English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ M ] / My half

My half traducir turco

4,313 traducción paralela
No, no, no. I'm just betting my half.
Ben sadece kendi hissemi bahse koyuyorum.
It is my half day.
- Ben o gün yarım gün çalışıyorum.
Where's my half of the agreement?
Anlaşmanın bana ait olanı, nerede?
My half-brother Frederigo and I.
Üvey kardeşim Frederico ve ben.
If I were to die and my half-brother were to die.... " your husband would take the throne.
Eğer ben ve üvey kardeşim ölürsek kocan tahta geçebilir.
Little Sebastian here I have to feed him from my own plate lest my half-brother try and poison him.
Şu küçük Sebastian benim yemeğimle beslenmek zorunda. Üvey kardeşimin zehirleme ihtimaline karşın.
Looked like half my office.
Neredeyse bizim ajansın yarısı kadar adam vardı.
"I also leave her half of my rights " to the oil under Southfork.
Ayrıca Southfork'un altındaki benzindeki hakkımın yarısını bırakıyorum.
"The other half I leave to my son, John Ross, " the best man I know, and he got that way with very little help from me. "
Diğer yarısını da oğlum John Ross'a bırakıyorum tanıdığım en iyi adam bu kadar iyi bir adam olmasında payım çok küçüktür. "
Half the time she just grabbed at my glasses and the other half I made fart noises with my mouth.
Zamanın yarısında gözlüklerimle oynadı diğer yarısındaysa ağzımdan osuruk sesleri çıkardım.
It's not my fault your dragon has half a tail.
Ejderhanın yarım kuyruğunun olması benim suçum değil.
I spent half my life in this place.
Ömrümün yarısını burada geçirdim.
So, to prove my design, I had two minutes to get around this half-mile dirt track, bull of bumps, jumps, and tight turns.
Bu yüzden tasarımımı ispatlamak için... tümseklerle, kasislerle ve dar virajlarla dolu... bu 800 metrelik tozlu pistte dolaşmak için iki dakikam vardı.
I half expect my parents to show up and ground me.
Bir tarafım ailem ortaya çıkıp beni cezalandıracak diye bekliyor.
That goes to my... better half.
Övgünün asıl sahibi eşim olmalı.
Half my clients have your pay grade or higher, which means half my clients would happily intervene on my behalf and kick your ass in whatever special way their office allows, which is why I suggest, Director Osborne,
Müşterilerimin yarısı senin dengin ya da üstün. Bu da müşterilerimin yarısının beni koruyacağı ve seni yetkilerinin izin verdiği ölçüde cezalandıracağı anlamına geliyor.
Hey, if you're still hungry, you can have half my hoagie.
Hâlâ doymazsan sandviçimin yarısını da yiyebilirsin.
You wouldn't kill the insane psychopath who cut me in half with his hook hand and dumped both halves of my body in a dumpster?
Kancalı eliyle beni ikiye doğrayan ve vücudumun iki yarısını çöpe atan deli psikopatı öldürmez miydin?
I've lost over half my army in the last week with a drone strike. It wasn't even a fair fight, and any day now,
İnsansız hava uçağıyla yapılan saldırıda ordumun yarısından fazlasını kaybettim.
Half of my friends aren't responding... Or their messages don't make any sense.
Arkadaşlarımın yarısı cevap vermiyor ya da mesajları çok anlamsız.
- That's over half my pay.
- Bu maaşımın yarısından fazla.
I held up my half of the bargain,
Tebrikler.
I could have fed my family for half a year.
Ailemin karnını yarım yıl boyunca doyurmama yetebilirdi.
What isn't fair is my brother lying back there with half his damn head blown off.
Asıl acımasızca olan kafasının yarısı uçmuş abimin orada yatması. Onun karışmasını istememiştim.
I had a half a granola bar, and I can't button my pants!
Yarım bir kuru meyveli bisküvi. Buna rağmen düğmemi kapatamıyorum!
And when word leaks six months later that I've been spending time with one of my oldest, dearest, most trusted advisors, who selflessly acted as the mouthpiece of my administration when I was lying half-dead on a hospital bed, who has always stood beside me as my friend and colleague...
Ve benim en eski en değerli, ve en güvenilir kurmaylarımdan biriyle avukat olarak özverili olan, ve ben yarı ölü vaziyette hastanede yatarken yanımda bir arkadaş bir meslektaş olarak bulunan biriyle zaman geçirdiğim haberi çıktıktan altı ay sonra...
In my time we studied in makeshift schools at a two and a half rupee fee... that also sometimes we didn't pay. 250,000!
Benim zamanımda tek ödeyebildiğim miktar 2.5 rupee idi... hem bazen para bile ödemezdik... 250,000!
I am putting my heart up for sale at half the rate
Kalbimi... Hem de yarı fiyatına
Which means I spend half my time in meetings and not the O.R.
O yüzden zamanımın yarısını ameliyathanede değil toplantılarda geçiriyorum.
Half the government was interested in my husband.
Devletin yarısı kocam ile ilgileniyordu.
My bet, she got us here a half hour early so we wouldn't be a half hour late.
Bence, bizi yarım saat öncesinden buraya dikti,... böylece kendisi yarım saat geç kalmamış olacak.
You only got a half of my genetics That's why you're nice
Genlerinin sadece yarısı benden, bu yüzden daha naziksin.
Ah, and for the piece de resistance, the true heart and soul of our family home, my ever-beauteous better half, Victoria.
Yuvamızın huzuru için evimizin gerçek yüreği ve ruhu güzeller güzeli eşim, Victoria.
Now, can you put half on my Discover Card and half on my Kroger Card?
Yarısını Discover kartımdan ve diğer yarısını da Kroger kartımdan çeker misin?
She gets the right to give an extra half-ration to my father
Babama vermek üzere fazladan yarı tayın alma hakkı kazanıyor.
My Elven magic-user and your half-orc warrior did have a love spell cast on them.
Benim Elf büyücüm ve senin ork savaşçın üzerinde bir aşk büyüsü yapılmış durumda.
I just need half an hour to put my head down.
Kafamı yarım saat yastığa koysam yeter.
Then she would've gotten half of all my stuff.
O zaman mal varlığımın yarısı da onun olurdu.
My mom has a half-sister in Germany.
Annemin Almanya'da üvey kardeşi var.
Half the time, I don't know if I'm wearing my stage makeup or my work makeup.
Bazen yüzümde sahne makyajı mı yoksa iş makyajı mı var bilmiyorum.
So, by my estimations, we're about an hour to an hour and a half from the PGF film site.
Tahminime göre 1-1,5 saat sonra PGF film alanındayız.
And then I lost half of it in my divorce, so then I developed some more software and made it all back, and I am really freaking high.
Sonra kazandıklarımın yarısı boşanmamla gitti ben başka bir takım yazılımlar geliştirip kaybettiklerimi geri kazandım ve şu an uçmuş durumdayım.
That's half my tips right there.
Deniz kuvvetlerinin şehri terk etmelerinden nefret ediyorum. Bahşişlerin yarısı benim olacaktı.
But that only addresses half my problem.
Fakat bu sadece benim problemimin yarısı.
Too bad only half my family's gonna be there.
Ailemin sadece yarısının orada olacak olması da ne kötü.
My dad blew up the CIA, he killed 300 people, they call it the second 9 / 11, and it was all anybody talked about for a month and a half.
Babam CIA binasını havaya uçurdu, 300 kişiyi öldürdü buna ikinci 11 Eylül vakası deniliyor ve bu bir buçuk aydan beri herkesin konuştuğu bir konu.
Well, that gives us an hour and a half... by my count.
Hesabıma göre bir buçuk saat vaktimiz var.
But I have spent half my life dodging that sadistic son of a bitch.
Ama ben ömrümün yarısını o sadist piçten kaçarak geçirdim.
It's not, it's still half my house.
Değil, evin yarısı hâlâ benim.
Half the kids in my neighborhood got molested.
Mahalledeki çocukların yarısı tacize uğramıştı.
Man, you got half my Berserkers working on your top-secret bubblehead project, and the other half are on the frontlines just in case the Fishheads get hungry.
Savaşçılar'ımın yarısı çok gizli Kocakafa projende çalışıyor ve diğer yarısı da Balıkkafalar acıkırsa diye ön saflarda.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]