Like a bird traducir turco
905 traducción paralela
Feel like a bird up here.
Burada, kendimi kuş gibi hissediyorum.
Like a bird or dog or horse or something?
Kuş, köpek ya da at olarak. - Reenkarnasyon.
You can always tell a lady by how she eats in front of folks like a bird.
Sana kaç defa söyledim, bir hanımefendi insan içerisinde kuş kadar yemesinden anlaşılır.
All that I can tell you... is that they are going to take me away by plane... like a bird.
Sana tek söyleyebileceğim beni bir kuş gibi uçakla uzaklara götürecekleri.
Appears to be like a bird.
Kuşa benziyor.
Your boat, Dan... waiting like a bird of prey for the Southern Cross... which you knew would strike.
Senin gemin, Dan. Güneyin Buharlısı'nı avını bekleyen bir kuş gibi bekliyordu. - Değil mi?
Like a bird?
Kuş gibi mi?
He has an uncanny instinct for things like that. The old head goes up like a bird-dog's.
Onun böyle olaylara karşı anlaşılmaz bir içgüdüsu var.
When I was jumping, it felt just like I were flying for a minute just like a bird.
Havadayken, bir süre uçtuğumu hissettim Bir kuş gibi.
You're like a... Like a bird trying to fly on one wing.
Bir çeşit... tek kanatla uçmaya çalışan bir kuş gibisin.
Think of this, a sword is like a bird.
bunu düşün, kılıç, bir kuş gibidir.
I'll go my way by myself like a bird on the wing
# Bildiğim yoldan şaşmayacağım... #... uçan bir kuş gibi.
Like a bird on the wing
# Uçan bir kuş gibi.
He quickens his pace Like a bird he flies
Uçarcasına adımlarını sıklaştırıyor
Like a bird on the wing
Kanadı olan bir kuş gibi
But she can sing like a bird!
Ama bülbül gibi şarkı söyler.
Just like a bird!
Aynen kuş gibi.
We Were gonna pull a phoney fight, but my brother told me that you sing like a bird, and that's What you're famous for, singing and flunking.
Orada çakma kavga çıkaracağız. Ama kardeşimin aklına daha iyi bir fikir geldi. Bülbül gibi şakıdığını söyledi.
A strong, healthy, settled-down woman... who eats like a bird and doesn't care if she gets no time off... and will work real cheap?
Güçlü, sağlıklı yatılı bir kadın zaman problemi olmayan ve kuş gibi az yiyen ve çok ucuza çaışacak olan?
You... You eat like a bird.
Kuş gibi yiyorsunuz.
Anyway, I hear the expression "Eats like a bird" is really a false... Falsity.
Neyse, "kuş gibi yiyor" sözü aslında yan... yanlış... yanlıştır.
You'll soar like a bird.
Kuş gibi uçacaksınız.
Soar like a bird.
Bir kuş gibi süzülmek.
Nomoto sang like a bird!
Nomoto, kuşlar gibi öttü!
Well, like a bird watching a snake.
Bir yılanı seyreden bir kuş gibi.
Like a bird with a broken wing you hold in your hand.
Tıpkı avuçlarınızda tuttuğunuz kanadı kırık bir kuş gibi.
"She's like a bird with a broken wing."
"Kanadı kırık bir kuş mübarek."
But you tell Wolf City that before I'm through, I'm gonna make Sherman's march to the sea Look like a bird walk.
Ama Wolf City'ye söyle Sherman Marşını kuş yürüyüşüne benzeteceğim.
Well, then it's like the breastbone on a bird.
O zaman kuşların göğüs kafesindekidir.
Ya just wanted to pet it like it was a bird, or a rabbit.
Sadece tavşan okşar gibi okşayacakmış.
Tarzan teach Boy to be strong like lion and happy like bird.
Tarzan Çocuk'a aslan gibi güçlü, kuş gibi mutlu olmayı öğretti.
And now, Donald, how would you like to hear a story... about another bird so amazing you won't believe it?
Bir başka kuşla ilgili bir hikayeye ne dersin? Buna inanmayacaksın.
Ora, I've seen our boy stand agaze and breathless at the wonderment of bird and critter wind, rain, the sun and the moon just like I stood when I was a boy in the forest.
Ora, onu şaşkınlık içinde ayakta dikilmiş... gözünü kırpmadan kuşlara ve yaratıklara bakarken gördüm rüzgar, yağmur, güneş ve ay ormanda bir çocukken ayakta dikildiğim gibi.
Like this bird. This fella has a chief.
Bu kuş gibi.
- Like a little bird with feathers on it.
- Tüylü küçük bir kuş gibi.
He's one of those know-it-all types that if we flatter the wig off him, he'll chatter like a gooney bird at mating time.
O her şeyi bilen tiplerden. Eğer onu hoş tutarsak, bülbül gibi öter.
I'd like to go over, but my wife isn't much of a night bird.
Oraya gitmek isterim, ama eşim pek gece kuşu değil.
You march like a drunken gooney bird.
Sarhoş bir martı gibi yalpalıyorsun.
But put a bird in the sky, and you feel like old chums.
Ama gökyüzüne bir kuş koy, eski bir dost gibi hissediyorsun.
Doc, you know a thing like that could make a bird dog real self-conscious.
Doktor, bir av köpeği kendinin farkına var.
I'll warble like a little bird.
Küçük bir kuş gibi öteceğim burada.
Bird or beast, we'll soon make him sing like a nightingale.
Kuş ya da canavar, yakında onu bülbül gibi şakıtırız.
I can feel your heart beating... right here... in your hand, like a trapped bird
Kapana kısılmış bir kuş gibi hemen burada elinde atan kalbini hissedebiliyorum.
Bird had this big limousine that had been assessed by the Bureau of Internal Revenue and he was driving it all over town, you know, like, a block long.
Charlie'nin gelirler bürosu tarafından vergilendirilen büyük bir limuzini varmış. Şehirde her yere onunla gidiyormuş, bilirsin, koca bir şey.
It includes such items as a Mediterranean villa... perched like the nest of a sea bird over that coast... they call the Divina Costiera, where it's springtime always.
Hep bahar mevsimi yaşanan Divina Costiera dedikleri yerdeki sahile bir deniz kuşu yuvası gibi yerleştirilmiş Akdeniz yazlık evi gibi şeyleri kapsıyor.
An errant piece of flak tore a hole in a wing tank and, like a wounded bird, this is where she landed - not to return on this day or any other day.
Uçaksavarın serseri bir parçası uçuş tankını deldi ve onu yaralı bir kuş gibi buraya, bir daha geri dönmemek üzere iniş yapmaya mecbur bıraktı.
He looked like a big white bird!
Büyük beyaz bir kuş gibiydi!
If we could just be like one of them out there, just free as a bird.
- Beni bilirsin Tom. Sen ve Dixie Kızları'nın da.
You're like a fluttering bird.
Kıpır kıpırsın.
A thousand ancestors have seen this gesture, and through the centuries it has become pure like the flight of a bird, elementary like the movement of a wave.
bin atalar şu jesti gördüler, ve asırlarında bu jest sadeleşti, bir kuşun uçuşu gibi, ilkel, bir dalganın hareketi gibi.
- Just like watching a bird die.
- Bir kuşun ölmesini izlemek gibi.
like a virgin 32
like a dream 34
like a 442
like a baby 70
like a princess 21
like an angel 29
like always 190
like a cat 27
like a fool 55
like a dog 69
like a dream 34
like a 442
like a baby 70
like a princess 21
like an angel 29
like always 190
like a cat 27
like a fool 55
like a dog 69