Live here traducir turco
9,670 traducción paralela
Come on, Ray, you don't want to live here anymore.
Yapma Ray. Artık burada yaşamak istemiyorsun zaten.
No one wants to live here.
Kimse burada yaşamak istemiyor.
You want to continue to live here with these mad people?
Bu delilerle kalmaya devam etmek mi istiyorsun?
You do realize you don't live here anymore, right?
Artık burada yaşamadığını anlıyorsun, değil mi?
So you live here by choice?
- Yani kendi isteğinle mi burada yaşıyorsun?
Does one of you live here?
Biriniz burada mı yaşıyor?
- You live here.
- Hayır. - Yaşadığın yer burası ama.
I live here. It's only one night a week.
Haftanın bir günü geliyorlar sadece.
Didn't Sonja live here?
Sonja burada yaşamıyor muydu?
I thought that maybe he could live here.
Belki sende kalabilir dedik.
Do you live here?
Burada mı yaşıyorsun?
If you live here and know all the people, you're likely to talk or hear something.
Buranın insanı herkesi tanıdığı için polise ötme ihtimalinden korkarlar.
I live here too you know, I haven't seen a thing.
Beraber yaşıyoruz ve ben hiçbir şey görmedim.
So if my roommate and I can live here on nothing, you're definitely strong enough to get by on 12...
Ev arkadaşımla burada beş parasız yaşayabiliyorsak siz de on iki milyonunuzla ayakta kalacak kadar güçlü...
Wait, you live here?
Dur biraz, sen burada mı yaşıyorsun?
They live here in Kusadasi.
Onlar burada Kuşadası'nda yaşıyorlar.
But coffee shops and yoga studios you know, they make it so the people I grew up with they can't afford to live here anymore.
Ama kahve dükkanlarını, yoga salonlarını sırf birlikte büyüdüğüm insanlar burada kalmayı karşılayamasın diye açıyorlar.
Excuse me, sir, does peg baily live here?
Pardon bayım, Peg Baily burada mı yaşıyor?
My parents, they live here.
Ailem burada yaşıyor.
You live here?
Burada mı yaşıyorsun?
- So you live here?
- Burada mı yaşıyorsun?
Oh, I didn't live here... worked here.
- Burada oturmuyordum, çalışıyordum.
If I were a ghost, I'd live here.
Hayalet olsam ben de burada yaşardım.
- You know you don't live here, right?
- Burada yaşamadığını biliyorsun dimi?
Because I live here.
Çünkü burada ben yaşıyorum.
Used to live here, perform these rituals in one of trying to conjure up the living devil or something like that.
Eskiden burada yaşarmış. Şeytanı çağırmak için ayinler falan düzenlermiş.
I mean, you don't want to live here forever, right?
Yani sonsuza kadar burada yaşamak istemezsin değil mi?
I mean, you don't want to live here forever, right?
Yani sonsuza kadar burda yaşamak istemezsin değil mi?
I live here, I work here.
Ben burada yaşıyorum, burada çalışıyorum.
- You live here.
- Burada yaşıyorsun.
Was there anybody brave enough to live here?
- Burada oturacak kadar cesur biri var mıymış?
I live here too, which means I have the right to an opinion.
- Sophie, sen karışma. Ben de burada yaşıyorum, yani fikir belirtme hakkım var.
Until then, I dedicate myself to protecting this town and all who live here.
O zamana kadar, kendimi bu şehrin ve burada yaşayan herkesin korunmasına adıyorum.
I don't know why Nanny lets him live here.
Büyükannem neden burada yaşamasına izin veriyor anlamıyorum.
For the same reason she lets us live here, we're family.
Bizim yaşamamıza neden izin veriyorsa, o yüzden. Biz aileyiz.
You live here now. It was Aaron.
Aaron'dı.
So, now we live here, and we rob any passersby.
Yani burada yaşıyoruz ve tüm yolcuları soyuyoruz.
When I'm gone you two will live here.
Benden sonra da siz oturursunuz artık.
I live here.
Burada yaşıyorum.
You want to live in the here and now, but you're stuck in the past.
Burada yaşamak istiyorsun ama geçmişe takılıp kaldın.
Where are we gonna live once the baby gets here?
Bebek doğduğunda nerede yaşayacağız?
Well, you're still here, so I have to assume you have a new understanding of the world we live in.
Hâlâ burada olduğuna göre yaşadığımız dünyaya karşı yeni bir bakış açın var.
We all get to live. But you..... you've no life left. Not here.
Hepimiz hayatımıza devam edeceğiz ama senin için burada bir hayat yok artık.
Raul said if you get here, you get to live.
Raul burada olursanız, yaşayacaksın dedi.
I'm saying there's trouble here, and you can choose to live with it or without it.
- Burada bir sıkıntı olduğunu. Bununla birlikte yaşamayı ya da onsuz yaşamayı seçebilirsin.
You think that if I move in here, and you help me raise this baby, that we're gonna live happily ever after and never do drugs or drink again.
Buraya taşınırsam ve bebeği büyütmemde bana yardım edersen hep mutlu yaşayıp hiç uyuşturucu ve alkol kullanmayacağız mı?
So how hard does it blow to live here?
Burada yaşamak ne kadar zor?
# And while I'm here, I wanna live my life for what it's worth
# Around here, I wanna live my life # For what it's worth
# And while I'm here, I wanna live my life for what's it worth
# Around here, I wanna live my life for what's it worth
I came here to live.
Yaşamak için buraya geldim.
You live here now.
- Şu anda bu zamanda yaşıyorsunuz.
here 35434
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here it is 2313
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here it is 2313
here she comes 366
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557
here they are 545
here we 20
here's my 20
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557
here they are 545
here we 20
here's my 20