My book traducir turco
5,236 traducción paralela
They've read my book and they like it.
Kitabımı okudular ve beğendiler.
Oh, control and interest are separate things in my book.
Benim kitabımda kontrol ve ilgilenmek ayrı şeylerdir.
In my book you're English. Englishman!
Benim kitabımda sen İngilizsin.
My book.
Kitap senin olduğu için tekrar soracağım. O kitap benim.
Bring me my book.
Kitabımı getirin.
There are so many things I couldn't put in my book even though they were true.
Doğru olmalarına rağmen kitabıma koyamadığım bir sürü şey var.
I referred him to my book, now sadly out of print.
Kendisini maalesef artık baskısı kalmamış olan kitabıma yönlendirdim.
In my book, a thing walks like a duck and talks like a duck...
Benim kitabımda, bir şey ördek gibi ötüyor, ördek gibi yürüyorsa...
You read my book?
- Kitabımı okudun mu?
You've read my book?
- Benim kitabımı okudun mu?
And she had the gall to criticize my book!
Ve benim kitabımı eleştirdi.
All of America has read my book. "
"Ben o kadar büyük bir yazarım ki, bütün Amerika benim kitabımı okuyor."
If I ever run into the hero of my book.. ... I'll knock him out.
Eğer kitabımda başrol karakteri o olsaydı o zaman onu kovardım.
And I encourage you to follow along at this point in My book.
Bu noktadan itibaren beni, kitabımdan takip etmenizi tavsiye ediyorum.
I know it's for my book
Biliyorum, kitabım için..
Something I could write about in my book.
- Kitabım için yazabilecek bir şey.
I mean, we're picking our friend up from rehab and I just thought there'd be something I could write about in my book.
Rehabilitasyondan arkadaşımızı çıkarıyoruz ve bununla ilgili yazabileceğim şeyler olabileceğini düşünmüştüm.
I mean, we're picking our friend up from rehab and I just thought there'd be something I could write about in my book.
Arkadaşımızı rehabilitasyondan almaya gidiyoruz kitabıma yazabileceğim bir şeyler yaşarız diye düşünmüştüm.
Well, you are best new mentor in my book.
Bana göre en iyi yeni danışman sensin.
You read my book.
Kitabımı okumuşsun.
Being in love with a girl is no crime in my book.
Bir kıza aşık olmak benim kitabımda suç değil.
"Love thy neighbour" is revered in my book too.
"Komşunu sev" benim de kitabımda var.
You read my book...
- Kitabımı okudun...
- Well, for starters, other than my book, do you know anything about anthropomorphic religions?
- Başlangıç olarak, benim kitabım dışında antropomorfik dinler hakkında bir şey biliyor musun?
Whoa! Where's my book?
Kitabım nerede?
Tomorrow I think I'm just gonna do some yoga and finish my book.
Sanırım yarın sadece biraz yoga yapıp kitabımı bitireceğim.
- I left my book here last night.
- Dün akşam kitabımı buraya bırakmışım.
- I want to have my book.
- Kitabımı istiyorum.
Bring me my book!
Defterimi getir!
This my book now.
Bu, artık benim defterim.
Until that book is destroyed, it's going to hang over my head like a sword of Damocles.
O kitap yok edilene kadar, başımın üstünde, Demokles'in Kılıcı gibi duracak.
I have a book for you actually that one of your students dropped it off, and somehow it slipped my mind.
Aslında senin bir kitabın bende. Geçen gün bir öğrencin gelip bıraktı ama nasılsa aklımdan çıkmış. Sana vermeyi unutmuşum.
- My book.
- Kitabım.
My opinion about bible is the first half of the book... it is very good.
Ordular var, sihirler var, ki bunun gibi şeylerden çok hoşlanırım.
It is boring. Well, you don't diss my holy book...
Sen benim kitabıma laf etme ben de seninkine etmem.
I even got my cheque book.
Çek defterimi bile aldım.
One of my projects is to put together a Kitteridge family book for the kids.
Planlarımdan biri de, çocuklar için bir Kitteridge aile albümü hazırlamak.
I like to hold the book in my hand.
Ben kitabı elimde tutmayı seviyorum.
- My 147th book didn't sell well.
- 147-nci kitabımın satışları iyi gitmemiş.
I found this book in my parents'house.
Kitap ailem ile oldu.
It'll be part of my new book.
Yeni kitabımda geçecek.
Please book my flight ticket.
Lütfen uçak biletimi ayırt.
I'm a ghost, just reading a book, like I do, turning the pages, you know, with my hands!
Ben bir hayaletim. Kitap okuyorum. Hem sayfaları da çevirebiliyorum.
I paid for this book with my life.
Bu kitap için hayatımı verdim.
Don't take the book away from my people.
- Halkımı Kitap'tan mahrum bırakma.
For the first time, my boy, I think there may be something to this Book of Leaves of yours.
İlk defa evladım bu senin Yaprak Kitabı mevzusunun lüzumlu olabileceğini düşünüyorum.
Remember that kids book "Are you my mother"?
Şu çocuk kitabındaki, "Sen benim annem misin"? hatırladın mı?
As it says in my log book there, I spent most of that time trying to get the system up and running again, but, unfortunately, I was unsuccessful.
Seyir defterinde yazdığım gibi bu sürede vaktimin çoğunu sistemi tekrar çalışır hale getirmeye çalışarak harcadım ama maalesef başarısız olmuştum.
I read the wrong number in my address book, and I called Delilah instead of Dr. Delaney, the euthanasianist.
Telefon rehberindeki numarayı yanlış okudum Ve Dr. Delaney yerine Delilah'ı aradım. Ötanazici.
It was my sister's favorite book.
Kardeşimin en sevdiği kitaptı.
But my father burnt scores back in Essex, and I've read every book there is on the subject... in eight languages.
Ama babam Essex'te çok sayıda kişiyi yaktı ve konuyla ilgili tüm kitapları okudum. Toplam sekiz dilde.