Line one traducir turco
2,141 traducción paralela
Frankie, your husband is on line one.
Frankie, kocan arıyor.
Frankie, you have a call on line one.
Frankie, 1. hattan aranıyorsun.
Your son Brick's school is on line one.
Oğlun, Brick'in okulu 1. hatta.
Howard Keck on line one, Bunker Hunt on line two.
Howard Keck birinci hatta, Bunker Hunt ikinci hatta.
'Call on line one.'
Bunu nereden buldun? - Sahibi size vermek istedi.
- Oall on line one.
- hat birde arama.
Line one. So here we see the containers Where the water, flour, salt, fat and yeast are all mixed.
Burada su, un, tuz, yağ ve mayanın karıştırıldığı hazneleri görüyoruz.
He's holding on line one.
Birinci hatta bekliyor.
Mr. Hastings, the President's on line one,
Bay Hastings, Başkan Hanım birinci hatta.
Cioe', but I bet you do not study math and that'the line of least one year.
Söylemek istediğim, bahse girerim okul parasını biriktirmek yıllar sürer.
- I've run every play in my playbook to try and access Tess'files but she's got one hell of a defensive line.
- Bildiğim tüm hileleri deneyip Tess'in dosyalarına girmeye çalıştım ama mükemmel bir savunma sistemi oluşturmuş.
The passageways went from one little room to another, so you could not find a direct line anywhere.
Koridorlar küçük bir odadan başka bir odaya bağlanıyordu, bu yüzden hiçbir yere giden direkt bir yol bulamıyordunuz.
Our casings jumped to the front of the line down at ballistics.
Ama kovanlarımız balistik sırasında en öne atlayıverdiler.
I'm afraid I'm the only one left, end of the line.
Korkarım sadece ben kaldım, çizginin sonu gibi işte.
He made me wait in line with him for four hours yesterday just so he could have one last milkshake.
Beni dün tam dört saat kuyrukta sırf son bir milkshake alabilmek için yanında bekletti.
Homer writes that the Sun is blotted out of the sky. For centuries this one line has been scrutinized.
Homeros güneşin gökyüzünden kaybolduğundan bahsetmekte ve bu satır yüzyıllardır dikkatle incelenmektedir.
One of us needs to be in line right now.
bizden birinin hemen çizgide olması gerekiyor.
You got the main line connection now, huh?
Artık adamını da bulmuşsun. Öne geçmek için her şey mubah yani.
By all means, cut to the front of the line, since cheating is how you get ahead.
Şüphesiz öne çıktın. Çünkü hile yapmak, senin bir adım öne çıkma yöntemin.
Can I get a one-line version so I can pretend to be helpful?
Bir cümleyle özetlesen de, en azından yardımcı oluyormuşum gibi davransam.
I mean, every time I wrestle with one of them they flub a line, or blow their monologue.
Ne zaman onlarla güreşsem replikleri unutup, monologları mahvediyorlar.
We've got another one on the line.
Hatta başka bir kişi daha var.
For years he went hook, line and sinker for the official version... the one cooked up to explain Marouane's disappearance.
Yıllarca en ince ayrıntısına kadar Marouane'nin ortadan kayboluşunun meşrulaştırmaya uğraşmıştı.
I'm the one who should be sorry. I was totally out of line.
Tamamen haddimi aşmıştım.
The first one had a huge line, the second one had stairs.
İlkinde çok uzun bir kuyruk vardı... İkincisinde merdivenler vardı...
For those of you with questions, please line up behind one of the four microphones that have been placed in the isle.
Soru sormak isteyen üyelerimiz. mikrofonların arkasına tekli sıra oluşturarak. sorularını sorabilirler.
I got dunn on one line, moore on the other.
Teğmen Provenza? Hattın Birinde Dunn, diğerinde Moore var.
I think the line between brave and stupid's a pretty blurry one.
Bence cesaret ve aptallık arasındaki çizgi çok bulanık.
And no one looks at the agenda. As long as he positions himself right, have the right tie on, have the right smile, repeats the slogans over and over, and drives it, and drives it home, the average, the average American is just gonna swallow it hook, line and sinker.
Herkes doğru pozisyonu aldıkça, doğru kravatı taktıkça, doğru gülümsemeyi takındıkça, dayatılan sloganları tekrarladıkça, ona bağlandıkça, bağlandıkça, ortalama Amerikalı yemi, oltayı hatta ipi tamamen yutmakla kalacak.
I still remember my one line. no, thank you.
İlk sıradaki yerimi hâlâ hatırlarım.
There is a line here for Dhuhr, the midday prayer, and there is one for the afternoon prayer.
Burada öğle namazı için bir çizgi var, ve bir de ikindi namazı için bir tane.
It scans the image one line at a time.
Görüntüyü her seferinde bir satır olarak tarıyor.
Move in one line, move out the other line.
Bir çizgi içine, sonra çizgi dışına hareket et.
Bought one new off the line.
Sıfır kilometre bir tane almıştım.
Stage one, line up.
Birinci aşama, sıralan.
ANNOUNCER : So drop us a line anytime at 8PO-99309... and we'll get it on, like this one.
İstediğiniz zaman 8PO-96309'dan arayın, bunun gibi yapalım.
The second one was out of line.
Kontolden çıktı.
I'm asking you to put yourself on the line for once... To save my son.
Bir kereliğine, oğlumu kurtarman için kendini öne atmanı istiyorum.
Someone they could trust to protect them from themselves, when one of their own crossed the line.
Aralarından biri haddini aştığında, kendilerini kendilerinden korumalarına yardım edebilecek, güvenebilecekleri biri.
You've got one that's going to look at a red line.
Bir taraf kırmızı bir çizgiye bakar.
Single-file line, one by one.
Tek sıra.
I think that if we get rid of that broker, we are losing one other person of this line of work..
Sanırım, şu aracıdan kurtulursak, bu işlerden bir kişi daha eksiltiriz...
... one and change. We subtract from that line 42.
NEW JERSEY VERGİ DANIŞMANLARI
I only had one line.
Sadece bir tane yedim.
seem to be in one line.
.. tek amaç için toplandı.
Only one who is capable the sword and the book together in line with the forces of nature will be able to release it from its resting place here in Camelot.
Ancak kılıca ve kitaba hükmedecek biri doğanın güçlerinin de yardımıyla bunu buradan, Camelot'taki ebedi istirahat yerinden çıkarabilir.
One of my exes has taught me I think the right line and the movements had to choose.
- Komşumun arabasını çalardım
I mean, one's got a fragrance, the other has a clothing line coming out.
Birinin parfümü, diğerinin giyim eşyaları çıkıyor.
Seems to be an EDS line, probably through one of the Egyptian carriers.
Muhtemelen Mısırlı nakliyecilerin kullandığı bir EDS hattı.
So we started going down the line of all of the paintings, and we got to one which was this piece of plywood that had this angle on it.
Tablolara bakmaya başladık, ve ağaçtan olan ve üst açısı olan bir tanesine geldik.
Don't sweat it - you're just one more shrink in a long line of'em
Takma kafana.
ones 44
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one year ago 42
one more shot 23
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one year ago 42
one more shot 23
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more drink 18
one more round 22
one more thing 865
one moment 967
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more drink 18
one more round 22
one more thing 865
one moment 967
one and two 35
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one point 33
one game 29
one's missing 20
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one point 33
one game 29
one's missing 20