Just something traducir turco
22,361 traducción paralela
Just something I ate, ma'am.
Yediğim bir şey dokundu sanırım efendim.
It's just something that...
Başka bir açıklaması yok.
It's just something I wanna eat, Ryan.
Yemek istediğim bir şey sadece Ryan.
It's just something we're talking about.
- su siralar konustugumuz bir sey.
Just something to say.
Muhabbet olsun diye işte.
Or is this just about your tombstone and writing something different on it?
Ya da bunu mezar taşına farklı bir şey yazdırmak için mi yapıyorsun?
Let me ask you something, have you even thought about how long you want to put everyone to sleep, or are you just... spin the dial and see what happens?
Sana bir şey soracağım : İnsanları ne kadar süre uyutmak istediğini düşündün mü yoksa çarkı döndürüp ne olacağına mı bakacaksın?
You just need to try and drink something.
Bir şeyler içmeye çalışmalısın sadece.
Have you never fooled yourself into believing something, just because you wanted it so much to be true?
Sırf gerçek olmasını çok istediğin için bir şeye inanarak kendini kandırdığın olmadı mı?
I thought maybe it was just giving me something to do.
Oyalanacak bir şey bulmuş olabilirim belki diye düşünüyordum.
I just kept thinking, "What if something's wrong with the baby?"
"Ya bebekte bir sorun varsa?" diye düşünüp durdum.
Okay, if you need something, just... I'll be back.
Tamamdır, eğer bir şeye ihtiyacınız olursa, buralarda olacağım.
I think when Alice thought that we may have something to do with your disappearance - - which is not her fault. She was afraid, and I understand that. I just really felt like i was...
Alice, kaybolmanda bizim parmağımız olabileceğini düşündüğü zaman ki bu onun suçu değildi, korkmuştu, durumunu anlıyorum sanki her şey birden parçalanıyormuş gibi geldi.
I just think we should leave them a note or something explaining it.
Bence onlara not ya da açıklayıcı bir şey bırakmalıyız.
I'm just gonna show you something.
Sadece sana bir şey göstereceğim.
Maybe I'll just lock myself in a room or something.
Belki kendimi bir odaya kilitleyeceğim.
Hey, I just banged up my hip a little bit and I just need something to ease the pain, that's all.
Hey, sadece kalçamı çarptım biraz ve ağrıyı dindirecek bir şeyler istiyorum o kadar.
I'll have her get an MRI, just in case it finds something the CT scan missed.
MR çekeceğim. Tomografi taramasında atladığımız bir şeyler varsa bulabiliriz.
Just start from the top. I was getting some water, and I saw something out of the window.
Su alıyordum, pencereden bir şey gördüm.
I just stepped right in the middle of something, didn't I?
Hassas bir noktaya temas ettim, değil mi?
Come on, I'll get you a cab or something, but just - You need to rest, okay?
Taksi de çağırabilirim ama dinlenmen gerek.
For now, I just need to get something out of the back of the car, that's it.
Şu an sadece arabanın bagajından bir şey almam lazım, hepsi bu.
I just need to talk to the lieutenant about something real quick, so...
Komisere çabucak bir şey soracağım.
Yeah, it's just a little something I slapped together.
Teşekkürler. Evet, öylesine hazırladığım ufak bir şey işte.
Hey, can I just throw something out there?
Ortaya bir fikir atabilir miyim?
Yes, I do'cause if you did something like this, I'd just strangle you with my bare hands.
Biliyorum çünkü böyle bir şey yapsaydın seni kendi ellerimle boğardım.
I have been just going over every scrap of information we have on Alice Sands just hoping to find something I missed.
Kaçırmış olabileceğimi umduğum Alice Sands ile ilgili elimizdeki bilgilerin üstünden geçiyordum.
I'm sorry, it's just, um... daunting to objectively diagnose something that affects me so deeply.
Sadece beni derinden etkileyen bir şeyi teşhis etmek ürkütücü oluyor.
I mean, I know he that he passed the lie detector test, but it's just... something... something's not right.
Yalan makinesi testinden geçtiğini biliyorum ama bu doğru gelmiyor.
Just couldn't resist cutting something open, huh?
Bir şeyler kesmeye dayanamadın değil mi?
I just discovered something else about Edward.
Edward ile ilgili bir şey keşfettim.
Mm... And I think that you should just try something different.
Ve bence farklı bir şey denemelisin.
I just wanted to say something, you know, when we're not in the middle of a big battle or one of us is facing death, when things are just normal.
Bir şey söylemek istiyorum. Büyük bir savaşın ortasında değilken aramızdan biri ölümle yüzleşmiyorken, her şey normalken.
Did... was it something that just came on suddenly?
Öyle birdenbire mi oldu?
Something on your mind or are you just trying to wow me with your new threads?
Kafanda bir şey mi var yoksa yeni giysilerinle beni etkilemeye mi çalışıyorsun?
You might just learn something.
Bir şeyler öğrenebilirsiniz.
Something happened to you, and now something has happened to Meredith, and I think that we should all just sit down and talk about it, all right?
Sana bir şey oldu ve şimdi de Meredith'e bir şey oluyor. Bence oturup olanlar hakkında konuşmalıyız.
Just because his card's down doesn't mean something's wrong.
Sırf kartı çalışmıyor diye kötü bir şey oldu anlamına gelmiyor.
You want to just come hang out or something?
Sadece gelip takılmak mı istiyorsun?
I had something planned for Saturday, but I should just cancel it now because classic Kate found out.
Cumartesi için bir şeyler planlamıştım ama şimdi iptal etmek zorundayım çünkü Kate, her zamanki gibi anladı.
Look, I just think it's really fun to see some of the people from our past, something I hope that you...
Geçmişimizde kalmış insanları yeniden görmek eğlenceli olur bence. - Bir de seveceğini umduğum...
So I want everyone to put your heads together and just come up with something outside the box.
Yani hepinizin kafa kafaya verip alışılmadık bir şey üretmesini istiyorum.
I don't like backing down on something just'cause it's difficult.
- Sırf zor diye... -... bir şeyden vazgeçmeyi sevmem.
I'm just kind of in a slump or something.
Birden gözden falan düştüm.
I just don't like coming in the middle - of something.
Yine de bir şeylerin ortasında kalmayı sevmiyorum.
It just sounded like you're going to say something else.
- Sanki cümleye devam edecekmişsin gibi geldi.
After that, I'd send him a little something whenever I could, you know, just to keep him safe.
Ondan sonra, her fırsatta ona küçük de olsa bişeyler gönderdim, onu güvende tutmak için yani.
Something about the closing of the window and how they're storm windows, but in the spring, we take them down and there are screens there that... that let the love just seep through...
Pencerenin kapanıyor olduğunu ve onların nasıl koruyucu pencere olduklarını ama baharda koruyucu pencereyi indirdiğimizi ve yine de sevginin sızmasına izin verdiklerini söyleyeceğim.
I want to say something, and I want it to be just the family.
Bir şey söylemek istiyorum ve bunu ailecek yapmak istiyorum.
Hey, can you just say something to prove that- - that you are you and that this is real?
Senin sen olduğunu ve bunun gerçek olduğunu kanıtlamak için bir şeyler söyler misin?
Just, after seeing you the other night, I thought... might be fun or something.
Geçen gece seni gördüğümde eğlenceli olabileceğini düşünmüştüm.
something went wrong 81
something 1990
something came up 177
something happened 421
something like that 1529
something's happening 161
something's not right 271
something on your mind 83
something bad happens 16
something special 67
something 1990
something came up 177
something happened 421
something like that 1529
something's happening 161
something's not right 271
something on your mind 83
something bad happens 16
something special 67
something's wrong 881
something wrong 855
something is wrong 141
something's wrong here 34
something bad 90
something's coming 64
something's bothering you 28
something to eat 69
something else 372
something like this 93
something wrong 855
something is wrong 141
something's wrong here 34
something bad 90
something's coming 64
something's bothering you 28
something to eat 69
something else 372
something like this 93