Leave here traducir turco
9,812 traducción paralela
When I leave here, men will want to be me, women will want to shop with me.
Buradan ayrıldığımda erkekler ben olmak, kadınlar da benimle alışveriş etmek isteyecek.
They'll never leave here.
Sabaha kadar burada bekleyecekler. Uzun bir bekleyiş olacağı kesin.
If these people leave here infected, we can't cure them with the aerosol.
Bu insanlar buradan hasta olarak ayrılırsa onları toz ile tedavi edemeyiz.
Because if you leave here, if you put that gun down, you're giving up on the only power you'll ever have in this situation.
Çünkü eğer burayı terkedersen, eğer silahını indirirsen bu işi çözmek için elindeki tek gücü kaybedersin.
He was so grateful, He even told me about the feds watching my place, How they saw him leave here last week,
O kadar minnettardı ki federallerin mekanımı izlediğini, onu geçen hafta burada gördüklerini ve ona aleyhimde ifade verdirmeye çalıştıklarını bile söyledi.
We can't just leave her here.
Onu burada bırakamayız.
I'm going to leave this here.
Bunu burada bırakacağım.
He said to leave my camera here.
Kameramı buraya bırakmamı istedi.
Okay, guys, what are you doing here and how quickly can you leave?
Pekala, çocuklar, burada ne arıyorsunuz ve ne kadar çabuk gidebilirsiniz?
I'll just leave it here with you. - Okay.
- Sadece size bırakayım.
We just leave her here?
Onu burada ölüme mi terk edelim?
Look, I couldn't just leave you out in the woods, so I brought you here.
Seni öylece ormanda bırakamazdım o yüzden de buraya getirdim.
- I should leave you here to die.
- I burada ölüme terk etmelidir.
I am so glad that you two are getting along, but we're a little busy here, so if you could leave the poor mayor alone...
İkinizin iyi anlaşması beni çok sevindirdi ama burada meşgulüz biraz. Zavallı başkanı artık rahat bıraksanız.
- And all I'm saying as a- - if not the- - boss here is, if you're not gonna support me, you can leave.
Benim de sana tek söylemek istediğim, eğer patronun burada olmasaydı, bana destek vermeyeceksen, gidebilirsin. İyi.
Bright lord, here's some gold, so you won't leave angry.
Yüce efendi, burada biraz altın var, kızgın gitmeyin.
I'll die before I leave you alone here with that... Psychopath
Seni o psikopat ile yalnız bırakacağıma ölürüm daha iyi.
We can't just leave her here ; she was our friend.
Onu burada bırakamayız, o bizim arkadaşımızdı.
Louis, it would serve you right if I take my bag and leave you here and go home to the man that I love.
Louis, aslında şu anda senin gibi birini burada yalnız başına bırakıp eve sevdiğim adama gitmem gerekirdi.
Leave the gun here.
Silahı buraya bırak.
Leave the gun here, nobody saw us.
Silahı bırak, kimse bizi görmedi.
You can't just leave us here.
- Bizi burada bırakamazsın.
I still don't understand why the shooter would just leave the truck here for us to find.
Neden katilin kamyonu burada bizim bulabilmemiz için bıraktığını hala anlamış değilim.
We just moved here, and she uprooted her whole life. I can't just leave.
buraya yeni taşındık, bütün hayatını kökünde değiştirdi öylece çekip gidemem
Don't leave you here all alone, drive you to the point of wanting to end your own life?
Seni burada yalnız bırakmayı mı? Kendi hayatına son verecek hale gelmeni sağlamayı mı?
Hey, I can always leave you here.
- Seni her zaman burada bırakabilirim.
Where are you going? - You can't leave me here with this crazy...
Nereye gidiyorsun?
He said he'd leave it here and I could pick it up.
Buraya bırakacağını, gelip alabileceğimi söyledi.
Maybe the poor bugger lost his memory... and didn't mean to just leave us here.
Belki de yavrucak hafızasını kaybetmiştir ve istemeyerek de olsa bizim burada olduğumuzu unutmuştur.
Don't leave me here, Alex!
Babam nerede Alex?
And now you want to leave me in here?
Şimdi de beni içeride mi bırakacaksın?
No, no. Please don't leave me in here. Please.
Hayır, lütfen beni burada bırakma.
Young Truett here is grievously worried about his ma and requests a short leave of absence.
Yüzbaşı? Genç Truett annesi için çok endişeleniyor. Ve kısa bir izin talep ediyor.
I don't know what's ailing you, son, but whatever it is, you leave it here at camp.
Ama ne olursa olsun, Ben, evlat hasta ne olduğunu bilmiyorum kampta burada bırakın.
Of course, you'll be in worse company if I leave you here by yourself.
Seni burada bir başına bırakırsam kendine daha kötü arkadaşlık edersin.
I came here to do my job, and she keeps telling me to leave.
Buraya işimi yapmaya gelmişim o bana defol diyor.
Leave them alone and let them stay here!
Onları rahat bırak ve burada kalmalarına izin ver!
I arrived here as a boy, I leave as a man.
Buraya genç bir oğlan olarak geldim ama bir erkek olarak ayrılıyorum.
I couldn't come to live here and see your mother every day and watch her play with Marigold and leave her in the dark.
Buraya yaşamaya gelip annenin her gün Marigold'la oynamasını izleyip onu karanlıkta bırakamazdım.
But remember... once you're in, do not leave, all right, because... well, here, let me show you.
Ama unutma, bırakmak yok çünkü... Dur sana göstereyim.
If you're gonna kill Cameron and leave him in the trunk of a car to be demolished, and see he has a phone, you don't leave it here and on.
- Eğer Cameron'u öldürüp arabasını ezmek için bıraktıktan sonra telefonunu görürsen neden açık bir şekilde burada bırakırsın. Onu bulacağımızı bilirdin.
Leave the cars here.
Arabaları burada bırakalım.
Look, I'm gonna drive off, but I'm gonna leave one of you here to see if that truck comes back.
Bakın, ben şimdi gideceğim, ama birinizi bırakacağım, o araba geri gelecek mi baksın diye.
Couple days'leave, came here.
Birkaç gün iznim vardı buraya geldim.
I am here to leave one for him.
Bir tane bırakmak için geldim.
Why, you must seek more than good news to risk so much coming here, where no one willingly enters and few leave alive.
İyi haberlerden ziyade... riskin farkında olmalısın, yaşayan olup da denek olmak isteyen kimse yok.
If you think we're gonna leave you here alone, in the dark, you're... I don't know what you are, but we're not doing that.
Seni burada karanlıkta yalnız bırakacağımızı düşünüyorsan, sen nesin bilmiyorum ama bunu yapmayacağız.
All right, let me leave my calling card and we can get outta here.
Tamam, ben arayıp kartımı bırakayım ve buradan gidelim.
[crying] suyin is all i have here, And she was going to leave me!
Suyin sahip olduğum tek şeydi ve beni terk edecekti!
- Please, you can't just leave me here.
- Lütfen beni burada bırakamazsın.
Uh, I think everyone in here needs to settle down and follow the rules so we can all just get out of here and do our time and leave.
Herkes yerine geçip kurallara uyarsa bunu hemen bitirip gidebilir ve kendi işimize dönebiliriz.
here 35434
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here it is 2313
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here it is 2313
here she comes 366
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557
here they are 545
here's my 20
here we 20
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557
here they are 545
here's my 20
here we 20