Lights on traducir turco
2,908 traducción paralela
Want me to take these off? - Yeah. Okay, lights on, pants off.
- Bunları çıkarmamı mı istiyorsun?
♪ X-Files with no lights on, we're dans la maison. ♪
# Biraz öne kay, vay canına vay Manitanın arkasından çekil ha #
What girl wants to screw a grown man who has to sleep with his lights on?
Hangi kadın, ışıklar açık uyuyan bir adamla yatmak ister ki?
In fact, I-I-I helped to put all the lights on this path.
Hatta bu yolun ışıklarını ben taktırdım.
- You were by the window with all the lights on!
- Bu ne ya! - Tüm ışıklar açık,... pencerenin önündeydiniz.
You should've turned the lights on.
Işığı açmalıydınız.
Looks like it had lights on.
Işıkları açık görünüyor.
Put the lights on him.
Işıkları yakın.
And I'm saying could this be a helicopter with huge lights on it?
Flaşlı bir helikopter olabileceğini düşündüm.
And frankly, we'd rather throw some lights on a coatrack than have to deal with knuckle-draggers like you today of all days.
Ayrıca, hele şu günde senin gibi denyolarla uğraşacağımıza palto askısına ışık takarız daha iyi.
Let's go ahead and get our lights on.
Devam et.isiklarimizi yak
I even left the bathroom lights on.
Tuvaletin ışıklarını söndürmeyi unutmuşum.
I wanted to put lights on our house, but my dad says he's too busy with work and stuff.
Bende daha fazla ışık koymak istiyordum, ama babam işle mişle çok meşgul olduğunu söylüyor.
Just go in the shed or whatever and turn your damn lights on, you show-offs!
Işıklarınızı yakın da nereye dönerseniz dönün, bize gösterin!
Then he usually leaves all the lights on and falls asleep in his underwear.
Evdeki ışıkları açık unuturdu ve sonra iç çamaşırları ile uykuya dalardı.
And at night, in them hills, you could see them fires from the stills burning like lights on a damn Christmas tree.
Ve geceleri tepelerde yanan kazanların ateşini görebilirsiniz aynı lanet bir yılbaşı ağacındaki ışıklar gibi.
All I saw was the headlights and the tail lights.
Hayır. Tüm hatırladığım arka ve ön farlardan ibaret.
Neha cut the lights... put on the av... i swear on you it's true with evert breath i take your name and the heart beats a little faster
Neha ışıkları söndür de filmi oynat. Yeminle bu doğru. Her nefeste adını andığımda...
Engineers devised new technology. Lights to illuminate hair. To make eye lashes cast shadows on the face of Marlene Dietrich in Desire.
Mühendisler, "Arzu" da Marlene Dietrich'in saçını aydınlatmak ve yüzüne kirpiklerinin gölgesini düşürmek için yeni teknikler görüntüyü kayar gibi göstermek için kamera şaryoları icat etti.
So the lights will work on November 1st?
Yani ışıklar 1 Kasım'da da mı yanacak?
And you could flip the switch and the lights won't come back on.
Kafayı yerdiniz. Işıklar bir daha gelmezdi.
Turn on the lights.
Açın ışıkları.
What's going to turn that frown upside down? A real tree, lights, fake snow, and a picture of Clara on Santa's lap?
Gerçek ağaç, ışıklar, sahte kar ve Clara'nın Noel Baba'nın kucağında çekilmiş bir resmi.
Of course, she didn't look so pretty... lying on that table under those harsh, energy-efficient lights.
O kaba, enerji tasarruflu lambanın altında, o masada yatarken pek de güzel görünmüyordu tabii.
The only way our lights dim is when we turn on the microwave and the toaster at the same time.
Bizim ışıklarımızı karartmanın tek yolu Mikrodalga ve kızartıcıyı aynı anda açmak.
Lights are on a timer.
Işıklar zamanlayıcıya bağlı.
- Your lights are on.
- Farlarınız açık.
Kelly's car lights, they weren't on.
Kelly'nin farları açık değildi.
The guy who reported Kelly's lights were on called it in to the snack bar.
Kelly'nin farlarını bara gidip söylemiş herif.
Owner of a blue Dodge Durango, license plate RQD-760, your lights are on.
Plakası RQD-760, farlarınız açık kalmış.
And is living on the streets talking to traffic lights.
Tekrar sokakta yaşayıp trafik lambalarıyla konuşmaya başlamış.
Different officers were listening over the open channels, started commenting on they're seeing lights in the sky.
Herkesin duyabileceği kanaldan farklı yerlerdeki memurlar gördükleri havadaki ışığı yorumlamaya başladılar.
We get on 82, and we could see the lights.
82. yola gittik ve ışıkları görebildik.
Shot in black and white, on real streets, no exterior lights.
Siyah beyaz, gerçek sokaklarda, harici aydınlatma olmadan çekilmiştir.
So, Sam O'Steen, the editor, came up with the idea of turning the lights off and on to give a kind of pacing to the scene that wasn't there just in the dialogue.
Kurgucu Sam O'Steen, ışıkları kapatıp açma fikrini ortaya attı. Böylece sadece konuşma olmadığını gösterecek sahneye hız kazandıracaktık.
I want my coke in a truck, lights flashing, headed north on Kam Highway.
Malı sinyalleri açık olarak Kam otobanından kuzeye giden bir kamyonda istiyorum.
I feel like stringing lights up on something a bit safer than a bathtub.
Ağacı ışıklarla süslemek, küveti süslemekten daha güvenli gibi.
Meaning to put the moves on a lady under spangly lights.
Anlamı, pullu Işıklar altında bir kadının yanında hareket etmek.
You all show off, so turn on the lights!
Hepiniz ışıkları yakın ve bize gösterin!
- Turn on your lights!
Işıklarınızı açın!
- Turn on the lights!
Işıklarınızı açın!
Turn on your lights!
Işıklarınızı açın!
- Turn on your lights!
- Işıklarınızı açın!
Unis have a visual on the cars, they're running lights, south on cherry.
Güney tarafına doğru kaçıyorlarmış. Gidiyoruz.
And now that we have a man that can get up on the roof, with Christmas lights and a nail gun, we can really pimp this bitch out.
Artık Yılbaşı süsleri ve çivi tabancasıyla, Çatıya çıkabilecek bir erkeğimiz var. Bu yıl Noelin dibine vuracağız.
Lights out for the junkyard dog who put on a heck of a show here tonight!
Bu gece müthiş bir gösteri sunan hurdalık köpeğinin ışıkları söndü.
So, on behalf of Brad Zolick and the late Gwen Foster on the organ... good night everybody, thanks for listening and lights out, Alice.
Brad Zolick ve orgda rahmetli Gwen Foster hepinize iyi geceler diliyoruz. Bizi dinlediğiniz için teşekkürler. Alice sen de lambayı söndür artık.
I wasn't home a lot to put her to bed... so on the radio I would say... "Lights out, Alice," and it sort of stuck, you know?
O yüzden radyoda yayındayken ona "yatma vakti geldi" Alice diyordum.
I was thinking that I was gonna go home, maybe turn on the lights, gettin'snuggy, gettin'a little weird..
Eve gideceğini sanıyordum, belki ışıkları kapatıp bir güzel sızarsın..
These front lights are supposed to be on from dusk till dawn!
Ön tarafın lambasının sabaha kadar açık kalması gerek!
Well, look, make sure these lights stay on, all right?
Neyse, bu ışıklar açık kalsın, tamam mı?
once 1546
online 141
only 1631
onion 41
ones 44
onions 55
onward 91
one day at a time 90
ondrej 26
one moment please 57
online 141
only 1631
onion 41
ones 44
onions 55
onward 91
one day at a time 90
ondrej 26
one moment please 57
only you 239
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one year ago 42
one more shot 23
one more day 57
one more hour 17
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one year ago 42
one more shot 23
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more drink 18
one more round 22
one more thing 865
one moment 967
one and two 35
one second 1230
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more drink 18
one more round 22
one more thing 865
one moment 967
one and two 35
one second 1230