English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ L ] / Listen here

Listen here traducir turco

4,881 traducción paralela
- You listen here! - Hey, hey, hey.
- Beni dineyin!
Listen here... I saw what happened that day!
O gün yapılanlara gözlerimle şahit oldum!
Listen here, brother.
Burayı dinle, kardeşim.
Now listen here, you little punk.
Dinle bakalım küçük serseri.
Now listen here, that? s not funny.
Bak şimdi, bu komik değil.
Listen, you came over here to help me learn some new stuff, and just because it didn't have a happy ending doesn't mean I shouldn't pay you for your time.
Buraya gelip yeni şeyler öğrenmeme yardımcı oldun ama sonunun mutlu bitmemesi sana ödemeni yapmayacağım anlamına gelmez.
I'm not gonna stand here and listen to you people treat this horse like some kind of an animal.
Burada durup bu ata bir hayvanmış gibi davranmanızı dinlemeyeceğim.
Oh. Listen, I'm sorry to make you come all the way out here on the--God help me--subway, but I actually need a favor.
Bakın, onca yolu metroyla gelmenize sebep olduğum için üzgünüm.
Okay, now listen, so... You guys don't need to take other jobs. You're here with me.
Dinleyin başka iş aramanıza gerek kalmadı.
It's my son's wedding, you think we're here to listen to jokes.
Buraya oğlumun düğünü için geldim, ve sen fıkra dinleyeceğimi mi düşünüyorsun?
- Listen, before its too late, we will write a report and get out of here?
- Dinle, çok geç olmadan, bir rapor yazalım?
They're gonna sit on a couch right here and listen to your boring stories about...
Buradaki kanepede oturup senin sıkıcı hikâyelerini dinlemek ve...
Listen... you got a good thing here.
Dinle burada güzel şeylere sahipsin.
Listen, for years, you've been waiting for him to come back here and resolve things with you.
Aynen! Ne... Güzel.
Well, listen, I know Max was here for over two hours, and I want you to know you don't have to entertain him.
Max'in geçen gün iki saat burada olduğunu biliyorum, ve onu misafir etmek zorunda olmadığını bilmeni istiyorum.
Listen, I'm sorry if you're annoyed, but I need you to help me out here, because you know how mom is, and when one of us is not paying attention...
Dinle, kızdıysan özür dilerim ama bana yardım etmen gerek çünkü annem nasıldır bilirsin, ve birimiz ilgilenmezsek...
Hey, listen, I got to run, but, um, I-I'll be here if you need anything, okay?
Dinleyin, kapatmam gerek ama bir şeye ihtiyacınız olursa buralarda olacağım.
Heidi. Listen, Heidi, here you go.
- Heidi, al bakalım.
Are we really going to stand here and listen to this guy?
Burada dikilip cidden bu herifi mi dinleyeceğiz?
Listen, I am so close to finishing my contract here, and your visa comes through in less than three weeks.
Bak, buradaki sözleşmemin bitmesine çok az kaldı. Sen de üç hafta içinde vizeni almış olacaksın.
Listen, I can get my work done here, you know, in under a week. I will be there, and we will get this fixed, okay?
Dinle, buradaki işlerimi halledebilirsem bir haftaya orada olacağım ve bu işi çözeceğiz, tamam mı?
Listen, I don't think I can have a party here tonight.
- Bak, akşam partisini burada yapamayız.
Listen, freak, I see you around here again, I'm gonna beat your ass.
Dinle ucube, seni bir daha buralarda görürsem kıçına tekmeyi basarım.
We're here to listen.
Dinlemek için buradayız.
Uh... you know, listen, um, I hope I haven't given you the wrong idea here, but since we didn't even exchange names, I thought that this was kind of a one-time...
Dinle, umarım sende yanlış bir izlenim bırakmamışımdır ama isimlerimizi bile bilmediğimiz için bunun tek-seferlik bir şey olduğunu düşünmüştüm.
Here, look, listen. I can tell you about it, I can, it's just...
Bak sana bunu anlatabilirim...
Listen, I think we should get the platter, it's the only decent thing here.
Bence servis tabağı almalıyız, buradaki en düzgün şey o.
Listen, from here on this is a top secret case.
İyi dinleyin, bundan sonra bu dava çok gizli devam edecek.
Listen, we need to get out of here.
Dinleyin, buradan çıkmalıyız.
Well, listen, since we're all hugging here,
Madem hepimiz sarılıyoruz...
Listen. If Tom Mason was here, you know it wouldn't - -
Eğer Tom Mason burada olsaydı...
Get back- - get back here and listen to me.
Geri çekil- - Dur da bir dinle beni.
he's just here to listen.
dinlemek için burada.
Hey, listen, man, there's a lot of people here working really hard to help you find your boy, and we're gonna do that, but we can't do it unless you cooperate.
- Dinle birçok insan burada senin oğlunu bulmak için deli gibi çalışıyor ve bulacağız da ama işbirliği yapmazsan elimizden bir şey gelmez.
AND DESPITE ALL OF MY AMAZING, INSPIRING WORK, I'VE HAD TO SIT HERE, LISTEN TO YOU GUYS LAUNCH VICIOUS ATTACKS AT ME,
Yarattığım muazzam ve ilham verici işlere rağmen saatlerce bana haince saldırmanızı dinlemek zorunda kaldım.
WAS BECAUSE HE WAS THINKING ABOUT ME. SO ALL NIGHT I'VE HAD TO SIT HERE AND LISTEN TO EVERYONE'S JOKES,
İkimiz de iblisin beni düşünerek erekte olduğunun farkındayız.
I'm just saying that if you have anything that you want to say to me, I'm here to listen.
Yalnızca diyorum ki bana söylemek istediğin bir şey varsa dinlemeye hazırım.
Hey, buddy, listen, the wedding doves got here early, and I don't know where to put'em...
Dostum, dinle... Düğünde uçacak güvercinler erken geldi. Ben de nereye koyacağımı bilemedim.
Listen, I am just so honored to be here tonight.
Dinleyin, sadece burada olduğum için çok şeref duydum.
Listen, I'm down in the catacombs again, and those branches are gone, but there's a strange liquid metal here now.
Dinle, yine yer altı mezarlığındayım ve şu dallar kaybolmuş ama burada tuhaf sıvı bir metal var.
Listen, with all the heat here in New York, I'm thinking of catching a train down to Miami.
New York bu kadar kızışmışken bir trene atlayıp Miami'ye gideyim diyorum.
Hey, listen, mom to mom here, okay?
Bak beni dinle... anne anneye konuşalım.
Now listen, just we're so clear, when we go through that door, we're here to arrest Mathis, ok, not to torture him.
Şimdi dinle, bir konuda anlaşalım o kapıdan içeri girdiğimizde, buraya Mathis'i tutuklamak için geldik, tamam mı ona işkence etmek için değil.
Listen, I - - I really - - I got to get out of here.
Bak, benim gitmem gerekiyor.
Okay, listen, he's got to be here.
Tamam, dinleyin. Burada bir yerde olmalı.
Listen, we're gonna get you out of here, okay?
Seni buradan çıkaracağız, tamam mı?
Listen, I'm swinging in the breeze here, Handsome Jack.
Dinle, zor durumda kaldım, yakışıklı Jack.
Listen, dude, can you get us out of here?
- Baksana, bizi buradan kurtarabilir misin?
Listen, is there some kind of train station around here or something?
- Dinle yakınlarda bir tren istasyonu ya da öyle bir şey var mı?
Hey! Listen, we're all stuck down here together.
Dinle burada birlikte kapana kısılmış durumdayız.
I wouldn't listen to Don here, he's up to no good.
Yerinde olsam, Don'a kulak vermezdim, ondan hayır gelmez.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]