Is missing traducir turco
5,202 traducción paralela
Remy Beaumont is missing.
Remy Beaumont kayıp.
So is she the one who is missing?
Yani kayıp olan o mu?
Hey, the boat's outboard motor is missing.
Teknenin dış motoru eksik.
His bike is missing.
Bisikleti ortada yok.
My big crescent wrench is missing.
- Büyük ayarlı anahtarım kayıp.
I can see the sign board is missing a letter.
Tabeladaki eksik harfi görebiliyorum.
Yes, mine is missing, but that doesn't mean it was used to kill thom.
Evet, benimki kayıp ama bu Thom'un öldürülmesinde kullanıldığını göstermez.
Harland Rey, the dealer who gave us the Space Cowboy's drop point where Molbeck was shot, is missing.
Uçan adamın belirlediği noktaları ve Molbeck'in vurulduğu yeri bize bildiren satıcı Harland Rey kayıp.
Rey's tongue is missing.
Rey'in dili yok.
Somebody somewhere is missing this.
Birisi bir yerlerde bunu kaçırıyor.
By destroying the body so completely, you conceal what is missing from it.
Cesedi tamamen yok ederek, eksiklerini gizlersin.
So, we have one dead Jedi with no physical evidence of a body, a second Jedi who appeared on Felucia that we have no record of, and now this Silman, personal attache to the Chancellor, is missing?
Yani elimizde, cesedi olmayan ölü bir Jedi'ımız ile birlikte... bir kaydı olmayan, Felucia'da bulunmuş başka bir Jedi'ımız var. ... ve şimdi Şansölyenin özel ataşesi şu Silman da kayıp, öyle mi?
Doctor Nema is going to notice Yoda is missing any minute now.
Doktor Nema, Yoda'nın kayıp olduğunu her an fark edebilir.
And don't you dare say nothing or tell me to sit down here and count ceiling tiles - while Ward is missing.
Sakın "Hiçbir şey" demeyin veya burada durup tavandaki karoları saymamı istemeyin hem de Ward kayıpken.
I, uh... I feel like part of me is missing, you know?
Bir yanım eksik gibi.
Head Servant AHN is missing, sir.
Baş Hizmetkâr Ahn kayıp, efendim.
I sent men to check, but he is missing.
Kontrol etmek için adam gönderdim ama kayıpmış.
Karl Schrute is missing.
Karl Schrute kayıplarda.
A girl called Pyaari is missing from here.
Buradan... Pyaari adında bir kız kayboldu.
Pyaari is missing since five days.
Pyaari beş gündür kayıp.
Your family is missing you, huh?
Ailen seni çok özlüyor, öyle değil mi?
'Her daughter particularly is missing her.'
Kızı onu çok özlüyor.
The Metas know Salazar is missing.
Meta lar Salazarın kayıp olduğunu biliyor.
Memory card is missing.
- Hafıza kartı kayıp.
But yours is missing.
Ama seninki kayıp.
Soon, Henry's gonna realize that Joe is missing and that we have him.
Yakında Henry, Joe'nun kayıp olduğunu ve bizimle olduğunu farkedecek.
One guy is missing!
- Adamlardan biri kayıp!
So a whole family is missing and no one reports it to the police.
Bütün aile kayıp ve kimse ihbar etmedi.
You know, earlier, I noticed that the poker from the fire set is missing. That could be it.
Ne diyeceğim, şömine demirinin olmadığını fark etmiştim.
Now, listen to me, if anything is missing or broken, it comes out of your paycheck.
Şimdi, beni dinle, bir şey kaybolmuş ya da kırılmışsa maaş çekine yansır.
Skouras is missing.
Skouras kayıp.
But now his daughter is missing.
Ama şimdi kızı kayıp.
At a desk, surrounded by monitors, helping people in danger. All you're missing is the dog.
Masa başında, etrafında monitörler, çevrende tehlikede olan insanlar.
The one page we need is the one that's missing.
Lazım olan tek sayfa kayıp.
All that's missing is her favorite music and I'll be in coma myself.
Sevdiği şarkıları çalın da, tam olsun. Böylece ben komaya girerim.
This is a big operation for someone who's only been missing for a few hours.
Birkaç saattir kayıp olan birisi için büyük bir operasyon.
All this proves is that Ivan Fernsley is dead... or missing a finger.
Bütün bunlar Ivan Fernsley'in öldüğünü ya da bir parmağını kaybettiğini kanıtlar.
This is our final... ( strains ) mission, and I ain't missing'it. ( groans )
Bu, bizim son... ( suşları ) misyonu ve ben kaçırıyorum bunu'değildir. ( homurdanıyor )
It's just those few missing notes when it comes to social graces.
İş sosyal hayatın adabına gelince gelince bir-iki şeyi unutuyor.
And if missing a few bottles of aspirin is that bad, I'll bring them back.
Birkaç şişe aspirinin kaybolması o kadar kötü bir şeyse, geri getiririm.
Is there a pattern here that we're missing?
Gözümüzden kaçan bir şablon mu var? Hayır.
- Stephanie : Dr. Torres, Robert Fischer's missing from his room, and nobody knows where he is.
- Dr. Torres Robert Fischer odasında değil ve kimse nerede olduğunu bilmiyor.
The Doctor is still missing, but he will always come looking for his box.
Doktor hala kayıp ancak her zaman kulübesini aramaya gelir.
You helped me to understand that missing someone who is far away can make you happy in ways I could not imagine before.
Uzaklardaki birini özlemenin, daha önce hayal bile edemeyeceğim şekilde, insanı mutlu edebileceğini anlamamda yardım ettin.
Maybe he keyed in on that knowing that they wouldn't be reported missing.
Belki de kayıp ihbarı yapılmayacaklarına dayanarak iş girmiştir.
Everything that's missing is metal.
Kaybolan her şey metal.
Is there something I'm missing? Um...
- Kaçırdığım bir şeyler mi var?
Which is why the school didn't report her missing.
Bu yüzden de okul devamsızlığını bildirmedi.
This is what we're missing!
İşte bizde eksik olan şey!
Well... there is a bullet missing from his gun's magazine.
Silahının şarjöründe kayıp bir kurşun var.
Plus a bunch of stuff is moved or missing around here.
Artı bazı eşyalar kayıp ve bazılarında yeri degişmiş.