I know you're tired traducir turco
183 traducción paralela
Oh, of course, I know you're tired.
Tabii, yorulduğunuzu biliyorum.
I know you're tired, gentlemen, but I brought you here for a reason.
Yorulduğunuzu biliyorum beyler, ama sizi buraya getirmemin bir nedeni var.
I know you're tired, but let's talk.
Yorgunsun, biliyorum. Ama konuşalım.
Father, I know you're very tired, but there's a patient in the ward, dying.
Peder, çok yorgun olduğunuzu biliyorum, ama koğuşta ölmek üzere olan bir hasta var.
Bella, I know you're tired. You've had too much to do since Frances left.
Bella, biliyorum yoruldun.Frances ayrıldığından beri üzerine çok yük bindi.
I know you're tired, but turn your duties over to Furuya.
Görevlerini Furuya'ya teslim et.
I know that you're tired.
Yorulduğunu biliyorum.
My dear young friends, I know you're very tired.
Sevgili genç dostlarım, çok yorgunsunuz biliyorum.
So maybe you're a little tired - I know I seem loud and -
Yorgun olabilirsin... Sesim çok çıkıyor olabilir...
I know you're tired.
Biliyorum, yorgunsun.
I know you're all tired of waiting, so I'll cut the fancy talk and come right to the point.
Yorgun olduğunuzu biliyorum, o yüzden süslü sözleri kenara bırakıp asıl konuya geleceğim.
I know you're tired.
Yorulduğunun farkındayım.
I know you're all tired and disgusted right now.
Şu anda hepinizin yorgun ve bıkkın olduğunu biliyorum.
You know I think you're tired.
Bence yorgunsun.
I don't know why you're tired.
Neden yorgunsun bimiyorum.
I know you're tired, but come on.
Yorgunsun biliyorum ama kalk.
I want you to know if you ever get tired of living in that toilet you're welcome here.
Bilmeni isterim : Eğer o tuvalette yaşamaktan sıkılırsan buralara hoş karşılanırsın.
I know you're tired, and all I see you do is sleep!
Yorgun olduğunu biliyorum. Tanıştığımızdan beri uyuyorsun!
Well, Mr. President I know you're tired and want to hit the hay.
Sayın Başkan, yorgun olduğunuzu ve... ... dinlenmek istediğinizi biliyorum.
I know you're tired and you're not quite sure where you are or why you're here.
Yorgun olduğunu biliyorum ve nerede olduğunu da bilmiyorsun.
I know it's lonely in the Nowhere Place, Dorothy, and I know you're tired, but I'm gonna be right here with you until you're strong enough to come home.
Hiçbir yerde olduğunu ve çok yorulduğunu biliyorum Dorothy ama sen eve dönebilecek kadar güçleninceye dek burada seninle olacağım.
i know you're tired.
Vardı.
I know why you're tired.
Ben senin neden yorgun olduğunu biliyorum.
I KNOW YOU'RE TIRED.
Yorulduğunu biliyorum.
Mr. Johnson, I know you're tired, and I expect you're heartsick over your wife,
Bay Johnson biliyorum yorgunsunuz, ve eşinizle ilgili olarak... içiniz acıyor...
I'd love to talk to you, but I know you're all tired out from your trip and all, so why don't you just turn in, and we'll chat tomorrow?
Ah, hayır! borularımıza gidiyor. Kırmızı balıkları, çok geç olmadan önce dışarı çıkarta biliriz.
I'm tired of supporting a grown man, okay? I want to know when you're going to pack your bags and go, okay, Mookie?
Pılını pırtını toplayıp ne zaman gideceğini merak ediyorum.
I know you're tired, but we have to try.
Yorgun olduğunuzu biliyorum. Ama bunu denememiz şart.
I'm tired of pretending, you know, that you're the great dispenser... of orders and values and goodness... and I'm some kind of criminal because I want a drink in the afternoon.
Senin kuralları, değerleri ve iyiliği dağıtan, benimse sırf öğleden sonraları içen birisi olduğum için bir suçluymuşum gibi davranmaktan sıkıldım.
By that time i was so tired and hungry... i didn't know when you're walking, you want breakfast, lunch and tea.
O anda çok yorgun ve açtım. Ama neden bilmiyorum, yürürken canınız kahvaltı, yemek ve çay ister.
I know that the idea... of taking a breath without pain sounds like heaven... and when you're dead, you don't breathe... so... I'm just tired.
Acısız nefes alabilmenin en güzel şey olduğunu biliyorum. Ölünce nefes alınmadığını da... Sadece çok yorgunum.
I know you're probably tired after the trip. And it might seem that I'm living it up here in the lap of luxury.
Yolculuğun seni muhtemelen yormuştur... ve burada konforun kucağında hayatımı yaşıyor gibi görünüyor olabilirim
Garibaldi, I know you're tired, but do you remember what happened?
Garibaldi, yorgun olduğunu biliyorum. Ama neler olduğunu hatırlıyor musun?
I know you're tired, but there's something you've forgotten to do.
Yorgun olduğunu biliyorum, ama yapmayı unuttuğun bir şey var.
I know you're tired, but I want you to try one more thing.
Yorulduğunu biliyorum, ama bir tane daha yapmayı istiyorum.
- We're gonna take quite a trip. - You know, it's been a long day... and, uh, I'm really, really tired.
- Biliyorsunuz ki uzun bir gün oldu ve ben gerçekten yorgunum.
Listen, I know you're very tired.
Yorgun olduğunu biliyorum.
Yeah, I know, but, I mean, I know you... and you're gonna get tired of that after a while, aren't you?
Evet, biliyorum, ama, Yani, seni tanıyorum... Bir süre sonra sıkılmaya başlayacaksın, değil mi?
I know you pride yourself on being the outsider, Stokely, but aren't you tired of being something you're not?
Dışarıdan biri olarak gurur duyduğunu biliyorum Stokely. Ama olmadığın bir şey olmaktan sıkıImadın mı?
Boys, I know you're tired.
Çocuklar, biliyorum bıktınız.
I know you're tired, but you'll be doing a lot of this in the next year!
Biliyorum yorgunsun, fakat gelecek yıl bundan daha fazla yapacaksın.
I know you're tired. I know you're hurting.
Yorulduğunuzu ve acı çektiğinizi biliyorum.
No, I know you're tired of your job.
Hayır, işinden bıktığını biliyorum.
I know you're tired and want to go home.
Yorgun olduğunuzu ve gitmek istediğinizi biliyorum.
Okay, you guys, we have a warlock to catch. And I know we're beaten, and I know we're tired.
Tamam, çocuklar, yakalamamız gereken bir büyücü var.
Now, my partner and I have been on this case for three days straight... and we're too damned tired to get in a pissing match... so I just need to know if you're gonna help us or not.
Ortağımla ben üç gündür durmadan bu dava üzerinde çalışıyoruz. Tartışamayacak kadar yorulduk o yüzden yardım edip etmeyeceğinizi bilmek zorundayım.
C'mon. I know you're tired of it.
Sıkıldığını biliyorum.
I know you're testing him, but I think he's getting very tired.
Onu denediğini biliyorum ama artık yorulmaya başladı.
I know you're tired.. .. but if you want to tell me something,.. .. this is the time to do so.
Biliyorum yorgunsun... ama bana bir şey anlatacaksan... bunu yapma zamanı şu an.
I know you're tired, Joo-kyung
Biliyorum yorgunsun, Joo-kyung
To say that this has been a long day would be an understatement, and I know you're all tired, but this isn't over yet.
Bugünün uzun sürdüğünü söylersek hafife almış oluruz, ve hepiniz yorgunsunuz biliyorum, ama daha bitmedi.
i know 63170
i know you can do it 61
i know you don't like me 31
i know that 3661
i know you will 227
i know who you are 1036
i know you 1720
i know everything 279
i know you can 181
i know you don't know me 17
i know you can do it 61
i know you don't like me 31
i know that 3661
i know you will 227
i know who you are 1036
i know you 1720
i know everything 279
i know you can 181
i know you don't know me 17