English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / I shouldn't be here

I shouldn't be here traducir turco

570 traducción paralela
If that's so I shouldn't be just hanging here.
O zaman burada boş boş durmamam gerek.
Oh, if that's it, I shouldn't be here at all.
Öyle olsaydı, hiçbir surette burada olmamam gerekir.
I shouldn't be here.
Burada olmamalıyım.
Why shouldn't I be here?
Neden burada olmayayım ki?
I must emphasize that if you want supper parties, officers and delights... you shouldn't be here with me but in other occupation.
Yemek partileri, subaylarla gezip tozmak ve eğlence istiyorsanız yeriniz benim yanım değildir. Kendinize başka bir meslek seçersiniz.
- In fact, I really shouldn't be here.
- İşin aslı, burada olmamam gerek.
- I shouldn't be here.
- Burada olmamalıydım.
Otherwise I shouldn't be here.
Aksi takdirde burada olmazdım.
Well, I was just telling Mr. Crocker here, as long as the kids love each other, why shouldn't they be married?
Bay Crocker'a da az önce söylediğim gibi çocuklar birbirlerini sevdikleri sürece neden evlenmesinler ki?
I shouldn't be here.
Aslında burada olmamalıyım.
I shouldn't be here at all.
Burada hiç bulunmamalıyım.
THIS FEELING I... I SHOULDN'T BE HERE,
Burada olmamam gerektiği hissinin.
I'm not saying you shouldn't be contented here, I'm just doubting that you are.
Memnun olmamalısınız demiyorum, öyle olduğunuzdan kuşkuluyum.
I probably shouldn't be here talking with you about this at all.
Belki de burada sizinle bunları konuşmamalıyım.
Perhaps I shouldn't be here
Belki ben olmam.
I shouldn't even be talking to you, coming here with him.
Buraya onunla geldiğin için seninle konuşmamalıyım bile.
- I shouldn't be here at all.
- Buraya hiç gelmemeliydim.
- tell heavenly that I will be there. - You shouldn't be seen here...
Kavga etmeyelim tatlım.
Because you're going to bed. I shouldn't be up here.
Siz yatacaksınız, bu durumda benim gitmem doğru olur.
I reckon I shouldn't be here with you all...
Sizle birlikte olmamın bir anlamı yok sanırım...
Perhaps I shouldn't be here.
Belki de buraya gelmemeliydim.
I shouldn't even be here.
Burada olmamam gerek.
Listen, Tony, I gotta borrow your car. We oughta take a ride. We shouldn't be around here now.
Dinle Tony, arabanı almam lâzım, buradan gitmeliyiz buralarda olmamalıyız.
Ah... that I'm the President CEO here? I told you earlier that you shouldn't be yelling at me. Wow...
Buranın sahibi olduğumu mu?
I shouldn't be here today, Zhao Wuji
buraya hiç gelmemeliydim, Zhao Wuji
I shouldn't be here...
Sanırım burada bulunmamalıyım...
- I shouldn't be here.
- Burada olmamalıyım.
Now, you might say she shouldn't be here in the first place, but she lodged a complaint, so what can I do about it?
Bizim ülkemizde olmamalıydı aslında ama şikâyetçi olmuş işte. Ben ne yapabilirim?
I shouldn't be here.
Burada olmamalıydım.
Jessica, I told this old fool you shouldn't be comin'down here.
Jessica, bunun aptallık olacağını söylemiştim, buraya gelmemeliydin.
- I shouldn't be here.
- Gitmeliyim.
I mean, she should be here by now, shouldn't she? Even if Hector didn't show up?
Hector ortaya çıkmamışsa bile kardeşimin şimdiye burada olması gerekmez miydi?
Well, gee, I know what this one here is but shouldn't this one be walking by now?
Tanrım, bu şeyin ne olduğunu biliyorum ama şunun artık ayağa kalkmış olması gerekmez miydi?
I'm somebody who shouldn't be here.
Burada olmaması gereken biriyim.
i shouldn't have invited you to watch it be... why don't we just... forget we ever came here, all right?
İzlemeniz için sizi davet etmemeliydim... Neden biz sadece.. Buraya geldiğimizi unut, tamam mı?
I know I shouldn't be here
Julie Cooper.
I shouldn't be here actually
Aslında burada olmamalıyım.
I'd like the movie rights to that one, Arthur. You shouldn't be here, Castillo.
Gerçekten de her şey hakkındaki düşüncelerimizi değiştirecek.
I shouldn't be here. "
Burada olmamalıyım. " diye düşüneceksin.
I know that I shouldn't be calling you here- -
Biliyorum aramamalıydım.
I shouldn't be in here.
Burada olmamaliyim.
I know I shouldn't be here.
Biliyorum burada olmamalıydım.
But I wanted him to know that even without his patronage... we'd still be the talk of the town here in Beijing. You shouldn't exert yourself like that.
Ama onun patronluğu olmadan da, hâlâ Pekin'de kasabanın konusu olduğumuzu bilmesini istedim.
His friends think I shouldn't even be here.
Arkadaşları da burada olmamam gerektiğini düşünüyor zaten.
I shouldn't be here.
Burada kalamam.
I know I really shouldn't, but when am I gonna be here again?
Yapmamalıyım, ama buraya bir daha ne zaman gelirim ki?
I know I shouldn't be here.
Burada olmamalıydım. Gideyim.
George, I really shouldn't be here.
George, ben gerçekten burada olmamalıyım.
I know you must have this covered, but shouldn't we be getting out of here?
Herhalde bunu da düşünmüşsünüzdür, ama artık buradan gitmemiz gerekmez mi?
I shouldn't be down here.
Burada olmamalıyım.
Now, you know and I know that you really shouldn't be here.
Şimdi, sizde biliyorsunuz bende biliyorum, burada olmamanız gerekli.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]