English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ K ] / Knowing

Knowing traducir turco

14,214 traducción paralela
However, there might be some value in knowing who did what and when, uh, just so you get a sense of the dynamic in play.
Aslını isterseniz, bunun kimin suçu olduğu... ne yaptığı, ne zaman yaptığı gibi bilgilerin, işinize yarayabileceğini düşünüyorum.
Of course, it's difficult to decide without knowing if it's gonna be a boy or a girl, so I was thinking maybe yellow.
- Tabi ki eğer kız veya erkek olacağını bilmiyorsan zor karar, bu yüzden düşünüyordum belki sarı ha?
Okay, you are officially not allowed to give me any more crap about not knowing what a trellis is.
Şu an resmi olarak çardak ile ilgili bilgi vermen yasak.
Which is the first step to truly knowing me.
- Ki bu beni gerçekten tanımanın ilk adımıdır.
That must've made you feel important and powerful, knowing that you could kill and not be prosecuted for it.
Suçlanmadan öldürebileceğinizi bilmek önemli ve güçlü hissettirmiş olmalı.
He says you can do exactly that- - activate hosts and then erase their memory, all without anyone knowing.
Bunu kesinlikle yapabileceğini, ev sahiplerini aktive edebileceğini ve sonra kimse fark etmeden hafızalarını silebileceğini söylüyor.
And watchin'you cook it without you knowing that I'm watchin'you.
Seni, sen farkında bile olmadan, spagettiyi pişirirken izlemeyi.
Must've been pretty tough on you not knowing where I was, if I was safe or not.
Nerede olduğumu, güvende olup olmadığımı bilmemek sana ağır gelmiş olmalı.
All of those nights, not knowing if at any given moment you were even alive or not.
Hayatta olup olmadığını bilmeden geçirdiğim onca zaman.
We had no way of knowing.
Geleceğini bilmiyorduk.
You like your mother not knowing where you live?
Annenin nerede yaşadığını bilmemesi hoşuna mı gidiyor yani?
For me, it would destroy me, knowing that I'm a part of his team, I wasn't able to help him to find that motivation.
Onun takımının bir parçası olduğunu bilerek motivasyonunu bulması için ona yardım edememek beni paramparça eder.
I was there. Knowing where he is and getting there aren't the same thing.
Nerede olduğunu bilmekle onu oradan almak aynı şey değil.
All right, fellas, nothing is gonna get in or out without us knowing.
Pekâlâ arkadaşlar, bilgimiz olmadan kimse girip çıkmayacak.
Just knowing you care enough to use protection excites me.
Beni prezervatif getirecek kadar önemsemen, beni azdırır.
This field not a half a mile from my house I've been knowing all my life?
Bütün hayatımın geçtiği evimden sadece yarım kilometre uzaklıktaki bu araziyi mi?
Good parlor trick, knowing my address.
Adresimi biliyor olman güzel numara.
Or maybe I like knowing you're out there, a ghost, still doing what needs to be done.
Ya da dışarıda bir yerde olduğunu bilmeyi istiyorum. Yapılması gereken şeyleri yapan bir hayalet.
I can't quite grasp why you even bother, knowing this is just another simulation.
Neden bu kadar zahmete girdiğini bir türlü anlayamıyorum. Bunun da bir simülasyon olduğunu bildiğin halde.
I had no way of knowing that wasn't a simulation.
Onun simülasyon olmadığını anlamama imkan yoktu.
Knowing that, how are you qualified to give me a B-minus?
Buna rağmen ne hakla bana B - verdiniz?
Without knowing the details?
Ayrıntıları bilmeden mi?
Come on. "Wetbacks," "back scratches." It don't matter to me knowing they swim over or crawl under.
Hadi ama. "Gerzek Meksikalı ya da yaltakçı." Nasıl yüzdüklerini bilmek, benim için önemli değil.
Listen, we need to figure out how we're gonna deal with my parents not knowing yet, especially in relation to...
Dinle, annemlerin konuyu bilmiyor oluşunu... Nasıl halledeceğimizi düşünmeliyiz. Şunlara da söylememiz lazım...
Well, can you guarantee me that knowing won't get in the way of my image of her laughter? Of her singing? No.
Öğrendiklerimin, zihnimde kalan gülüşünün ya da şarkı söyleyişinin aynısı olacağını garanti edebilir misin?
I just like knowing you're safe.
- Güvende olduğunu bilmekten mutlu oluyorum.
Th... this is more than knowing it. It's... I can feel it.
- Bilmiyorum, hissediyorum.
You stick that pretty little head of yours in the sand, all the while knowing what kind of men you work for...
Ne tür adamlar için çalıştığını bilmene rağmen o güzel kafanı kuma sokmaya devam et sen...
You can go back to your wife knowing full well that I will make this right.
Bu işi halledeceğime emin bir şekilde eşinin yanına dönebilirsiniz.
You can go on in your life knowing nothing of loss.
Bir şeyi kaybetmek ne demek anlamadan evinize döneceksiniz.
I'm going to drive you somewhere far away Because if it is far away I will feel safe knowing that you are safe That's what matters to me
Ben çok uzaklara çekersiniz siz uzakta eğer sen güvende olduğunu bilerek güvenli hissedeceksiniz çünkü benim için önemli olan bu
The key is knowing when to tune it out.
Olay ne zaman kulak tıkayacağını bilmekte.
Uh, but given that you're a commander, Nimah... Knowing your target is half the battle in turning a source.
Uh, senin bir komutan olduğunu düşürsek, Nimah... hedefi kaynağa çevirmek savaşın yarısıdır.
Without knowing that your army will desert him as soon as battle commences.
Hiçbir şey anlamadan ve savaş başlar başlamaz senin ordun onu mahvedecek.
Then we're no closer to knowing who was behind its actions.
Yaptıklarının ardındaki kişiyi öğrenmeye yaklaşamadık bile.
Did you register for my course without knowing this?
Bunları bilmeden mi ders kaydınızı yaptınız?
Or even knowing.
Ya da farkında bile olmadan.
All right, we got to slip away without no one knowing'.
Kimseye görünmeden tüymemiz lazım.
Never knowing that very thing is tugging at their pant-leg the whole time.
Aslında bilmiyorlar ki, bırakacakları o miras bacaklarının arasında duruyor.
But they're instinctive creatures, and without knowing exactly why, they feel antsy, which leads them to feeling restless, which leads to motherfucking anarchy if we don't rein it in.
Fakat hissediyorlar Eğer gerçek sebebini bilmezlerse, sabırsızlanırlar ve bu da huzursuz olmalarına yol açar Ve eğer dizginlemezsek bu da koduğumun anarşisine yol açar.
Maybe they keep knowing more about us than we know about them.
Belki onlar bizim hakkımızda, bizim onlarla ilgili bildiklerimizden daha çok şey öğrenmeye devam edecekler.
So is looking my daughter in the eye, knowing she's looking back at a good person.
Kızımın gözlerine bakıyorum ve onun iyi bir insana baktığını biliyorum.
Nobody's getting near the house without us knowing.
Kimse evin yanına izinsiz yaklaşamayacak.
Mr. X won't be able to get in or out without our knowing about it.
Bizim haberimiz olmadan Bay X binaya girmemeli.
Knowing Monty, that password will automatically reset in 5 minutes, so...
Monty'yi tanıyorsam, o parola beş dakika içinde değişecektir.
So you had no way of knowing that that... that thing would come through?
Yani sen o... o şeyin geleceğini bilmiyor muydun?
You want to assassinate a former member of the World Council on Russian soil, knowing that if we get caught or our actions are tied to the U.S. government in any way,
Dünya Konseyi'nin eski bir üyesini Rus topraklarında öldürmek istiyorsunuz. Yakalanırsak hareketlerimizin her şekilde ABD hükümetiyle ilişkilendirileceğini biliyorsun.
Yes, but to travel to another planet, knowing you can never come back, you'd have to be pretty sad.
Evet ama asla geri dönemeyeceğini bilerek başka bir gezegene yolculuk etmek için oldukça üzgün olmak zorundayız.
Without even knowing if the guy we picked was actually involved?
Olayla ilgisi olup olmadığını bilmeden hem de.
But I want this monster in S.H.I.E.L.D.'s hands because despite knowing my actions were wrong,
Ama bu yaratığın S.H.I.E.L.D'ın elinde olmasını istiyorum.
I take comfort in knowing his last moments were spent at his favorite place.
Son anlarını en sevdiği yerde geçirmiş olması beni rahatlatıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]