English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ M ] / More than one

More than one traducir turco

6,015 traducción paralela
A group of more than one mole.
Köstebek sürüsüne böyle deniyor.
But our understanding of the physics of black holes seemed to imply that particles at the event horizon needed to have more than one entangled partner.
Ama bizim karadelik hakkında bildiklerimize göre olay ufkundaki partiküllerin döndüğü birden fazla karmaşık partikülü vardır.
This sounds like more than one bee.
Bu ses bir arıdan fazla gibi görünüyor.
You can't have more than one bubala!
Birden fazla bubalan olamaz!
How can there be more than one ghost?
Bir hayaletten fazlası nasıl olabilir?
There's more than one?
Birden fazla mı var?
~ There's more than one. ~ What?
- Birden fazlalar. - Ne?
There was more than one fixer in this family.
Bu ailede birden fazla iş bitirici vardı.
More than one mech.
Birden fazla mekanik var.
There's more than one... right here.
- Yanılıyorsun. Birden fazla yol var. Tam burada.
More than one?
- Toplamda dört tane gönderdim.
There's more than one way to win a game.
Bir oyunu kazanmanın birden fazla yolu vardır.
Let's just say I'm living with more than one ghost.
Birden daha fazla hayaletle yaşıyorum diyebiliriz.
No. Which suggests perhaps he was seeing more than one dominatrix.
Bu da birden fazla baskın kadınla görüştüğüne işaret eder.
There's more than one right way to make paella, Jake.
Paellayı doğru şekilde yapmanın birden fazla yolu var Jake. On yolu var.
Probably more than one bottle and some entrees.
Muhtemelen bir şişeden fazla olur ve ekstra bir şeyler olur.
Finding the one working against us- - or who knows, maybe there's more than one.
Bize karşı çalışan birini bulmak- - Belki birden fazla kişi vardır.
Despite the damage done by the fire, I see no signs of lividity or lactic buildup, so the victim must have died no more than one or two hours before the fire was set.
- Ateş hasarına rağmen morarma ya da laktik birikim göremiyorum. ... yani maktul, yangından en fazla 1-2 saat önce ölmüştür.
More than one, Marcus.
Birden daha fazla var Marcus.
It may have been slightly more than one locker.
Birden fazla dolap olabilir.
Well, he's gonna drive more than one car. You're doing great, Jordi.
- Bir arabadan fazlasını sürecek.
There's more than one?
Birden çok mu var?
- More than one, my friend.
- Bir tane hangimize yeter?
There may be some technical basis on which they can say that we are not actively collaborating or they don't have what we consider in our own definition to be direct access to our servers but what I do know is that I've talked to more than one person
Teknik anlamda, "aktif bir işbirliğimiz yok" veya "Tanımımızda sunucularımıza doğrudan erişimleri olmadığını söyleyebiliriz" gibi bir şey diyebilirler.
Listen, no one wants this guy dead more than I do except for her.
Başkan'ın haricinde kimse onu benden daha çok ölü isteyemez.
No one wants this guy dead more than I do except for her.
Başkan'ın haricinde kimse onu benden daha çok ölü isteyemez.
This car cost four times more than any other one here.
Bu araba buradaki arabalardan dört katı daha değerli.
Yeah, in more ways than one.
- Evet, daha da fazlası hatta.
You've already offered me more than just this one child.
Bana bu çocuktan çok daha fazlasını vaad ettin zaten.
Mr. Malone, I don't appreciate you using my chambers to testify, and he may not have proof, but if one client leaves his firm and their charges miraculously disappear, you're looking at more than sanctions. You're looking at jail time.
Bay Malone odamı tanıklık için kullanmanızı tasvip etmiyorum ve onun kanıtı olmayabilir ama eğer bir tane bile müşterisi ayrılır ve suçlamaları birdenbire düşerse sadece müeyyide ile değil hapis ile karşı karşıyasın demektir.
One person is more amazing... harder to understand, but more amazing than universes.
Tek bir kişi evrenlerden daha inanılmaz, anlaşılması zor ama yine de inanılmaz.
So their investment parameters don't allow for more than 4 % of their holdings in any one industry.
Ne olmuş? Böylece yatırım parametreleri sadece bir sektörden % 4'ün üzerinde yatırım yapmalarını engelliyor.
I fought Jessica for you and won more than once, but this isn't one of those times, Mike.
Senin için Jessica'yla birden fazla kez savaştım ve kazandım ama bu o zamanlardan biri değil, Mike.
I understand that you and Mona have more than the usual amount of history, but you know what'll happen if either one of us tries to talk to Mike.
Mona'yla sıradışı bir geçmişiniz olduğunun farkındayım ama Mike'la konuşmaya çalışsak neler olur biliyorsun.
No one's spent more time in the woods of Beacon Hills than you.
Beacon Hills ormanını senden daha iyi bilen yok.
Is a human soul more important to you than one of your own kind?
Bir insan ruhu senin için kendi ırkından birinin ruhundan daha mı önemli?
I think I'm gonna need a little bit more than tea to learn how to use one of those.
Şunlardan birini kullanabilmek için çaydan biraz daha fazlasına ihtiyacım var bence.
But now our barkeep hears more confessions in one day than I used to hear in a month of Sundays.
Ama artık barmenimiz uzun süredir duyduğumdan fazla itirafı bir günde duyuyor.
And no one wants the truth more than I do.
Ve kimse gerçeğin ortaya çıkmasını benim kadar isteyemez.
And that, uh, that no one has ever had a better bunch of friends. You're more than friends to me, really. You guys...
Kimsenin ama hiç kimsenin sizden daha iyi arkadaşları olamaz.
Two thousand one hundred nineteen. I'll still get more than you today.
- Bugün senden fazlasını indireceğim.
Listen, no one loves a set of parenthe-boobs more than I do, but...
Dinle, kimse parantez-memeleri benden daha çok sevemez, ama...
WHEN A TRULY GIGANTIC STAR DIES, ONE AT LEAST 25 TIMES MORE MASSIVE THAN OUR OWN SUN, IT COLLAPSES TO FORM A BLACK HOLE.
Gerçek manada dev bir yıldız öldüğünde güneşimizden en az 25 kat daha büyük kütleli yıldızlar çökerek bir kara delik halini alırlar.
Yep, there's nothing we look forward to more than a good chat... unless it's this one.
İyi bir konuşmadan başka hiçbir şey dört gözle beklenmezdi. Bu konuşmaya kadar.
Each one hurt more than the last. Why is this so...
- Neden bu bacak- -
These are a bit more teched out than the one you guys brought to Central City.
Harika! Bunlar Central City'e getirdiklerinizden biraz daha teknolojik.
Less than one minute more in this second round.
İkinci rauntta bir dakikadan biraz fazla kaldı.
No one is more surprised than I am.
- Kimse benden fazla şaşıramaz.
It's just I find it quite hard to keep more than a single thought in my head at one time.
Aklımda tek seferde birden fazla düşünce tutamıyorum. Belki de gidip yatmalısın.
Well, there was only one bullet fired, no shell casing found, so more than likely the murder weapon was a revolver.
Tek el ateş edilmiş, kovan bulunamamış. Yani cinayet silahı büyük ihtimalle bir revolver.
There's a lot more in here than any one person or probably one team could do. Right.
Burada, bir kişi veya muhtemelen bir ekibin yapabileceğinden fazlası var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]