English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / In pain

In pain traducir turco

8,718 traducción paralela
I'm in pain.
Istırap içindeyim.
I can see you're in pain.
Acı çektiğini görebiliyorum.
The tears of the lady, shed in pain.
Istırap içindeki bir hanımefendinin gözyaşları.
You looked like you were in pain.
Acı çekiyor gibiydin.
And you have no belief in pain...
Ve ızdıraptan korkmuyorsun...
I have no belief in pain...
Korkmuyorum...
All men lash out, Sire, when they are in pain.
Herkes öfkelenir, efendim. Hele acı çekiyorlarsa.
Are you in pain?
Acın mı var?
I... [sighs] Are you in pain?
Ağrın var mı?
My wife died in pain.
Eşim acı içinde öldü.
We both know that the pain in your movements is starting to show.
Hareketlerinde ağrıların boy göstermeye başladığını biliyoruz.
She had headaches, and I told her to push past the pain and get out there in the field and fight bloody demons.
Başı ağrıyordu ve ona acısını bastırıp sahaya inerek koduğumun iblisleriyle savaşmasını söyledim.
There's so much sadness and pain in this house.
Bu evde çok fazla mutsuzluk ve acı yaşanmış.
Guy's been a pain in my butt ever since he bought my company.
Şirketimi satın aldığından beri başımı ağrıtıp duruyor.
Because she was in as much pain as I was.
- Çünkü o da benim kadar acı çekiyordu.
Don't be a pain in the ass.
Uğraştırma beni.
She seems like a pain in the ass.
Kadın da tam bir baş belası.
You'll be with me in all the people whose pain you've taken away.
Acısını dindirdiğin her insanın içinde benimle olacaksın.
Those nuns in the convent.. you were a pain in their ass, weren't you?
Manastırdaki rahibelere tam baş belasıydıydın değil mi?
Well, I hope you get someone at this desk - that's less of a pain in the ass.
Umarım daha az başa bela olan birini bulursun bu masaya.
- Not likely there's someone who's more of a pain in the ass.
Daha fazla baş belası olan birini olduğunu ihtimali zayıf.
I can see the pain in your eyes. It's very familiar.
Gözlerindeki acıyı görebiliyorum.
No. I'm stuck in this godforsaken cesspool of pain and shit'cause of you.
Hayır, sebep olduğun acı yüzünden bu lanet lağım çukurunda tıkıldım kaldım.
You're being a pain in the ass.
Baş belası oluyorsun.
You know how much pain he's in.
Ne kadar acı çektiğini biliyorsun.
But right now, I am in so much pain that I am losing my mind.
Ama şu anda, aklımı kaçıracak kadar acı içindeyim.
If you're in a lot of pain, you need to tell me.
Eğer çok acıyorsa, bana söylemelisin.
He's actually in a lot of pain, so...
Sessiz olun. Sanıyorum Justin soru sormak istiyor. Yapmayın, çok acı çekiyor.
He just was in so much pain that he, you know, took it out on his mom and took it out on his dad and took it out on his siblings.
Çok fazla acı çekiyordu ve bunu annesinden, babasından ve kardeşlerinden çıkarıyordu.
Make him. I know he's a pain in the ass, but he does what he can to keep the peace.
Baş belası olduğunu biliyorum ama barışı sağlaması gerek.
I can end your pain right here and now, and hopefully, you and Kyle can be reunited in the afterlife... that is, if you believe that sort of thing... or you can leave the country with me
Burada ve hemen acına son verebilirim ve umarım, Kyle ve sen öteki hayatta yeniden birleşirsiniz eğer böyle bir şeye inanıyorsan tabii.
I know it's a pain in the ass being separated that long, but we've got to keep everybody safe!
Bu kadar uzun süre karantinada kalmak çok zor farkındayım ama herkesi güvende tutmamız gerekiyor.
I had a friend, in a very low state, he was, ever so fragile, a pain to be with.
Bir dostum vardı, kötü bir durumdaydı, kırılgandı yanınızda olması belaydı.
You'd feel it in your bones, and you'd take the pain away.
Bunu içinizde hissedip acımızı dindirmeniz gerekir.
He came in with severe abdominal pain, and he's in a C.T. scan as we speak.
Şiddetli karın ağrısı şikayetiyle geldi. Şu anda tomografi çekiliyor.
When we're up on that stage together and the spotlight is shining down on us and you're singing your newest songs and I hear the pain and the soul in your voice,
Sahnede beraber, sahne ışıkları üzerimize düşüyorken sen yeni şarkılarını söylüyordun ve sesinden ruhunu ve acını duyabiliyordum.
You know, no matter how much you both want out, there's still a truckload of pain in it.
Bir kamyon dolusu eziyet. İki taraf da ne kadar istiyor olursa olsun.
It's fucking green, and he's in real pain!
Yeşil renkte ve ciddi acı çekiyor.
Did you know that there are ten million pain points in the human hand?
İnsanın elinde 10 milyon tane acı noktası olduğunu biliyor muydunuz?
So, Babieca, the Realm of the Sphinx lies across the Desert of Pain, through the Forest of Mystery, and past the Kingdom of Darkness.
Pekâlâ, Babieca. Sfenks'in krallığına gitmek için Acılar Çölü'nü, Gizemli Orman'ı ve Karanlıklar Krallığı'nı geçmek gerekiyor.
Now, in terms of pain relief, in lieu of painkillers, all I can offer you is some hard liquor.
Şimdi, ağrıların için, ağrı kesici yerine sert bir likör önerebilirim
Are you in much pain?
- Çok ağrın var mı?
Well, cautiously, I would say that he's obviously angry, probably in a lot of pain, but I think he's trying to get in touch with someone from the other side.
İhtiyatla söylerdim ki bence belli ki kızgın. Muhtemelen çok acı çekiyor. Ama bence diğer taraftan biriyle iletişim kurmaya çalışıyor.
That bitch Bradley Martin has always been a pain in my ass.
O kevaşe Bradley Martin hep başıma bela olmuştu.
It's inefficient, bureaucratic, and a pain in the ass.
Yetersiz, bürokratik, ve tam bir baş belası.
What rhymes with "pain in my ass"?
"Başımın belası" yla kafiyeli olan ne var?
She's lost another love and is in great pain.
Aşkı yine ellerinin arasından kayıp gitti ve çok acı çekiyor.
You'll all be there together in a place that knows no pain only love. Now, why would you want to keep your child from that?
- Orada hepiniz beraber olacaksınız acının olmadığı sadece sevginin olduğu bir yer bebeğini neden bundan mahrum bırakıyorsun ki?
I've been so deep in a well of my own pain, I couldn't see anything else.
Kendi acımla o kadar boğulmuştum ki, başkalarının neler yaşadığını görememişim.
I'm in no rush to relive that pain.
Bu acıdan kurtulmak için bir acelem yoktu.
You're a pain in the ass, Mason.
Baş belası birisin, Mason.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]