English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / In particular

In particular traducir turco

3,470 traducción paralela
They were tracking, in particular, Venus, the phases of the moon, eclipses, but they also tracked precession, which is an extraordinarily long cycle.
Venüs'ü, Ayın evrelerini, tutulmaları izlediler. Bunun yanında sıradışı bir döngüye sahip olan presesyon hareketini de izlemişlerdir.
But I would like to thank one in particular.
Ama bir tanesine özel olarak teşekkür etmek istiyorum.
Oh, yeah, one in particular- - username Jonesin4.
Evet. Özellikle bu. Kullanıcı ismi Jonesin4.
I wonder with Zehra, the last few months have you noticed anything in particular?
- Bu son aylarını merak ediyorum ben... -... Zehra'nın şu son üç beş aydır nasıldı?
Anyone in particular?
Belirli biri var mı?
It was having a very odd effect on animals..... in particular, insects and their cousins.
Hayvanlar üzerinde çok garip bir etkisi vardı..... özellikle, böcekler ve onların kuzenleri üzerinde.
And nobody meaning Jay Leno in particular.
- Ve kimse derken özellikle de Jay Leno'yu.
With anyone in particular?
Özel biriyle mi?
Nothing in particular.
Belirli bir sebebi yok.
Is there anything in particular that you want to pick?
Seçmek istediğin özel bir şey var mı?
And... oh, my gosh, one in particular is like a cross between Vin Diesel and Viggo Mortensen.
Özellikle bir tanesi Vin Diesel ve Viggo Mortensen karışımı. Evet.
In particular, we saw giant shield volcanoes that are very similar to the shield volcanoes here in Hawaii.
Özellikle, dev kabuklu volkanlar gördük ki bunlar, burada Hawaii'deki volkan kabuklarına çok benziyorlar.
And in particular, when there are solar storms, the cosmic rays coming in can be deadly.
Ve özellikle de, güneş fırtınaları varken kozmik ışınlar ölümcül olabilir.
Anything in particular?
- Özel bir tercihiniz var mı?
In particular, Cherokee has supplied critical intelligence on Iran's nuclear program.
Özellikle, Cherokee İran'ın nükleer programı için çok önemli istihbaratlar sağladı.
The DEA, in particular your peach of a brother-in-law has taken a keen interest in my activities.
Narkotik, özellikle de senin bacanağın yaptığım şeylere aşırı ilgi duymaya başladı.
Anything in particular we need to...
- Özel bir şey olursa bizim...
Children, and the elderly in particular, are still getting sick, but only here.
Özellikle çocuklar ve yaşlılar hasta oluyor.
One in particular.
Özellikle biri varki.
And I was six or seven months pregnant with my daughter. My husband and I were having problems, and we just decided it was better for us and the kids, if we just weren't together. I was looking for a place to rent, and I wasn't looking for anything in particular.
Ve 6 veya 7 aylık hamileydim. ve birlikte olmamamızın çocuklar ve bizim için daha iyi olacağına kadar verdik. ve özel olarak aradığım bir tarz yoktu.
Uh, uh, wh-which days in particular?
Tam olarak hangi günler?
Is there anyone in particular that you would like us to leave behind?
Bırakmamızı özellikle istediğin biri var mı?
Was he seeing someone in particular?
- Görüştüğü belli biri var mıydı?
This meeting is not about any one person in particular.
Bu toplantı sadece bir kişi hakkında değil.
Nellie, does the person affected by this want us to help her in any way in particular?
Nellie, bu sorunu yaşayan kişi bizim yardımımızı mı istiyor?
Nothing in particular that I'm happy for you for, just in general, I'm happy for you.
Yani özel bir şeye sevindiğimden değil, genel olarak senin adına sevindim.
We're interested in one in particular...
- Biz biri ile ilgileniyoruz özellikle...
He was disappointed, because he did love children... his in particular... but he went along with the abortion idea.
Michael üzülmüştü çünkü çocukları severdi özellikle de kendi çocuklarını ama kürtaj fikrine karşı çıkmadı.
Did he slap down anyone in particular?
Gerçekten belli birini indirdi mi peki?
Anyone in particular?
- Özellikle şüphelendiğin biri var mı?
He developed one test in particular that expressed highly complex hidden patterns using geometric forms.
Geometrik şekilleri kullanarak son derece karmaşık gizli şablonlardan oluşan bir test geliştirdi.
Actually, they're very particular about who they allow access to in the lab.
Açıkçası laboratuara kimlerin gidebileceği konusunda oldukça titizler.
In what ways am I intense and particular?
Aşırı ve fazla seçici olmak hangi anlamda güzelmiş?
Keeping in mind that coronaviruses are highly mutable and adaptable, and supposing that this particular one not only spreads through airborne transmission, but that the index patient is what we call a super-spreader, up to 20 % of the hospital is dead
Aklınızda tutun ki, Korona virüsleri yüksek derece de mutasyona ve adaptasyona açıktır, Ve özellikle bu virüsün,
n particular, a habaneros chilli which is supposed to be one of the most powerful in the world.
Özellikle, habaneros kırmızı biberi ki bu da dünyadaki en güçlü biberlerden biri olmalı.
We're following up on information about a particular individual and a vehicle that we think may have been in the neighborhood that night.
Biz belirli bir şahıs ve o gece mahallede bulunmuş olabilecek bir araç hakkında bilgi edinmeye çalışıyoruz.
Secretary Mellon is in Manhattan today attending to matters particular to his private enterprises.
Bakan Mellon bazı özel işleri için bugün Manhattan'da.
So is it moving in any particular direction?
Peki, belli bir yöne doğru gidiyor mu?
You can see it in action at one very particular time of the year, when it helps create the most destructive weather event on the planet.
Bunu, sadece yılın belirli bir zamanında gezegende, en yıkıcı hava olayını oluşturduğu zaman görebilirsiniz.
This particular clock was carved in freiburg in 1862 by my great-great-great...
Bu saat, 1862 senesinde Freiburg'de oyulmuş. Yapımcısı da büyük büyük büyük...
In fact, in ancient times, only females of spectacular beauty were allowed to eat this particular date- - women such as yourself.
Eski zamanlarda sadece inanılmaz güzelliğe sahip kadınlar bu hurmadan yiyebiliyormuş. Senin gibi kadınlar.
Well, unfortunately, Interpol doesn't have many assets in that particular region in Africa.
Ne yazık ki, Interpol'ün Afrika'nın o bölgesinde çok fazla bağlantısı yok.
So got a particular cop in mind?
Aklınızda belli bir polis var mı?
Why were you in that particular part of Griffith Park?
Neden Griffith Park'ın o bölgesindeydin?
Well, next time you talk to the Mayor, thank him for removing that particular pain in my ass.
Başkanla bir dahaki konuşmanda beni o baş ağrısından kurtardığı için teşekkür et.
But some of us here, in this particular region, were left behind.
Ama bu bölgede bazılarımız arkada bırakılmıştı.
There's no benefit in questioning why this particular decision seems...
Sorgulamanın yararı yok. Bu ayrıntılı kararlar... zamanlamadan ötürü kötü gözüküyor.
But we believe that this particular killer grew up in an environment so adverse that he never had a chance.
Buradaki katilin ona seçme şansı bırakmayan aykırı bir ortamda yetiştiğini düşünüyoruz.
And this is where my particular skill set comes in handy.
Ve bu noktada benim istisnai özelliklerim devreye giriyor.
The choice is your choice in this particular instance.
Bu durumda seçim tamamen senin.
In his visit to the governorship of Antalya ; considering the problem of noise pollution, the minister of Environment and City Planning, Veysel Eroglu, declared that it would no longer be be allowed to make noise at particular hours.
Antalya valiliğini ziyaretide ; gürültü konusuna değinen, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroglu belli saatten sonra açık alanlarda gürültüye müsade edilmeyeceğini bildirdi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]