It's over there traducir turco
2,890 traducción paralela
There's a cool clothes store right next-door- - why don't you pick out a jacket, and I'll come over and pay for it.
Yan dükkanda harika bir giyim mağazası var. Neden bir ceket seçmiyorsun? Ben gelip, ödeyeceğim.
Because there was a postcard from his surf shop with a bunch of Dad's chicken scratch all over it.
Çünkü onun sörf dükkanından gelen üzerinde babamın el yazısının olduğu bir kartpostal vardı. - Hatırlıyorum.
Ah, it's a moral gray area, but it's totally paid for gold thunder over there.
Biraz öyle olabilir ama buradaki sarı tankı alacak para ediyor.
Say it in a loud voice so he can hear. He's over there.
Yüksek sesle söyle ki duysun.
- If you're looking for an excuse to get out of there, it's not much, but a silent alarm dust tripped over at DeSoto Pharmacy.
- Oradan çıkmak için bir bahane arıyorsan, buldun bir tane. Pek önemli değil ama sessiz bir alarm. - DeSoto Eczanesi'nde sanırım bir sorun var.
It's right over there.
Hemen orada.
It's just the car, but I'm going to go over there.
Sadece araba bulunmuş. Oraya gideceğim.
Reagan, uh, that was a TARU tech over at Carson's loft. It seems that an e-mail just came in from a dummy e-mail address, and there's a video attached.
Reagan, Carson'lara az önce içinde video görüntüsü olan uyduruk bir adresten e-posta gelmiş.
That this star, starship, whatever, came over us... and made a white light, weird, descending like a pyramid... and it took me up there, mate.
Şu yıldız, yıldız gemisi, her neyse yani, üstümüze gelen.. ve beyaz ışıklar yayarak üzerimize doğru gelip yere inen beni buradan alacak dostum.
It's kind of like you're almost there and you feel like there's going to be a conclusion, and it's like, "Okay," "it's over."
Neredeyse başarmış gibi hissediyorsunuz evet bir sonuç çıkacak gibi diyorsunuz ama sonra "Tamam artık,... buraya kadarmış."
It's somewhere over there.
O tarafta bir yerde.
It's somewhere over there, and I think it's calling you, Jack.
Lütuf. O tarafta bir yerde. Seni çağırıyor, Jack.
It's like what I have with that amazing woman over there.
Benim oradaki harika kadınla yaşadıklarım gibi.
I'm afraid you're not a match. But it turns out you are a match for a little girl who's dying in that next room over there.
Ama yan odada ölmekte olan küçük bir kız için uyumlu olduğunuz ortaya çıktı.
There's a residue, a film all over it.
Ayrıca her tarafında tortu ve film var.
The guys are over there at the moment, trying to see where it's hunkered down.
Herkes çömeldiği yerden görmeye çalışıyor..
He won't change his mind. He says he can live with it if I get called up, as there's nothing we can do. But if I enlist and anything happens, he'll never get over it.
Çağrılırsam yapacak bir şey olmadığını ve bununla yaşayabileceğini ama askere yazılırsam ve bir şey olursa, bunu aşamayacağını söylüyor.
It's over there
Orada.
- No, it's right over there
- Hayır, işte orada.
It's over there.
Şurada.
it's just there was a question mark over your credit history and when i checked up... - it came back as Kerry
Kredi geçmişinde bazı soru işaretleri vardı da ben de kontrol ettim ismin Kerry olarak çıktı.
But I'm warning you, it's not as nice over there as it is here.
Ama seni uyarıyorum. Orası burası kadar iyi bir yer değil.
The car... It's over there
Araba şu.
It's cold out there. This bar is so over.
Bu bar çok fena bitmiştir.
Because I couldn't... All right, because there was no-one there to give directions and the track had disappeared under a large, let's call it a lake, shall we? It was a very rainy day, and I went, apparently, over the line.
Çünkü yolu gösteren hiç kimse yoktu ve ve yol büyük bir gölün altında kaybolmuştu.
It's coming from over there.
Şu taraftan geliyor.
It's quite difficult to find help over there.
Orada yardım bulmak oldukça zor.
We come to a place where there's a bunch of men standing around a big tree with a rope hanging over it.
Bir ip sallanan büyük bir ağacın etrafında toplanmış bir sürü adam olan bir yere geliyoruz.
But then there's that thing where it just switches over, and, all of a sudden... She goes,
Ama sonra sigortalar attı ve birden başladı söylenmeye :
I'll be beggared if it's over before I get there.
Ben gitmeden savaş biterse üzülürüm.
It's over there.
Orada bak.
That's it over there.
İşte orası.
There's nothing fundamental in the laws of physics that says that the wind couldn't pick up some sand from over here, deposit it here and deposit it in precisely the shape of a sandcastle.
Rüzgarın bir avuç kumu alamayacağını ve tam olarak kumdan bir kale şeklinde şuraya bırakamayacağını söyleyen herhangi bir fizik kuralı yoktur.
- Oh, it's just over there on the server.
- Şu tarafta, sunucuda.
There's hair all over it.
Her yerinde saç var
It's over there!
Orada!
But there's still no audio yet, and it looks like there's a big storm coming through, and it's bouncing radio signals all over the place.
Fakat hâlâ ses yok,... bir de görünüşe göre büyük bir fırtına yaklaşıyor,... bu da radyo frekanslarının dağılmasına sebep oluyor.
That's why I'm over there, to keep it from happening over here.
Orada olmamın sebebi de bu burada olmasını önlemek.
That gravy train that you've been on, it's over, so you might as well - give up now because there's no way that you're walking out of here.
Kolay para kazanma hayalin sona erdi artık pes edebilirsin çünkü buradan canlı çıkmanın imkânı yok.
Well, it's just over there.
Ne? Peki, sadece orada.
It's all over there.
- Hepsi orada.
How's it going over there?
Orada nasıl gidiyor işler?
Now, I know, I know, before you all start flying off the handle with, "oh, Mike, how can you be so heartless?" Let me remind you there's three things I love- - my mother, my country, and the men and women who fight the fight over there so we don't have to fight it here.
Şimdi, biliyorum, hepiniz "oh, Mike, nasıl bu kadar kalpsiz olabilirsin?" diye celallenmeden önce size sevdiğim üç şeyi hatırlatayım- -... annem, ülkem ve biz burada savaşmayalım diye uzaklarda savaşan o erkek ve kadınlar.
Since string theory was first proposed over 40 years ago, there's not a single shred of evidence to support it.
Kırk yılı aşkın bir süre önce öne sürülen sicim teorisini desteklemek için ufacık bir kanıt dahi bulunmamaktadır.
It's right over there.
Hemen şurada.
So that's it over there.
Budur. İşte orada.
Take it easy over there. I'm trying to concentrate.
Çocuklar sakin olun, konsantire olmaya çalışıyorum.
Well, there's an open bar with my name all over it.
İstediğim kadar içebileceğim açık bar varmış.
Uh, it's right over there.
Hemen şuradalar.
Then it's- - it's crazy over there.
Bunda bir saçmalık var.
It comes from over here, and then it's over there.
Sesler önce buradan geliyor.. ... sonra buraya geçiyor.
it's over 4654
it's overrated 21
it's over here 95
it's over now 198
it's overwhelming 31
it's over for you 28
it's over between us 35
it's over for me 34
over there 2200
therese 78
it's overrated 21
it's over here 95
it's over now 198
it's overwhelming 31
it's over for you 28
it's over between us 35
it's over for me 34
over there 2200
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176