Losing it traducir turco
2,522 traducción paralela
Feels like he's losing it.
Kaybediyor gibi.
Tom, Mike's losing it, he wants to talk to you.
Tom, Mike kafayı yemek üzere, seninle konuşmak istiyor.
I think Griffin's losing it.
Sanırım Griffin deliriyor.
Sutton was always losing it, too.
Sutton da her zaman kaybederdi.
You're losing it, Kasper.
İşin beni medya saldırılarına karşı korumak onları kışkırtmak değil! Kontrolünü kaybediyorsun Kasper.
If only we had known back then how much losing it would come back to haunt us. - You have an opinion?
Keşke zamanında bu kadar kaybetmesinin bize geri dönüşü olacağını tahmin etseydik.
As will losing it.
Kontrolü kaybetmekte öyle.
It's bad enough, having some stranger renting it out. I can't bear the thought of losing it to one of the she-wolves.
Yabancı birine kiraya vermek bile zaten yeterince kötü.
I'm losing it.
Aklımı kaçırıyorum, Nico.
I'm losing it.
Aklımı yitireceğim.
Sometimes I think I'm losing it.
Ben de.
Okay, either I am losing it, or you are upset about something.
Tamam, ya ben anlamıyorum ya da sen bir şeye üzüldün.
Please confirm or deny, I'm losing it!
Onayla ya da reddet. Kapanıyor.
I couldn't risk losing it.
Onu kaybetmeyi göze alamam.
She wouldn't give him anything, and Tyler was losing it.
Tyler'a hiçbir şey vermeyecekti Tyler onu kaçırıyordu.
- I'm losing it here!
- Kafayı yiyorum. - Hayır.
You really must be losing it.
Kendini bu berbat duruma nasıl soktun böyle?
Either I do something that I know is wrong to save my family or I risk losing it all.
Ailemi bir arada tutabilmek için, doğru olmadığını bildiğim bazı şeyler yaptım.
This is how I define myself, and the thought of losing it makes me question who I am.
Onda kendimi buluyorum şimdiyse onu kaybedeceğim düşüncesi kendimi sorgulamama sebep oluyor.
It's just a question whether they're whispering about you losing your job or keeping your job.
İşini kaybedecek misin yoksa başında mı kalacaksın hakkında oluyor sorular.
At the time in my life when I got into Glee, it was just hard. It was dealing with losing my father.
Glee seyretmeye başladığım dönemlerde, zor bir dönem yaşıyordum, babamı kaybetmenin acısıyla baş etmeye çalışıyordum,
Losing to you didn't stop her from running again and again, did it?
Size karşı defalarca yenilmesine rağmen vazgeçmedi değil mi?
You love it, don't you, Einstein, losing to me every time.
Buna bayılıyorsun, değil mi Einstein? Her seferinde bana yenilmeyi...
Still, it's got to be a lot for you, you know, losing your college adviser in the middle of the year.
Yine de senin için zor olmalı sene ortasında üniversite danışmanını kaybetmek.
He said it was the only way he could feel the pain of losing baby Cathy.
Cathy bebeği kaybetmenin acısını ancak bu şekilde hissedebilirmiş.
I mean, I didn't get to talk to Adam about losing his virginity- - he just went and did it.
Adam'la bekâretini kaybetmesi konusunda konuşamadım bile. - Şak diye kaybetti çocuk.
Like it was more important not to risk losing Daphne than to even try and get me...
Sanki Daphne'yi kaybetme riski onun için o kadar önemliymiş ki bu yüzden beni almaya çalışmamış bile.
It means I'm clearly losing it.
Onu kaybettim demek oluyor.
Finding out he wasn't who I thought he was, it's like... losing him twice.
Onun, düşündüğüm kişi olmadığını görmek onu ikinci kere kaybetmek gibiydi.
Well, believe it or not, losing weight is not just about eating boring, terrible food.
İnan ya da inanma, kilo verme sadece sıkıcı berbat yiyecekler yemek değil.
It's not fair- - losing your job because you're sick.
Hasta olduğun için işini kaybetmek hiç adil değil.
That's Stensland's attitude, and it's a losing one. Better five years than nothing. You know what?
5 yıl hiç olmamasından iyidir.
So it's progressive bracketology. You're losing me.
Bu da kimin kiminle eşleşeceğini tahmin etmek gibi işte.
It didn't matter I was losing my home.
Evimi kaybetmek sorun değildi.
It was like I was losing you or something.
Bu seni kaybetmekmiş gibi geldi.
And now I have one chance to still have a family, and I am not going to let it slip by. Even if it means losing people like you.
Şimdi hala ailem olması için bir şansım var ve senin gibi birini kaybetmek anlamına bile gelse bunu kaçırmak istemiyorum.
I never would have bound the freakin'circle if it meant losing my power.
Bunun güçlerimi kaybetmek anlamına geldiğini bilsem topluluğu mühürlemezdim be!
They were losing the battle badly and then Luke Skywalker found the exhaust port, an exhaust port which shouldn't have existed because the Empire shouldn't have made such a mistake, but it did.
Savaşı kaybetmek üzereyken Luke Skywalker bir termik tahliye bacası bulur. Olmaması gerek bir delik. Çünkü İmparatorluk böyle bir hatayı hayatta yapmaz, ama yapmışlar.
Every day I am here, it's like I am losing a little piece of myself.
Burada bulunduğum her gün kendimden bir parçayı kaybediyormuşum gibi.
Working in narcotics makes losing a child to drugs that much harder, but... It's not unusual for someone in your daughter's profession to make questionable choices like this.
Narkotikte çalışan biri olarak çocuğunu uyuşturucu yüzünden....... kaybetmek daha zordur ama..... kızınızın mesleğindeki biri için, bu tür şüphe uyandıracak seçimler sıradışı şeyler değildir.
It would be a lot easier to make sure she's safe if we didn't keep losing her.
Eğer sürekli onu kaybedip durmazsak güvende olduğundan emin olmamız daha kolay olacak
Well, losing your virginity is supposed to be just a tragic, stupid, silly moment and you only get it once.
Bekâretini kaybettiğin anın aptallaştığın, trajik bir an olması lazım hayatta bir kere oluyor.
It's one thing, taking the blame for Meredith and losing the trial, but... Why are you doing this to yourself?
Meredith'in suçunu üzerine alıp deneyi kaybetmeni anladım da bunu kendine neden yapıyorsun?
Me losing all the money and the stress of it all, it... it was the last straw.
Parayı kaybetmem ve yaşadığım tüm stres... bardağı taşıran son damla oldu.
Well, I'm happy to see you're not losing sleep over it.
Bunun uykularını kaçırmamasına memnun oldum.
I can only imagine how devastating it was losing your friends, in essence, your family convinced all the time it was completely real.
- Arkadaşlarını ve aileni kaybetmenin, ruhen ne kadar yıkıcı olduğunu biliyorum. Özelliklede bütün bunların gerçek olduğuna inanmışken.
God, even if it meant losing my scholarship.
Tanrım, bursumu kaybetmek anlamına gelse de.
It's nothing compared to what you're losing.
Kaybettiklerinizle mukayese edilmez.
Half the job's done buddy... it's just a question of losing a couple of kilos and you're set!
işin yarısını hallettin dostum... Önemli olan az kilo vermen!
So my question is : if he was worried about losing Rachel, why wouldn't he just talk her out of it?
Madem Rachel'ı kaybetmekten korkuyordu neden onunla konuşup ikna etmedi?
I don't want to grow up if it means losing what we have.
Eğer aramızdaki kaybolacaksa büyümek istemiyorum.
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's cold 680
it is good 116
it's warm 139
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's cold 680
it is good 116
it's warm 139
it's over 4654
it's okay 22028
it's ok 4874
itchy 49
itis 22
italy 247
it's me 10254
italian 217
it was 5878
it's all right 8832
it's okay 22028
it's ok 4874
itchy 49
itis 22
italy 247
it's me 10254
italian 217
it was 5878
it's all right 8832
itch 25
it's not 5855
itself 24
it's about damn time 34
items 25
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72
it's a girl 287
it's not 5855
itself 24
it's about damn time 34
items 25
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72
it's a girl 287