Şu an Tim'i gördüğüne, orada olduğuna ve onunla konuştuğuna innaıyorum.
- And I know you're not gonna believe this right now but... it's good for everyone to get their heart broken at least once.
- Biliyorum söyleyeceğime inanmayacaksın şu anda ama insanın kalbinin yılda en az bir kere kırılması iyidir.
Well, I tell you what it's your right to believe that, if you're so inclined.
Peki, size ne söyleyeceğim, eğer buna eğilimliyseniz, buna inanmak sizin hakkınız.
You're not gonna like it, but I really believe it's the right thing.
Bundan hoşlanmayacaksınız ama inançlarım bunun doğru olduğunu söylüyor.
And I know that you're feeling badly right now. but believe me. this too shall pass.
Kendini kötü hissettiğini biliyorum ama inan bu da geçecek.
And what's more, I believe you're standing right in front of the very thing we need.
Dahası, ihtiyacımız olan şeyin tam önünde durduğuna inanıyorum.
And, Roz, I believe, if I'm not mistaken, that you're available right now?
Ve Roz yanılmıyorsam şu an ilişkiye açık olduğuna inanıyorum?
Believe me, he's qualified. I hope you're right.
Başına sert bir darbe almış, buda parayatel lob'da ödem oluşmasına neden olmuş.
You're right, And I believe you're a just man.
Haklısın ve adil biri olduğuna inanıyorum.
You're right, I don't believe you.
Haklısın, sana inanmıyorum.
I don't know who you are or where you come from or what your story is, but for some reason or another I believe you. But if there's any way in hell that you're settin'... me up or fixing'to put a knife in my back, you better level with me right now,'cause I'm hanging my ass out on a limb here for you.
Ama bu bir tuzaksa, sırtıma saplânmış bir bıçak görürsem..
I believe you're the right person for this.
Bu iş için doğru seçim olduğuna inanıyorum.
And I was fishing on Monday. All right, here's what we're gonna do. You're gonna let me look at your bank deposits and may believe you.
Banka hesaplarına göz atmama izin verirsen sana belki inanırım.
No, I--I believe you. Yeah, you know what, Doug? If you put this much energy into thinking about me once in a while that you put into trying to catch me, you'd avoid the kind of humiliation you're feeling right now.
Beni yakalamaya verdiğin bu enerjiyi arada bir beni düşünmeye ayırsan şu anda hissettiğin türde bir aşağılanma hissetmezdin.
I'd like to believe you, but right now, you're screwed.
Sana inanmak istiyorum ama, şu an çamura saplanmış durumdasın.
VLAD, I CAN'T BELIEVE YOU'RE WORRYING ABOUT MERCHANDISE RIGHT NOW.
Vlad, şimdi malları düşündüğüne inanamıyorum.
You're right, Evan, I don't believe you.
- Haklısın Evan, sana inanmıyorum. - İnanacağını düşünmüyordum zaten.
I believe that you're right, Tarik.
Haklı olduğuna inanıyorum Tarik.
I didn't believe it, but you're right.
İnanmamıştım ama haklısın.
No, no, I believe you, I just... I just want to make sure you're all right.
Sana inanıyorum elbette, sadece iyi olduğundan emin olmak istedim.
i believe i can fly 18
i believe in god 50
i believe in you 281
i believe you 1112
i believe her 65
i believe i am 28
i believe that 143
i believe 1269
i believe so 315
i believe it is 47
i believe in god 50
i believe in you 281
i believe you 1112
i believe her 65
i believe i am 28
i believe that 143
i believe 1269
i believe so 315
i believe it is 47
i believe i will 16
i believed you 55
i believe i do 40
i believe this is yours 37
i believe him 92
i believed it 24
i believed him 56
i believed in you 45
i believe in him 25
i believe i can 17
i believed you 55
i believe i do 40
i believe this is yours 37
i believe him 92
i believed it 24
i believed him 56
i believed in you 45
i believe in him 25
i believe i can 17