It's like magic traducir turco
180 traducción paralela
It's more like black magic.
Daha çok kara büyü gibi.
When you walk and walk through the woods and then suddenly they dangle a General in front of you like magic, and you know it's only for this once, you can't turn your back on'em.
Ormanda onca yürüdünüz sonra bir sihir gibi önünüze bir general çıkardılar bunun bir kereliğine olduğunu da biliyorsunuz arkanızı dönüp gidemezsiniz.
It's like magic.
Sanki büyü gibi.
If everything don't work out for you like magic, then it's all a mirage.
Senin için her şey sihirli bir biçimde hallolmazsa, o bir serap.
I mean, it's not like anybody needs me to do some close-up magic, right?
Yani, sanki kimse benim biraz sihir yapmamı istemiyormuş gibi, değil mi?
- Please god... no one seemed to hit him, and yet, the ball squirted, just like magic... black magic, more like it, Danny... pass the ball... is there a black cat in the house?
- Allahım, yalvarıyorum... Kimse topa vurmamış. Sanki biri büyü yaptı vr topu düşürdü.
now.. for the little magic... excellent our little trap is set let's bring it on them and they Doncan and I let out your mother out of the ship enter forgive me your magesty but I thought that you must like the special desert for the special occasion
Şimdi, biraz sihirle... Harika... Küçük tuzağımız hazır.
Money itself isn't lost or made, it's simply transferred from one perception to another, like magic.
Para kazanılmadı ya da kaybedilmedi, sadece... birinden diğerine aktarıldı, sihir gibi.
It's tin, it's not worth anything but the person who gave it to me said it had magic power lf there's somebody with you whom you don't like turn the ring and he'll disappear forever.
Teneke parçası, hiçbir değeri yok fakat bunu bana veren kişi sihirli olduğunu, yanımda hoşlanmadığım birisi varsa, yüzüğü çevirdiğimde onun sonsuza dek yok olacağını söylemişti.
Money itself isn't lost or made, it's simply transferred from one perception to another, like magic.
Biri kazanır, biri kaybeder. Para kazanılmadı ya da kaybedilmedi, sadece... birinden diğerine aktarıldı, sihir gibi.
Whether we like it or not, the dope business is where it's at, Magic.
Beğenip beğenmeyeceğimiz, hap işi olduğu yerde, Magic.
It's like magic, you know?
Gerçekten. Bir sihir gibiydi.
It's like magic.
Sanki büyülü gibi.
- It's like a magic trick.
- Sanki bir sihir numarası.
But our point here is we know where real violence comes from and it's not from that magic box I like to call TV.
Ama konu şu : gerçek şiddetin neden kaynaklandığını biliyoruz. Ve o kaynak televizyon demeyi tercih ettiğim sihirli kutu değil.
It's like a magic wand.
Büyülü bir asaya benziyor.
It's like magic!
Büyülü gibi.
It's like magic.
Sihir gibi.
Silly, isn't it, to feel homesick... in a magic place like this?
Aptalca, değil mi? Bu kadar sihirli bir yerde sıla hasreti çekmek?
I think it's more like sorcery or black magic or something like that.
Bence bu daha çok büyü-karabüyü tarzında birşey. Pardon.
Like a white sword. It's magic!
Beyaz bir bıçak gibi.
It's like a prop job, magic gag.
Sihir gösterisine hazırlık gibi.
- It's like magic!
- Bu sihir gibi!
You know, it's like being born or watching Magic Johnson's talk show.
Bilirsin, doğmak ya da... Magic Johnson'un Talk Show'unu izlemek gibi bir şey.
It's like a magic.
Tıpkı bir sihir gibi.
Your magic is strong, but your pain, it's like a scream that pierces dimensional walls.
Sihrin güçIü ama acın, boyut duvarlarını delip geçen bir çığIık gibi.
It's... it's like magic.
Bu büyü gibi.
Like anything else in magic, it's how you do it.
Büyüdeki her şey gibi, bunu da böyle yaparsın.
Some of our technology may seem like magic, but I assure you it's not.
Bazı teknolojilerimiz, sihirli gibi görünebilir, ama sizi temin ederim ki, hiçbiri sihirli değil.
It's the heart of magic, like LaBonge said.
LaBogne'nin dediği gibi sihirin kalbi.
I mean it's not like I can just wave a magic wand and...
Sihirli bir değnekle dokunacak değilim ya...
The glass was there and then it was gone, like magic.
Cam oradaydı, sonra yok oldu. Sanki büyü yapılmış gibi.
Say, God's Magic Circle... That sounds like an Eric Clapton song, doesn't it, kids?
"Tanrı'nın Sihirli Çemberi" deyince Eric Clapton şarkısı gibi oldu, değil mi çocuklar?
Like it's some magic country when it's only the dope capital of the world.
Yanlız uyuşturucu olursa, dünyanın bir kaç büyülü ülkesi gibi olur.
It pops up like magic, so it's magic.
Sihirli gibi pat diye ortaya çıkıveriyor, bu yüzden adı magic.
It's like magic.
Branek Kalesi.
There's someone here today who lent us a bit of her magic, and now we'd like to give some of it back.
Bugün burada olan birisi vaktinde biraz sihir vermişti, ve şimdi bir kısmını geri verme zamanı.
I really like it'cause of the flying and the magic.
Onu uçuş ve sihir dolayısıyla seviyorum.
It's not like magic. - It is magic.
Gibi değildi.Basbayağı büyüydü.
People like to believe in magic, especially if it's coming from a sick little boy.
İnsanlar sihre inanmaktan hoşlanır, özellikle de küçük hasta bir çocuktan geliyorsa.
It's like you're Harry Potter without the magic and wonder.
Büyü ve değneği olmayan... Harry Potter gibi.
It's like she was waiting for my magic fingers... to coax that sweet liquid right out of her teats.
Sanki o leziz sıvının, memelerinden gelmesi için benim sihirli parmaklarımın dokunmasını bekliyormuş.
And when we're together, it's like magic.
Ve bir araya geldiğimizde, bu bir büyü gibi.
But my Sorceror of Dark Magic mystic's powers are so mighty, he can stop the activation of Trap Cards, like your Deck Virus and destroy it.
Tuzak Kartlarının devreye girmesini önler.
It's perfect now. - It's like a magic zucchini patch.
- Burası sihirli kabak tarlası gibi.
It's got that like creepy magic feel.
Tüyler ürpertici sihir hissi var gibi.
That's magic, man. I showed her that with, like, a business card. It's, like, fazsham!
Bu numarayı ona bir kartvizitle ben göstermiştim. "Fazsham!"
Sounds like we found him. Yeah, but what's it doing at magic school?
Evet, Büyü Okulunda ne yapıyor?
It's like magic.
Sihir gibi birşey.
It's not like I can just whip up a magic formula for every single problem.
Yani bu benim bir anda yapabileceğim bir şey değil biliyorsun değil mi? Her sorunu sihirli bir formülle çözemem.
I know. It's like magic.
Biliyorum.
it's like a fairy tale 19
it's like riding a bike 38
it's like i'm 22
it's like 2099
it's like that 152
it's like you said 124
it's like a dream come true 17
it's like this 178
it's like a dream 43
it's like a drug 24
it's like riding a bike 38
it's like i'm 22
it's like 2099
it's like that 152
it's like you said 124
it's like a dream come true 17
it's like this 178
it's like a dream 43
it's like a drug 24
it's like a miracle 21
it's like you're 17
it's like you 22
it's like it never happened 25
it's like saying 20
it's like the 32
it's like i always say 17
it's like looking in a mirror 17
it's like a 174
it's like old times 19
it's like you're 17
it's like you 22
it's like it never happened 25
it's like saying 20
it's like the 32
it's like i always say 17
it's like looking in a mirror 17
it's like a 174
it's like old times 19
it's like i told you 32
it's like i said 93
it's like they say 20
like magic 34
magic 451
magical 97
magician 41
magicians 16
magic mike 20
magic beans 16
it's like i said 93
it's like they say 20
like magic 34
magic 451
magical 97
magician 41
magicians 16
magic mike 20
magic beans 16