Making process traducir turco
122 traducción paralela
Because of the automated decision-making process which rules out human meddling, the Doomsday Machine is terrifying and simple to understand.
Otomatikleşen karar verme tarzından dolayı, ki buda lüzumsuz yere insan faktörünün müdahalesini engeller, - - Mahşer Günü Silahı korkunç ve anlaşılması basittir.
Why can't we be a part of the... decision-making process in the school?
Neden okulda karar verme sürecinin bir parçası olamıyoruz?
System making process of order.
Sistem gereken sıralamayı ayarlıyor.
Since your action did not produce the desired result, you should re-examine your decision-making process, - and look for errors.
Hareketlerin istenen sonuçları vermediği için akla uygun tek çözüm karar verme sürecini gözden geçirmek ve hataları bulmaya çalışmaktır.
It is not my place to tell the Romulan Senate to speed up their decision-making process.
Kalkıp ta Ramulan Senatosuna bu iş için daha hızlı olmaları gerektiğini söyleyemem.
But it made the decision-making process a lot easier.
Ama tabii bu sayede karar süreci daha kısa oldu.
Did her death affect... the unit's decision-making process?
Kızın ölümü ekibin karar verme mekanizmasını etkiledi mi?
And may I add that your wisdom has enriched the waffle-making process.
Bilgeliğinin gözleme yapım sürecini zenginleştirdiğini eklemeliyim.
We have a decision making process on the table.
Şimdilik bir karara varmak zorundayız.
In the meantime, I must ask you to remove yourself from the decision-making process.
Bu arada, karar verme işlerini bırakmanızı istemek zorundayım.
Please remove yourself from the decision-making process.
Karar verme işlerini bırakmanızı istiyorum.
We could reverse the current and reverse the monster-making process!
Akımı tersine çevirip canavar yapma sürecini de geriye çeviririz.
Both O'Neill and Carter have demonstrated an alarming tendency to let relationships cloud their decision-making process.
O'Neill ve Carter, ilişkilerinin karar verme sürecini etkilemesi konusunda tehlikeli bir eğilim içerisindeler.
No need to be involved in the decision-making process.
Karar alma sürecine katılmaya gerek yok.
Oh, just to confirm, as on-site liaison for DOD, you participated in today's decision-making process.
Onayınızı almak için sadece... Savunma Bakanlığı'nın bağlantısı rolünde bulunarak... bugünkü karar alma süreçlerinde yer aldınız.
I just... i think it's sweet that he worries about you, and i want him to feel like he's part of the decision making process.
Hem senin için endişelenmesi çok hoş. Ve ben bu karar işlerinin bir parçası olduğunu hissetmesini istiyorum.
Chaos theory holds that outcome is sensitive to initial conditions. So you've got to restore the decision-making process to david because he started it.
Kaos teorisi akıbeti başlangıç koşullarına duyarlı tutar yani karar verme işini David'e geri vermelisin çünkü bunu o başlattı.
We're gonna need that in the sandwich-making process.
Bunu yakında tut. Sandviç yapma aşamasında bu işimize yarayacak.
Perception should play a role in my decision-making process.
İnsanların algıları, karar vermemde etkili olacak.
And does it take very long, the whole decision-making process?
Peki bu karar verme aşaması çok uzun sürer mi?
Why doesn't he bury her right away, making the 3 days of funeral process like this?
Onu neden hemen gömmüyor da töreni üç gün uzatıyor?
I've stolen Osato's new process for making monosodium glutamate.
Osato'nun monosodyum glutamate üretimi için yeni yöntemini çaldım.
They are making it a political process.
Durumu politikleştiriyorlar.
I was in the process of making up my mind, which is beside the point right now.
Karar verme aşamasındaydım. Bunun şu anda hiçbir önemi yok.
The process of making the sword reflects the exquisite control of carbon and of heat treatment by which a steel object is made to fit its function perfectly.
Kılıç yapma süreci, çelik objenin fonksiyonunu kusursuzca yerine getirmesi için gerekli karbon ve ateş kontrolünü incelikle uygulamaya bağlıdır.
power and vacations, decision-making and consumption, that are at the beginning and the end of an undisputed process.
bu yan ürünler, sihirli bir biçimde sosyal çalismanin esas amaçlari olarak üstüne yansitilir : güç ve seyahatler asla sorgulanmayan bir sürecin basinda ve sonunda yer alan karar alma ve tüketim.
Of course, I may want to get involved in the process of making the film.
Tabii ki filmin yapımına dahil olmak istiyorum.
The process of making zombies.
Zombi yaratma işlemi.
Don't be afraid to experiment, and accept that making mistakes and even laughing at various fauxpas are all part of the process.
Denemekten korkmayın, yapacağınız hatalar ve gaflar sürecin bir parçasıdır.
We're in the process of making the same mistake, gentlemen.
Beyler, biz de şimdi aynı hatayı yapmak üzereyiz.
But I'm in the process of making that up.
Ama bunu telafi etmeye çalışıyorum.
Stop that process. It's making it worse.
İşlemi durdur, daha da kötüleştiriyor.
You have to understand, making metal out of rock is a microscopic process.
Şunu anlamalısınız, bir kayadan metal çıkarmak mikroskobik bir süreçtir.
Of course. We're still in the process of making sure everyone's been assigned living quarters.
Hâlâ herkesin yerleşim kısımlarına yerleştirilmesini sağlamaya çalışıyoruz.
They're making the process difficult for me.
Bu süreci ciddi anlamda baltalıyorlar.
I mean, he's really good at swooping in and catching the bad guys but he's not so hot at the little things, like Miranda rights due process, making your court date.
Yani, kötü adamların üstüne çullanıp yakalamakta üstüne yok. Ama ufak detaylar konusunda pek başarılı değil. İnfaz yasası gibi hukunun üstünlüğü, mahkeme çağrısına uyma gibi konularda.
Then in an extraordinary move, the company bought the bonds back at a substantially reduced price, making over $ 77,000,000 in the process.
Sonra ilginç bir hamleyle şirket hisseleri düşük fiyattan geri aldı. Bu arada 77 milyon dolardan fazla kazandı.
I am in the process of making adjustments to the... complications of my situation.
Durumumun zorluklarına göre, kendimi ayarlıyorum.
Seevis was doing the work of the gods by making sure this village had every reason in the world to prostrate, making him a very rich and very powerful man in the process.
Seevis, köyün tapınması için elinden geleni yapıyordu. Bu arada çok zengin ve çok güçlü hale geliyordu.
For one, it won't process any of our strategic warfare scenarios, almost like it's making judgment calls.
Burada yaşıyorum. Bu gece dışarıda olacağını sanıyordum. Fikrimi değiştirdim.
For one, it won't process any of our strategic warfare scenarios, almost like it's making judgment calls.
Stratejik savaş senaryolarımızı işleme koymuyor. Sanki değerlendirme yapıyor.
Anyway, the author's complaints are making the process unbearable.
Neyse, yazarın şikeyetleri süreci katlanılmaz hale getiriyor.
The type in an instant, in a single image, tells the story of its making, tells you about its process, in a very elegant way, in a very fast way.
Anlık, tek bir resimdeki harfler, kendi yapılışının hikayesini, sürecini anlatır. Hem de çok zarif, çok hızlı bir yoldan.
I started with Liberty and Ray Ray, explaining the scientific process of surrogate baby-making.
Taşıyıcı annelik olayının detaylarını açıklamaya Liberty ve Ray Ray ile başladım.
It was designed to interfere with the Wraith's feeding mechanism, making them immune to the process.
Wraith'e karşı bağışıklık kazanmak için,.. ... Wraith'in beslenme mekanizmasını karıştırmak için yapmışlardı.
Now, the fact that Meechum shows up as you're in the process of making an arrest, well, that may be no more significant than if you bumped into him at a grocery store.
Siz birilerini tutuklarken Meechum'un çıkagelmesi onunla bir bakkal dükkanında karşılaşmanızdan daha kayda değer olmayabilir.
Of course I'm thinking my husband is in the process of blowing me off which is not making me very happy.
Tabi kocamın beni ekme planları içinde olduğunu düşünüyorum, ki bu hiç hoşuma gitmiyor.
It was designed to interfere with the Wraith's feeding mechanism, making them immune to the process.
Wraith'in beslenme mekanizmasına müdahale etmek, onları Wraith beslenmesine bağışık hale getirmek için dizayn edilmişti
And making me so hot in the process.
Ve beni sonunda kızıştırdın.
And she is still in the process of making a decision between some real exciting possibilities for next year.
Ve hala kendisi gelecek yıl için heyecanladırıcı seçenekler için düşünme aşamasında.
Dr. Hall invented the first reproducible process for making synthetic diamonds.
Dr. Hall ilk sentetik elmas üretimi işlemini icat etti.