Lots of times traducir turco
257 traducción paralela
Life - is it a one time event..... or is it something that's occurred lots of times throughout the universe?
Hayat-bir kerelik bi olaymıdır..... yada evrende defalarca tekrarlanan bir olaymıdır?
Sure, I tell her lots of times.
- Ona hep diyorum. " Eve gel.
I tell you lots of times.
Sana birçok kez söylemiştim!
You know, lots of times they stick in these old houses.
Eski evlerin bir çoğunda pencere takılır.
Yes, lots of times they stick in these old houses.
Evet, eski evlerin birçoğunda.
Lots of times I have my own watch in my pocket and I ask somebody the time.
Cebimde saatim olduğu halde pek çok kez başkasına sormuşumdur.
Lots of times I'm happy, but it's still there.
Çoğunlukla mutlu olsam da ters giden bir şeyle var.
Yes, Sir, lots of times.
- Devam et. Bunu Bay ve Bayan Kellerson yaptı efendim.
They've been shipped across the country lots of times.
ÜIkenin bir ucundan öteki ucuna defalarca taşınıp durdular.
- I leave the house lots of times.
- Evi çok terk ederdim.
Sure, lots of times.
Tabii, bir sürü kez.
We cried lots of times together.
Çok zaman beraber ağladık.
I've ridden them lots of times when I was your age myself.
Senin yaşındayken beni de çok alan olmuştu.
I've wanted to kill you lots of times for the trouble that you cause her.
Başına ördüğün çoraplar yüzünden seni defalarca öldürmek istedim.
I wanted to die lots of times.
Çok kez ölmek istedim.
I'll come over lots of times.
Buraya hep geleceğim.
You've heard that story lots of times.
- Bu hikayeyi birçok kez dinlediniz.
She tried to lots of times.
Birçok kere denedi.
But it's so funny, I tell you, when they call me Katharine, lots of times I can't tell the difference and I don't answer.
Bana Katharine dediklerinde üzerime alınmam.
I remember lots of times my mother used to tell people how George-Georgina scared me.
Annemin defalarca başka insanlara benim nasıl George-Georgina'dan korktuğumu anlattığını hatırlıyorum.
I went lots of times.
Birçok kez gittim.
I've done that lots of times.
- Bunu önceden çok yaptım. - Peki.
Lots of times there are rewards for interstate fugitives.
Eyaletler arası kaçaklara ödül vardır.
In the car and walking, lots of times.
Arabada ve yürürken, pek çok kez.
I've heard that before, "Bad Wolf." I've heard that lots of times.
Bunu daha önce duymuştum, "Kötü Kurt." Defalarca duymuştum.
Well, sure I have, lots of times, particularly when you take girls flying as often as I do, you get to see lots of legs.
Evet, tabi ki gördüm, pek çok defa... özellikle kızları uçuşa götürdüğümde, ki bunu hep yaparım... pek çok bacak görülüyor.
He's been out here lots of times.
O pek çok kez buraya geldi.
- Yeah. I've been there lots of times.
Oraya pek çok kez gittim.
- You always give things out of pity? - Lots of times.
- Acıdığında hep bir şey verir misin?
You've done it lots of times, I suppose.
Sen pek çok defa yapmışsındır sanırım.
And when he latched on to you, you were in trouble lots of times.
Sizin başınıza musallat olduğunda, çoğu kez başınız derde girerdi.
Lots of times before, if you were afraid and I never knew it.
Bunca zamandır korkuyordun ama bunu bilmiyordum.
LOTS OF TIMES, HER DADDY FORGETS TO SEND A CHECK
Babası çek yollamayı çoğunlukla unutur.
Sure, lots of times.
Tabii, pek çok kez.
Lots of times.
Pek çok kez.
Well, I followed you here... lots of times.
Şey, seni buraya kadar izledim... pek çok kez.
There's no problem. We've catered parties for her lots of times. It -
Sorun yok, o kadın için birçok kez parti organizasyonu yaptık.
I've been nervous lots of times.
Pek çok kere gerginlik yaşadım.
I think you're the greatest, but my dad says you don't work hard enough on defence. And he says lots of times you don't even run downcourt.
Bence en iyisi sensin, fakat babam defansta gayret göstermediğini ve çoğu zaman savunmaya bile dönmediğini söylüyor.
Lots of times.
Birçok kez.
In fact, I just remembered it's happened to me before, lots of times.
Aslında, şimdi hatırladım da, önceden benim de başıma gelmişti, hem de çokça.
Daddy and I sail on big ships lots of times.
Babamla ben de hep büyük gemilere biniyoruz.
Lots of times I'm in a bad mood.
Ben de çoğu zaman kötü hissediyorum.
Lots of times.
Çoğu zaman.
I've laid lots of times.
- Çok kere seks yaptım.
I'm gonna get one,'cause lots of times I'm on the road, and I think, "What I must be missing on the radio".
Kesinlikle bir tane alacağım. Zamanımın çoğu yollarda geçiyor, ben de yollarda neler kaçırıyorum diye düşünüyorum.
But he'd made the flight lots of times and he felt he could sneak through okay.
Ancak pek çok kez bu şekilde uçmuş ve bu kez de yapabileceğini düşünmüş.
I done it lots of times.
Çok yaptım.
Oh, but you had lots of money at times.
Ama bazen çok paranız olmuştur.
We're going to have lots of happy times together.
Seninle çok eğleneceğiz.
You know, Detective... lots of people call. A lot of times I take reservations for customers.
- Siz de bilirsiniz Müfettiş Bey bir barı herkes arar, çoğu zaman müşteriler için telefonla rezervasyon da yapılır.
lots of love 47
lots of things 77
lots of people 60
lots of money 54
lots of 23
lots of them 98
lots of stuff 21
lots of reasons 16
lots of it 103
lots of blood 19
lots of things 77
lots of people 60
lots of money 54
lots of 23
lots of them 98
lots of stuff 21
lots of reasons 16
lots of it 103
lots of blood 19
lots of' em 19
lots of luck 17
times 1964
times square 22
times are tough 45
times are changing 28
times a week 28
times in a row 26
times before 18
times a day 121
lots of luck 17
times 1964
times square 22
times are tough 45
times are changing 28
times a week 28
times in a row 26
times before 18
times a day 121