Legged race traducir turco
44 traducción paralela
All right, ladies and gentlemen, we're set for the start of the spectacular three-legged race one of the most hilarious events of the program.
Pekala, bayanlar ve baylar, başlamaya hazırız... Olağanüstü üç bacaklı yarışması için... Programın göz alıcı etkinliklerinden birisi olan...
We'd have won that three-legged race if I hadn't let you down.
Eğer seni düşürmeseydim o üç bacaklı yarışmayı kazanabilirdik.
Open that door again, you'll run a 3-legged race to the undertaker.
Kapıyı bir daha açarsan tahtalı köyü boylarsın.
Three-legged race.
Üç tekerlekli bisiklet misali.
And now the winners of the father-son three-legged race.
Ve şimdi baba-oğul üç-ayak yarışmasının kazananları.
Half an hour ago, I had my left leg tethered to Mr. Waggles'forepaw and we came in third in the five-legged race.
Yarım saat önce Bay Waggles'ın sevgilisi bacağıma sarıldı ve Beş Ayaklı Yarış'ta üçüncü geldik.
- At the three-legged race.
- Üç bacak koşusunda.
Please line up at the starting line for the three-legged race.
Üç bacak koşusu için lütfen başlama çizgisinde sıralanın.
Instead of playing basketball, Hyun-bin switched to the three-legged race.
Basketbol oynamak yerine Hyeon-bin üç bacak koşusuna geçti.
OK, it's a three-legged race, but run as if you had two!
Bu üç ayaklı bir yarış. Yerlerinize, hazır, başla! İki ayaklıymış gibi koşun.
"Baby Peggy is in a three-legged race against time."
Doğumdan sonra bebeğin anne-babası ayrıldı.
WE WON THE 3-LEGGED RACE TOGETHER.
Üç bacak yarışını beraber kazandık.
Three-legged race over here ain't going to make it ten feet.
Buradaki ayakları-bağlanarak yapılan yarış yolu kısaltmayacak ama.
Time for the best couple game, the three legged race!
Şimdi sıra en eğlenceli çiftler oyununda! Ayaklar bağlı yarış!
it's the girls'turn - the 3-legged race.
Sıra kızlarda. Üç bacaklı yarış.
The three-legged race is up next.
Sırada "Üç bacak" yarışması var.
At the company picnic, I beat her in a three-legged race... although we both lost to something Lem and Phil created in the lab.
Gerçi ikimiz de Lem'le Phil'in laboratuvarda yarattıkları bir şeye boyun eğmiştik.
In the next segment, I was thinking about saying... "Baby Peggy is in a three-legged race against time."
Bir dahaki kısımda "Bebek Peggy'nin zamana karşı üç ayaklı mücadelesi." demeyi düşünüyorum.
Sam, I can't participate in a three-legged race when my foot is like this.
Sam, ayağım bu haldeyken üçayak yarışında sana eşlik edemem.
It's a three-legged race with a father and a son!
Üç etaptan oluşan yarışmamıza baba-oğul hazır görünüyorsunuz.
Higgins and I once competed in a three-legged race, so I think we have a good idea...
Bir seferinde Higgins'le ikimiz üç bacaklı bir yarışa katılmıştık.
The three legged race is blue team's best event.
Mavi takımın en iyi olduğu alan üç ayaklı yarışlar.
Yeah, good luck running that three-legged race by yourself.
- 3 bacaklı hayatında başarılar sana.
It's perfect for the three-legged race, egg toss, capture-the-flag game.
Üç etaplı bir yarış için gerçekten harika olur. Yumurta tokuşturma, kabinler ve bayrak oyunları.
It's one of the reasons we work so well and why we're unbeatable at a three-legged race.
Bu kadar iyi anlaşabilmemizin nedeneleriden birisi de bu, bir de üç bacaklı yarışmada yenilmez olmamızın.
- Three-legged race, sack race kind of thing.
Üç bacak yarışı, çuval yarışı.
- Oh, three-legged race?
- Üç bacak yarışı mı dedin?
You ready to defend our title in the 3-legged race?
3 bacak koşusundaki unvanımızı korumaya hazır mısın?
At Saturday's fundraiser, did your father ask you to run the 3-legged race with him?
Cumartesi günkü partide babanız size 3 bacaklı koşu yarışına katılma teklifinde bulundu mu?
And has he ever asked you to run the 3-legged race, even when you weren't in heels?
Topuklu giymediğiniz zamanlarda olsun, sizden 3 bacaklı koşu yarışına katılmanızı istedi mi?
Hey, the peg-legged race is coming up.
Tahta ayak yarışı başlamak üzere.
You know, for the next police picnic, we should do the three-legged race together.
Gelecek polis pikniğinde üç bacak yarışmasına birlikte katılırsak kesin kazanırız.
I signed up for the three-legged race not a four-legged race
Üç ayakla koşamayız. Herkes dört ayakla koşaşacak.
That's why we're doing the fun run, the silent auction, the three-legged race.
Bu yüzden eğlence koşusu, sessiz müzayede ve iki kişilik zıplama yarışları düzenliyoruz.
Afterwards, we'll win the father-son three-legged race.
Sonra baba-oğul çuvallı koşu yarışını kazanırız.
Okay, time for the three-legged race.
Pekâlâ, şimdi de üçayaklı yarış zamanı.
You're my three-legged race partner.
Üçayaklı yarış partnerim sen olacaksın.
And I'm telling you, Cleveland and I have won every three-legged race in Quahog except that time those two one-legged guys formed the perfect running person.
Cleveland'la birlikte Quahog'daki her üçayak yarışını kazandık. Mükemmel bir uyum yakalayan tek bacaklı iki adamın katıldığı zaman hariç.
I once did a three-legged race with the guy who cut our hedges, but my dad had him arrested right after that.
Bir keresinde çitimizi kesen biriyle üç bacaklı yarış yapmıştım. Ama bundan hemen sonra babam onu tutuklattırmıştı.
At the company picnic she yelled at me and my grandson for losing the three-legged race.
Şirketin pikniğinde bağlı bacak yarışını kaybettik diye benimle torunuma bağırdı.
A murder investigation is not a three-legged race.
Bir cinayet soruşturması üç bacaklı koşu değildir.
OH, I WON THAT ONE IN A THREE-LEGGED SACK RACE
2 numaralı generalin problemi nedir?
I realize us dating each other's exes is stranger than a three-legged dog in a horse race, - but that's BlueBell, right? - A.B. gave me her blessing to be with you.
Eskilerimizle çıkmamız at yarışındaki 3 ayaklı köpekten bile daha garip ama burası BlueBell, değil mi?
( exhales ) I mean, I realize us dating each other's exes is stranger than a three-legged dog in a horse race, but that's BlueBell, right?
Birbirimizin eski erkek arkadaşlarıyla çıkmamız at yarışında 3 ayaklı bir köpek olmasından bile daha garip ama burası BlueBell işte.