I know that much traducir turco
2,517 traducción paralela
I know that much.
Bundan eminim.
Look, hanna, I'm don't know how much of that you overheard- -
Bak Hanna, ne kadarını duydun bilmiyorum -
I recognize, Mr. Reese, that there's a disparity between how much I know about you and how much you know about me.
Farkındayım Bay Reese, benim sizin hakkında bildiklerimle sizin benim hakkımda bildikleriniz arasında bir eşitsizlik var.
And I know that there is still much hatred that unfortunately courses through the veins of this city, this state and this country.
Bu devletin ve ülkenin damarları aracılığıyla ne yazık ki benden hala çok nefret edildiğini biliyorum.
I know you're not the smartest, quickest, most empathetic person, but it's no secret that for much of our relationship, you've been an iron ball attached to my ankle.
Çok akıllı, sivri zekalı ya da hâlden anlayan biri olmadığını biliyorum. Ama ilişkimiz boyunca gülle gibi seni ayağımda taşıdım.
And he wrote back that he was very much hoped, but couldn't know that he would have made the same decision I did and he would be willing to look at the manuscript which I had sent to him, and he did so and wrote a very kind introduction to the book.
O da cevap olarak çok umutlandığını fakat benim verdiği kararı verebileceğinden emin olmadığını yazdı. Ona yolladığım müsveddelere büyük bir hevesle bakacağını ve kitabın önsözünü yazmaktan mutlu olacağını söyledi.
You could at least laugh. Do you know how much effort I went to make that?
En azından gülebilirsin.Bunu yapmak için ne kadar çaba sarf ettim biliyor musun?
I don't think it gets much lower than that, you know?
Bundan daha fazla küçük düşürücü bir şey olabilir mi?
Yes, and I know she was in so much pain that day, but she hid it because I was so happy.
- Evet ve o gün çok acılı olduğunu biliyordum. Ama bunu gizledi çünkü ben çok mutluydum.
But I just wish those fam - the family members would know that, how much that I - I hurt for their loss.
O aile üyelerinin de kaybettikleri insanlar için aynı acıyı hissettiğimi bilmelerini isterim.
Listen, I just want you to know how much I appreciate everything that you do for this firm.
Dinle, bu şirket için yaptığın her şeyi ne kadar çok takdir ettiğimi bilmeni istedim.
But I'm immature because I know, when I grow up, it means I'm gonna be that much closer to moving away from you guys, and marrying girls and stuff.
Çocuk gibi davranıyorum çünkü büyüdüğümde kızlarla evlenip evden taşınmak zorunda kalacağımı biliyorum.
All I know is when you come back, you can't remember your name, much less what you had for breakfast that morning.
Tek bildiğim, oradan dönünce sabahleyin ne yediğini hatırlamak söyle dursun, adını bile hatırlayamıyorsun.
- I- - All I know is when you come back you can't remember your name, much less what you'd had for breakfast that morning.
Tek bildiğim, oradan dönünce sabahleyin ne yediğini hatırlamak söyle dursun, adını bile hatırlayamıyorsun.
I know you act like it doesn't bother you that I'm gone so much these days for work.
Bu günlerde işe çok zaman ayırmam seni etkilemiyormuş gibi yapıyorsun biliyorum.
I'd like to think a glance is enough to know you're still in love, that we were too much in love.
Bir bakış hala birbirinize aşık olduğunuzu anlamaya yeter, Hatta fazlasıyla aşık olduğunuzu.
And I'm confident that, you know, he'll like having you there... As much as he can like having anythig on his birthday.
Bu konuda eminim, orada olmana, doğum gününde olan herhangi bir şeye sevindiği kadar sevinecektir.
But now that I know how much you love your sister, I want 75.
Ama kardeşine ne kadar değer verdiğini görünce, 75 bin istiyorum.
Now that I know how much you love your sister,
Şu an kardeşini ne kadar çok sevdiğini görüyorum.
You know how much I hate that guy.
O çocuktan ne kadar nefret ettiğimi biliyorsun.
I told you the night she died that there's too much I don't know about witchcraft.
Sana öldüğü gece söylemiştim cadılık hakkında bilmediğim çok şey var.
But I know that without Diana, I'm not much of anything.
Ama biliyorum ki Diana'sız ben bir hiçim.
I just... how can there be people out there that hate us so much, you know?
Bizden nefret eden bu kadar kişi nasıl olabiliyor?
But that's pretty much everything I know about him.
Ama bu onun hakkında bildiğim Nerdeyse her şey.
You know, I always thought you had a little crush on Blackwell, but I guess it was much more than that.
Bilirsin, her zaman Blackwell'e biraz da olsa Aşık olduğunu düşündüm, Ama tahmin ederim ki bundan daha fazlası vardı. 557 00 : 34 : 37,196 - - 00 : 34 : 39,623 O öldü.
I'm just saying, you know, one simple friggin'day on the job - - is that too much to ask?
Sadece işte basit bir gün istemek çok şey mi oluyor?
Look, I don't know how much he's charging you for that Spanish fly - -
Bak İspanyolun seni nasıl şarj ettiğini bilmiyorum- -
How much better is that than one that costs... I don't know - - $ 300 a bottle?
300 dolarlık bir şaraptan ne kadar iyi olabilir ki?
Now, I have a feeling that you know as much about your champagne as you do your whiskey.
İçimden bir ses, viskiden anladığın kadar şampanyadan da anladığını söylüyor.
Which worked... long enough for him to let me know how much of an asshole he thinks that I am.
İşe yaradı da. Oğlumun pisliğin teki olduğumu düşündüğünü öğrenene kadar işe yaradı.
Well, one thing I've learned is that you never know how much time you have.
Öğrendiğim şeylerden biri de ne kadar zamanın olduğunu hiç bilememektir.
I know how much it means to you to see the car show, but I promise you won't miss that much.
Otomobil fuarının senin için ne kadar önemli olduğunun farkındayım, söz veriyorum fazla vatkini almayacağım.
I didn't really see her that much, you know?
Öyle fazla görmezdim onu, anlarsın ya?
I have, you know, not that much space so I just...
O kadar yerim yok biliyorsun, o yüzden...
I don't really know that much about recording studios, and frankly I'm not even sure what it is that you do every single day, but somehow you've managed to convince my husband, who's pretty conservative, that this is actually a really good idea.
Stüdyolarla ilgili o kadar bilgim yok, ve senin ne yapacağın konusunda en ufak bir fikrim yok, ama bir şekilde kocamı ikna ettin, ki bu çok zordur, bunun iyi fikir olduğunu düşünüyor.
I want you to know how much it means to me that I can talk to you about all this stuff.
Bunları senle konuşuyor olmanın benim için ne kadar önemli olduğunu bilmeni istiyorum.
No, I'm telling you that we can't speak. I mean, you know what you're doing affects my family, but it's much easier when we're out of sight.
Arabayı Janos'a geri götürmeme izin verin.
Okay, Luke, look, I don't know how much Cam told you, but I don't think this is a problem that you can help me with. It's...
Cam sana neler anlattı bilmiyorum ama bana yardım edebileceğin bir sorun değil bu.
As much as I would love an explanation for this, I just wanted to let you guys know that we're good with the NCAA.
Bunun açıklamasını duymayı ne kadar istesem de NCAA ile artık sorunumuz kalmadığını söylemek istiyorum.
I told her her birth mother may still be alive, that we have a name, but other than that, we don't know much.
Gerçek annesinin hala hayatta olabileceğini, adını bildiğimizi ama bunun dışında bir şey bilmediğimizi söyledim.
You know, I would say that things can't get much worse than this.
Biliyor musun bu sefer gerçekten işler daha kötü olamaz diyeceğim.
I don't know that much about it at this point, but I-I would love to know what else those kids were eating because I don't think it's just the cheese.
Şu anda çok fazla bir bilgim yok,... ama bu çocukların başka neler yediklerini bilmek isterdim çünkü bu durumun yalnızca peynirden kaynaklandığını sanmıyorum.
And I'm just trying to figure out an outfit that's not gonna be, you know, too much but is gonna help.
Ve şimdi, çok abartı olmayan ama işe yarayacak, bir kıyafet seçmem gerekiyor.
Jack, I just didn't know that it meant that much to you.
Jack, senin bu kadar değerli olduğunu bilmiyordum.
Look, I know they have money. I don't think it's that much.
Paralari oldugunu biliyorum da, o kadar fazla oldugunu sanmiyorum.
I know that's a long way away, but I'm gonna get down here as much as I can.
Biliyorum çok uzak ama elimden geldiğince buraya gelmeye çalışacağım.
Listen, I know this job is the only thing in your life, but someday you're gonna realize it's not enough, that keeping your whole life a secret from everyone who loves you is too much.
Dinle, hayatındaki tek şeyin bu iş olduğunu biliyorum ama bir gün geliyor ki yeterli olmuyor, bütün hayatını sevdiklerinden gizli bir biçimde geçirmek insana çok fazla geliyor.
You know, I've been thinking about you so much and about this ordeal that you've been through.
Seni ve başından geçen bu çetin sınavı düşünüp durdum.
Well, I mean, if she was only seven years old, you know, society hasn't had that much influence on her, so she'd still be a wild child.
Demek istiyorum ki, kaçırıldığında 7 yaşındaysa bilirsin, yetişmesinde toplumun pek bir etkisi olmamıştır, Hala vahşi bir çocuktur o.
I don't know if Monica has that much time.
Anlaşma sağlamak saatler sürebilir. Monica'nın o kadar vakti olduğunu sanmıyorum.
although I don't know how much longer I can call him that.
Onu daha nasıl böyle çağıracağım bilmiyorum.
i know 63170
i know you can do it 61
i know that 3661
i know you will 227
i know you don't like me 31
i know you can 181
i know you 1720
i know everything 279
i know who you are 1036
i know you don't know me 17
i know you can do it 61
i know that 3661
i know you will 227
i know you don't like me 31
i know you can 181
i know you 1720
i know everything 279
i know who you are 1036
i know you don't know me 17
i know how you feel 379
i know you're tired 50
i know it 1515
i know it's been a while 32
i know you're scared 181
i know her 343
i know that's right 19
i know what you mean 503
i know what it is 314
i know the feeling 206
i know you're tired 50
i know it 1515
i know it's been a while 32
i know you're scared 181
i know her 343
i know that's right 19
i know what you mean 503
i know what it is 314
i know the feeling 206