Is that traducir turco
506,851 traducción paralela
Is that so?
Demek öyle.
Oh, is that right?
Oh, gerçekten mi?
- Dad, is that really you?
- Baba bu cidden sen misin?
And what is that supposed to mean?
Ne demek şimdi bu?
What's weird is that Penny almost got a science fact right.
Asıl tuhaf olan Penny'nin neredeyse bilimsel bir gerçeğe deyinmiş olması.
Is that bothering you?
Bu seni rahatsız mı ediyor?
Hey, is that the baby?
Bebek mi ağlıyor ya?
Okay, how is that?
Peki bu nasıl?
Is that it?
Bu kadar mı?
Oh, is that offer for everybody?
Teklif hepimiz için geçerli mi?
Is that any different than me using my intelligence to attract Amy?
Benim Amy'i tavlamak için zekamı kullanmamdan farklı mı?
The theory is that if you really tax your brain, the neurofibers will become thicker and the glial cells more lustrous.
Teoriye göre, eğer gerçek manada beynini yorarsan Nevrofiberler daha kalın ve glia hücreler daha parlak hale gelir.
What sort of stupid thing is that to say?
O ne salakça bir söz öyle?
What is that?
O şey ne?
Is that thing really alive?
Gerçekten canlı mı?
Is that what's doing it?
Bunu yapan o mu?
Is that one of those synthetic terminals you told us about, Cibo?
O, sentetik terminallerden biri mi Cibo?
I don't know what that is, but this seems like a good time to get out of here.
Neler olduğunu bilmiyorum ama buradan çıkmak için iyi bir zamanmış gibi.
I told you. I don't know what that is.
Sana onun ne olduğunu bilmediğimi söyledim.
I don't know what that is. I don't know how to help you.
Ne olduğunu bilmiyorum Sana yardım edemem.
Which is the reason that I'm addressing you.
Bu sebeple size anlatıyorum.
Raj is in a difficult financial situation, and I'm glad that he's making changes to improve it.
Raj maddi açıdan sıkıntılı bir durumda ve bunu düzeltmek için değişiklikler yapmasından memnunum.
Well, that's been my room since before I met Leonard, and now someone else is going to be living in it.
Orası Leonard'la tanışmadan önce de benim odamdı. Şimdi içinde başka biri yaşayacak.
And that someone else is not me.
Ve o başkası da ben değilim.
That is the word on the street, dear.
Herkes öyle düşünüyor canım.
That'll do it.
- Bu iş görür.
That is true.
Bu doğru.
The bigger question is, what are you gonna eat with that spoon?
Yemek almamışsın.
Amy is studying the time lag between intent and awareness, and I realized that applies to the measurement problem in quantum mechanics.
Fark ettim ki bu konu kuantum mekaniğini de ilgilendiriyor.
That is a valid point.
Mantıklı bir soru.
Oh, that is much better.
Çok daha iyi oldu.
I wonder what kind of success we'd have if we defined measurement as the first moment that an action potential is seen by the visual cortex.
Baksana. Eğer ölçümü, görsel korteks tarafından algılanan ilk aksiyon alma potansiyeli olarak tanımlarsak denklemin ne kadar başarılı olacağını merak ediyorum.
( gasps ) That is a daring and insightful solution. We're finally making progress.
Çok cüretkar ve akilane bir çözüm.
Name-calling, that is perfect.
- O da bilim. - Hayır, dangalak.
Yeah, that list is strong.
Evet, güçlü bir liste olmuş.
And over here, you should consider the possibility that the brain itself is in two different quantum states.
Ve burada da, beynin iki farklı kuantum durumunda olabileceğini hesaba katmalısın.
And that day care is great.
Ve o kreş de harika. Öyle.
That is preposterous.
Bu çok saçma.
Me I get, but that sloth is pretty cute.
Benden nefret etmeni anlarım ama bu tembel hayvan çok şirin.
On that charming note, dinner is served.
Bu güzel itirafın üzerine akşam yemeği servis edilmiştir.
Is that Bert?
Kapıyı çalan Bert mü?
Now the only one doing that is me.
Şimdi öyle dolaşan tek kişi benim.
Wow, working on a top secret government project, that is so cool.
Çok gizli bir devlet projesinde çalışmak...
Yeah, that-that is the sexiest dog.
Evet, bu en seksi köpektir.
Sheldon, is it possible that when things get really difficult, you just give up?
Sheldon, bazı şeyler zorlaştığında hemen vazgeçiyor olman, mümkün mü?
Yeah, that is pretty annoying.
Evet, bu oldukça rahatsız edici.
When my fiancée found out that I was offering a job to my ex-girlfriend, she said it was a stupid idea and threw a shoe at me.
Nişanlım, eski sevgilime bir iş teklif ettiğimi öğrendiğinde bunun aptal bir fikir olduğunu söyledi ve bana bir ayakkabı fırlattı.
That food is amazing.
O gıda inanılmaz.
That's a Gravitational Beam Emitter, right?
O, bir Çekimsel Işın Yayıcı, değil mi?
No matter how strong this man is, there's no guarantee that even he could reach that far alone.
Bu adam ne kadar güçlü olursa olsun, o kadar uzağa tek başına gidebileceğinin garantisi yok.
It's said that the sight of fire is soothing to humans.
Ateşin, insanları sakinleştirdiği söylenir.
is that you 2352
is that it 2484
is that so 1463
is that right 2297
is that your dog 17
is that your sister 22
is that okay with you 61
is that all you can say 40
is that all there is 18
is that understood 245
is that it 2484
is that so 1463
is that right 2297
is that your dog 17
is that your sister 22
is that okay with you 61
is that all you can say 40
is that all there is 18
is that understood 245