English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / It has begun

It has begun traducir turco

201 traducción paralela
Trying to end your life before it has begun.
Daha başlamadan hayatına son vermeye çalışıyorsun.
"It has begun"
" Artık başladı
"It has begun"
"koşu başladı"
It has begun!
Başladı!
It has begun! The battle!
Savaş başladı!
It has begun! That's it!
Başladı!
- It has begun.
- Başladı. - Güzel.
It has begun raining again.
Yine yağmur yağıyor.
I'm afraid it has begun.
Korkarım bu başlangıç.
It has begun to rain!
Yağmur yağmaya başladı!
It has begun.
Ben ona hizmet etmek için yaşıyorum.
It has begun.
İşte başladı.
"Prepare to fight... I see it has begun already."
"savaşa hazırlan... çoktan başlamış olduğunu görüyorum."
It has begun!
İşte başladı.
So it has begun, the beginning of the end.
O zaman başladı, sonun başlangıcı.
It has begun... my destiny.
Başladı. Kaderim.
It has begun.
Sonunda başladı.
So, it has begun, my brother, but soon it will also end.
Evet, işte başladı, kardeşim. Ama birazdan hepsi bitecek.
It has begun.
Başladı bile.
Everybody has begun to notice you're not there and it's embarrassing the family.
Herkes senin partide olmadığını fark etti, bu da aileyi zor durumda bırakıyor.
Or has it begun to work with you too?
Yoksa seninle de mi başlıyoruz?
It seems she has quite recently and suddenly begun to entertain.
Son zamanlarda birdenbire sefahata kavuşmuş.
The fight for Poland and what kind of country it's to become has only just begun.
Polonya'yı kurma mücadelemiz... daha yeni başladı sayılır.
You've lost the revolution before it has even begun!
Devriminiz daha başlamadan sona erecek!
The exercise has already begun, hasn't it?
- Harekat başladı, değil mi?
It has begun.
Başladı.
It has already begun!
Çoktan başladı.
It has barely begun
O ancak başladı.
In any event the show before the duel... has just begun, and I have just begun to become interested in it
Düello haberi ve diğer şeyler... tam da benim gelişimle başladı birden! gerçekten çok ilgi çekici!
That God, who has begun a good thing in you will complete it!
Sendeki güzellikleri başlatan ve bitiren! Tanrı.
In less than seven hours it has learned our systems and begun to reprogram our computer.
Yedi saatten daha kısa sürede sistemlerimizi öğrenmekle kalmadı, bilgisayarımızı da yeniden programlamaya başladı.
It's the same kind of healing I desperately needed, and... finally feel has begun... with you.
Bu aynen benim de ihtiyaç duyduğum iyileştirilme, ve... nihayet başladı... sizinle.
It seems Dr. Faxx has begun screening candidates for the Robocop 2 project.
Dr. Faxx RoboCop2 için aday aramaya başlamış.
- Why has it not begun?
- Neden başlamadı?
It has already begun.
Başladı bile.
Our work, trying to understand it all, has hardly even begun.
Her türlü işleyişi anlamaya çalışmak olan işimiz daha yeni başlıyor.
So what does it say to you that in the past seven weeks... fifty-nine percent of this country has begun to question your family values?
Son yedi hafta içinde bu ülkedeki insanların % 59'unun birdenbire aile değerlerinizi yargılamaya başlaması size ne ifade ediyor?
Has it begun yet? ! Has it begun yet?
Yok oluş üç AI nin izni olduktan 20 saniye içinde olacak
"has our journey from primate to man finally concluded, or has it just begun?"
Primatlardan insana olan Yolculuğumuz sona mı erdi? - Yoksa daha yeni mi başladı?
She has barely begun it.
Neredeyse başlamak üzere.
The virus has begun to concentrate in a region near his neck, and it's using his glandular tissue to create some sort of...
Virüs, boynunun yanında derişmeye başlamış, ve onun dokusunu kullanarak bir şeklide kendisini...
If a war has begun, it can only mean the time for rules has ended.
Eğer savaş başlamışsa, bu sadece kural filan kalmamış demektir.
It has already begun.
Şimdiden başladı bile.
It never occurs to us that it has any connection... with the day already begun... or that death could arrive this same afternoon.
O zamanın geldiğini bize gösterseler ve bir şekilde o günü önceden bize anlatsalar ölümden asla kaçamayız Belki aynı günün ilerleyen saatlerinde, belki de bu öğleden sonra öleceğiz.
Unfortunately, once the process has begun, it must be completed.
Ne yazık ki, işlem başladı ve sonuna kadar devam etmeli.
But in all revolutions, much blood has been spilt and once begun, it cannot readily be stopped.
Ancak tüm devrimlerde çok kan dökülmüştür ve bir kez başladı mı, durdurulması hiç de kolay olmaz.
It looks like the Blood Cave has begun drawing our energy through the bottom of the mountain.
Görünüşe göre, Kan mağarası enerjimizi Dağların altına doğru... çekmeye başlamış bile!
The Continuum has been perceived in a variety of ways- - a dreary desert road, a blood-soaked battleground- - but with the help of Voyager's crew, I've begun to perceive it in another context- - a home.
Süreklilik farklı yollar olduğunu kavradı- - ıssız ve sıkıcı bir yol, kandan sırılsıklam olmuş bir savaş alanı- - ama Voyager'in mürettebatının yardımıyla, ben bunu başka bir şekilde algılamaya başladım- - bir ev olarak.
In your case Mr. Saddlebrook it occurs in both hemispheres and has begun to metastasize into the spinal fluid.
Sizin durumunuza göre Bay Saddlebrook, bu her ikisinde de olmuş ve omurilik sıvınıza doğru geçmeye başlamış.
Your obsession with western culture has begun... I wonder where it will end!
Bakalım senin bu batı takıntın ne zaman bitecek!
It's not much of an epitaph, but Lucy has begun the journey to you and me.
Bir cenaze töreni düzenlemeyeceğiz....... ama Lucy seyahatimize bizimle başladı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]