I should've known traducir turco
786 traducción paralela
I should've known better than to deal with a punk like you.
Senin gibi bir serseri ile iş yapmamam gerektiğini bilmeliydim.
I should've known your being here was too convenient.
Burada olmandan şüphelenmem gerekirdi.
- I should've known.
- Bilmeliydim.
I certainly should have known it in Jacksonville and on the yacht.
Bunu Jacksonville'de ve yatta anlamış olmalıydım.
I should've known.
Bilmem gerekirdi.
Of course, I should've known.
Doğru ya, bilmeliydim.
- I should've known.
Bilmem gerekirdi.
I should've known by now that there's one thing you can't beat in politics... and that's a completely honest man.
Şimdiye kadar, politikada yenemeyeceğim bir şey olduğunu ve onun tamamen dürüst bir adam olduğunu bilmeliydim.
I should've known you'd be here with Simmy.
Burada Simmie'yle olacağını bana söyleyebilirdin.
I should've known it.
Anlamam lazımdı.
- I should've known it.
- Bunu görmem gerekirdi.
I should think as the calmest you've ever known.
Gördükleriniz arasında en sakini olduğunu düşünüyorum.
- It's very stupid of me. I should've known.
- Ne kadar aptalım, anlamam gerekirdi.
I should've known it.
Bunu anlamalıydım.
I should've known you wouldn't tell me.
Bana söylemeyeceğini tahmin etmeliydim.
I should've known I couldn't count on you to help.
- Senin yardımına güvenmemeyi bilmeliydim.
Before you make your kind thoughts known to me, I should like to offer you some explanation of my sudden invitation to coffee and blueberry muffins this afternoon and my...
Nazik düşüncelerinizi bana açıklamadan önce size..... kahve ve kek için ani davetimin nedenini açıklamak isterim.
I should've known.
Bilmeliydim.
Now that we have established our mood... I should like to tell you that tonight's story is by Ray Bradbury... and is known by the provocative title of...
Şimdi atmosferimizi yarattığımıza göre bu geceki hikâyenin Ray Bradbury tarafından yazıldığını söylemeliyim ve hikâyenin kışkırtıcı başlığı da...
Well, maybe I should've known because it was outside her cabin, but...
Şey, belkide bilmeliydim çünkü kulübesinin dışındaydı, fakat...
I should've known.
Tahmin etmeliydim.
I should've known how it would be.
Neler olacağını tahmin etmeliydim.
I should've known much better, but by chance...
Tahmin etmeliydim aslında. Biraz da şanssızlık işte!
I should've known better.
İyi bilirim.
I should've known.
İnanabiliyor musun?
I should've known he was as good as dead when they wheeled him in.
Sedyeyle geldiğinde ölmek üzere olduğunu anlamalıydım.
- I should've known your kind...
- Senin gibiler yok mu...
- I should've known.
- Bilmem gerekirdi.
I should've known he wanted me to.
Bunu istediğini anlamalıydım.
I should've thought you'd have known.
Bildiğini düşünmüş olmalıyım.
I guess I should've known.
Bilmem gerekirdi.
I should've known this was gonna happen.
Bunun olacağını biliyordum.
If I had managed sons for him instead of all those little girls, I'd still be stuck with being queen of France, and we should not have known each other.
Küçük kızlarım yerine erkek evlatlar verebilseydim ona hâlâ Fransa kraliçesi olmakla uğraşacaktım ve biz birbirimizi belki de tanıyamayacaktık.
I should've known that she wouldn't stop at anything.
Elena'nın her şeyi yapabilecek biri olduğunu anlamam lazımdı.
I should've known.
Anlamalıydım.
I should've known that bitch!
O sürtüğün yapacağını... bilmeliydim.
I should've known better.
Böyle olacağını tahmin etmeliydim.
I should've known better.
Böyle bir şeyin olmayacağını tahmin etmeliydim.
Darling, I'm sorry. I should've known better, but he just sounded so convincing.
Sevgilim, özür dilerim, daha dikkatli olmalıydım ama o kadar ikna edici konuştu ki.
I should've known that myself.
Bunu bilmeliydim.
Having lived through the reigns of three Caesars, and seen the depths to which Rome has sunk beneath them, I should have known better than to believe a fourth could be different.
Üç ayrı Caesar döneminde yaşamış ve Roma'nın ne kadar dibe battığını görmüş biri olarak dördüncü Caesar döneminin daha farklı olmayacağını çok iyi anlamalıydım.
I should've known better than to worry about you.
Senin için endişelenmemem gerektiğini bilmeliydim.
I should've known
Tahmin etmeliydim
- Oh, I should've known.
- Tahmin etmem gerekirdi.
Goddamn, I should've known.
Lanet olsun, bilmeliydim.
I should've known he was all talk, no guts, and locked him up.
Konuşmalarından anlamalıydım, samimi değildi, ve sıkıştı.
I should've known better.
Yapamayacağımı bilmeliydim.
I should've known it.
Bilmeliydim.
- Why should I be mad because my friend I've known for years asks my whereabouts the night of a recent murder?
Dostum geçenlerde olmuş bir cinayet hakkında soru soruyor.
- I should've known that.
- Bunu bilmem gerekirdi.
They should ´ ve known I ´ d always love you..... even if you are different.
Farklı da olsan, seni hep..... Sevdiğimi bilmeliydiler.
i should've known better 40
i should've told you 70
i should've listened to you 31
i should've 99
i should've seen it coming 18
i should've called 31
i should've been there 32
i should've said something 19
i should've seen this coming 19
known 107
i should've told you 70
i should've listened to you 31
i should've 99
i should've seen it coming 18
i should've called 31
i should've been there 32
i should've said something 19
i should've seen this coming 19
known 107
known what 18
known associates 21
known fact 28
known as 31
i shouldn't have said that 115
i should have seen it coming 28
i should have known 261
i should have known better 55
i shouldn't have asked 40
i should have said 28
known associates 21
known fact 28
known as 31
i shouldn't have said that 115
i should have seen it coming 28
i should have known 261
i should have known better 55
i shouldn't have asked 40
i should have said 28
i should go 978
i shouldn't have told you 34
i should tell you 63
i shouldn't 226
i should have 182
i shouldn't have done that 93
i should be 61
i should 558
i should go home 40
i should be dead 16
i shouldn't have told you 34
i should tell you 63
i shouldn't 226
i should have 182
i shouldn't have done that 93
i should be 61
i should 558
i should go home 40
i should be dead 16