It totally is traducir turco
583 traducción paralela
Really, Eliot, that story is totally incredible and decidedly improper. Sorry, I had to tell it.
Gerçekten Eliot, bu hikâye tamamıyla inanılmaz ve kesinlikle yersiz.
Whatever it was destroyed everything that was living, but the planet is dead, totally dead.
Burada yaşayan her şeyi her ne yok etmişse bu gezegen ölmüş, tamamen ölmüş.
Particularly as my own minister was so enthusiastic, but the very exhaustive tests that I have made show that DN6 is totally destructive. Well that was the idea wasn't it?
Özellikle kendi bakanım çok hevesli, ancak ayrıntılı testler DN6'nın tamamen yıkıcı olduğunu göstermektedir.
It was quite one thing for you to live as you did when you were alone on this island but you are no longer alone and your behaviour is totally unsuitable.
Tek başınıza yaşarken ne isterseniz yapıyordunuz ama artık yalnız değilsiniz ve davranışınız hiç de kabul edilecek gibi değil.
Then the trouble isn't totally in the mind, is it?
Öyleyse hastalık tamamen aklınızda değil?
It is up-to-date, totally accurate.
Tamamen doğru olarak güncellenir.
With two very important exceptions. It is much older than Earth, and about a half million years ago, its atmosphere was totally ripped away by some sort of cataclysm.
Dünya'dan daha yaşlı olması ve atmosferi bir tür afet tarafından tamamen delinmiş olması dışında.
It is totally alien in configuration.
Yapısı itibariyle tamamıyla yabancı bir gemi.
It is totally unknown, definitely the work of Brahms, and yet, unknown.
Hiç bilinmiyor, kesinlikle Brahms'ın eseri ama yine de... Bilinmiyor.
It is a totally intellectual society.
Bütünüyle entellektüel bir toplum.
It is totally up to you now if we can be friends, no kidding.
Biz arkadaş olabiliriz, tamamen sana bağlı, şaka değil.
The way it is, we're totally isolated, sir.
Şu anki durumda, tamamen izole olmuş durumdayız, efendim.
When the proletariat discovers that its own exteriorized force... conspires in the permanent reinforcement of capitalist society, no longer just in the form of labor, but also in the form of the unions, of the parties or of the state power... that it had constituted in order to emancipate... itself, it discovers as well by concrete historical experience... that it is the class totally inimical... to all fixed exteriorization... and to all specialization of power.
Proletarya disa vurulan gücünün kapitalist toplumun sürekli güçlenmesine katkida bulundugunu fark ettiginde, artik yalnizca yabancilasmis emek olarak degil ayni zamanda sendikalar, siyasi partiler ve kendisini özgürlestirmek amaciyla yarattigi devlet gücü olarak da, somut tarihi deneyim araciligiyla tüm katilasmis disa vurmalara ve iktidar özellesmelerine tümüyle karsi çikmasi gereken sinif oldugunu kesfeder.
Totally right, it is necessary!
Çok doğru, lazım.
This one is totally broken, it needs to go to repair shop.
Bu kötü durumda, dükkana götürmem gerek.
It's just that this is so totally out of my experience.
Bu o kadar benim hayatıma uzak bir şey ki.
Now, it's rumoured that this is not in fact, yourown policy, that you'd like to have safeguards forthe individual citizen, but that you are being totally frustrated at every stage of the game by the Civil Service machine.
Kişisel hakların güvenliğinin sağlanması çalışmalarına siz ne kadar önem verseniz de Sivil Servis'in oyunun her aşamasında sizi yalnız bırkatığı söyleniyor.
It is a totally truthful account
.. tamamen gerçeklere dayanmaktadır.
'However, all four of them are soon totally overwhelmed by surprise'when they discover that the ancient world of Magrathea,'a planet legendary for its trade in manufacturing other planets,'is not as dead as it was supposed to be.
Ama, dördü de daha sonra ticaret konusunda efsane olmuş, kadim gezegen Magrathea'nın ölü olmadığını öğrendiklerinde neye uğradıklarını şaşırmışlardı.
It's so black. Everything in it is just totally black!
İçindeki her şey tamamen siyah!
I doubt that we'll even get it working, before Germany is totally defeated.
Almanya tam anlamıyla yenilgiye uğradan, bu planın işleme konabileceğine dair şüphelerim var.
Whereas, you know, you seem to be saying... that, uh... it's inconceivable that anybody could be having a meaningful life today... and, you know, everyone is totally destroyed... and we all need to live in these outposts.
Oysa sen günümüzde herhangi birisinin anlamlı bir hayatı olmasının tasavvur edilemeyeceğini, herkesin mahvolmuş durumda olduğunu ve merkezlerden çok uzak yerlerde yaşamamız gerektiğini söylüyor gibisin.
Well, our attitude is it's better to be safe than sorry. Well, I don't understand. I feel totally fine.
Belki bunu biyolojik saatine bağlayabiliriz.
It`s totally inapropriate. I admit, your music is good.
tamamen yersiz. itiraf etmeliyim ki, müziğin güzel.
It is obvious that letter was sent by some charlatan.-And totally made crazy poor Ognjen.
bu mektubun bir sahtekar tarafından gönderildiği çok açık. - ve bu çıldırtıyor 588 01 : 11 : 59,560 - - 01 : 12 : 03,109 zavallı Ognjen. - bahse girerim, mektup tamamen saçma
- It is and it isn't. The morals of the village're totally different.
Öyle olsun olmasın köylerdeki ahlak anlayışı çok farklıdır.
Now that the mutants have been returned their weapons, it is a totally new thing.
Artık mutantlar silahlarına kavuşmuş durumda bu yeni bir mücadele demektir.
It is magnificent... and totally unspoiled.
Harikadır... ve tamamen bakirdir.
It is totally awesome.
Harika. Gerçekten harika.
So, it is not something you'd totally rule out as never taking place again?
"Asla olmaz." diyemezsin yani?
life is just totally unfair... if it hadn't been for pinky... he's really sweet, and he lives out here in siberia where I'll probably never got to see him again... dad won't even let me go outside,
Hayat hiç adil değil. Pinky olmasaydı... Çok tatlı bir çocuk ama artık onu bir daha asla göremem.
I know this is totally nuts but there's another reason I'm supposed to do it.
Delice olduğunu biliyorum... ama bunu yapmamı gerektiren başka bir neden var.
I wonder if it's ever occurred to Mr. Crumb that there may be things going on of which he is totally perhaps blissfully, unaware.
Acaba Bay Crumb'ın aklına hiç şu geldi mi? Belki de bilmemekten mutluluk duyduğu şeyler oluyordur.
The truth is, it really is totally irrelevant whether I like this man or not.
Gerçek şu ki olayın bu adamı sevmem ya da sevmememle hiç alakası yok.
I spent all last Saturday lying on it, so my tan is totally uneven.
Geçen cumartesi bütün gün güneşlendim, tenim şu anda fena değil.
Although an animal may look like a key fitting a lock it's not a totally good analogy because in this case half a key is better than no key.
Bir hayvan, kilide uyan bir anahtar gibi görünse de, bu tam olarak iyi bir benzetme değildir ; çünkü bu durumda yarım bir anahtar hiç olmayan bir anahtardan daha iyidir.
Looks like the flying squirrel we just saw but it is totally unrelated, it comes from South-East Asia.
Az önce gördüğümüz uçan sincaba benziyor ama aslında tamamen farklı bir tür.
- It is totally provable!
- Kanıtlanabilir bir şey!
It would be too difficult something totally new to create.
Şirkette hiç var olmamış bir bölümü kurmak zor bir iş.
It is being totally quiet and relaxed, separating yourself from everything around you,
Tamamen sessiz ve gevşemiş olmak. Kendini çevrendeki her şeyden koparıp, beynini kuş gibi özgür bırakmak.
Beauty queen Lemon, I know that it is totally qualified for the practice of the hypnosis, I do not reject this fact.
Bayan Lemon, hipnozda çok yetenekli olduğunuzu biliyorum bunu inkar etmiyorum.
Totally excellent. The only problem is that we don't know when it will wear off.
- Tek sorun olayın nerede patlak vereceğini bilmiyoruz.
Money is no object... when it comes to getting totally shit-faced.
Para bir obje değildir. Ama onu kazanmaya gelince o zaman sıçıyorsun.
It is totally impossible.
Bu tümüyle mümkün değil.
It's hard to gauge size in hyperspace, but it's big and it's powerful and it is totally unknown to us.
Üst uzayda boyutları anlamak zordur ama bu şey kocaman, güçlü ve bizim için tam bir bilmece.
Is it wrong that I was totally aroused by that?
Bu olaydan tamamen tahrik olmuş olmam çok mu yanlış?
Is it that aisle, Louis? " It was totally fuckin'with my nerves, man.
Beni ne kadar rahatsız ettiğini bilemezsin dostum.
In my judgement, it is totally inadequate for such a case as this.
Benim yargımca.. böyle bir davada.. oldukça yetersizdir.
For you even to ask for it is selfish and totally unfair to the client.
İstemen bile bencilce ve müvekkilin tamamen aleyhine.
He tells me it is the only place on Earth that he feels totally free "So naturally, I," "... we, have a responsibility "
Bana kendini yeryüzünde sadece ama sadece burada özgür hissettiğini söyledi ve tabiatıyla bu hem bana,... hem de bize sorumluluk yükler.
If I save one kid from getting - -- from having his - -- totally - -- until it looks like the Lincoln Tunnel and he can't stand up for three weeks... then maybe all of this is worth something.
Bir çocuğu bile kurtarabilirsem eğer bunu herkese... hepsi Lincoln Tüneli'ne dönerler ve üç hafta bir yere oturamazlar umarım bu çabalar bir sonuç verir.
is it 9219
israel 117
islam 16
is something wrong 1059
is here 159
isis 48
island 46
isabel 421
isaac 589
issue 86
israel 117
islam 16
is something wrong 1059
is here 159
isis 48
island 46
isabel 421
isaac 589
issue 86
issues 74
istanbul 39
isobel 100
isabella 232
isn't it 16586
isles 199
isabelle 287
isaiah 54
isak 44
issued 23
istanbul 39
isobel 100
isabella 232
isn't it 16586
isles 199
isabelle 287
isaiah 54
isak 44
issued 23
isaacs 61
isn't it lovely 28
isn't 159
isn't she lovely 35
isn't it romantic 18
is she beautiful 26
is it really you 103
isn't she beautiful 90
isn't he 2024
isn't it cute 23
isn't it lovely 28
isn't 159
isn't she lovely 35
isn't it romantic 18
is she beautiful 26
is it really you 103
isn't she beautiful 90
isn't he 2024
isn't it cute 23