My handsome traducir turco
518 traducción paralela
# My handsome, winsomeJohnny #
# Benim yakışıklı, çekici Johnny'm #
My handsome Saint Joseph, help me to die.
Güzel Yusuf'um, ölmeme yardım et.
My handsome filling-station attendant. Fill me up, please, I'm empty.
Yakışıklı benzincim beni biraz doldursun, çünkü boşaldım.
My handsome Papa!
Yakışıklı babam!
My handsome man!
Yakışıklı erkeğim!
Okay, my handsome.
Tamam yakışıklım.
But we really have to part My handsome stranger gives a start
# Fakat ayrılmalıydık İlk adımı yakışıklı yabancım attı #
Listen, my handsome cousin.
Beni dinle, yakışıklı kuzenim.
My handsome Carluccio!
- Yakışıklı Carluccio!
- Thanks, my handsome secret agent.
- Sus lan! Anlamadım?
Come inside me, my handsome captain.
Hadi içime gir genç yüzbaşı.
And my lovely niece and my handsome nephew have very good reasons for being pleased by old Nathan's death.
Ve benim sevimli ve yakışıklı yeğenlerimin yaşlı Nathan'ın ölümünden memnun olması için gayet makul nedenleri var.
How handsome my Alexis was in his dress uniform.
Alexis'im üniforması içinde ne de yakışıklı olurdu.
Then, if a dashing young soldier in a handsome uniform should appear for Lydia, everything would be perfect, my dear!
Ve eğer Netherfield'da Lydia için... gösterişli üniformalı bir asker de olsaydı... herşey mükemmel olurdu!
Goodness, my Joshua was handsome.
Ulu Tanrım, Joshua yakışıklıydı.
In my dream, you were not a handsome corpse.
Rüyamda cesedin yakışıklı değildi.
My God, you're handsome!
Tanrım, çok güzelsin!
Who knows? At my age, I've stopped noticing handsome young men.
Hayır, benim yaşımda genç erkekler için zamanın olmuyor.
I'm handsome and well-behaved. I'm polite and friendly, and I live my life!
Yakışıklı, terbiyeli kibar, cana yakın, hayatını yaşayan biriyim!
I escaped death only through the intercess on of a lady of somewhat dubious reputation, and the cost of a handsome ring which once belonged to my mother.
Annemden kalan bir yüzük karşılığında ve biraz kötü ünü olan bir kadının yardımı ile ölümden kurtuldum.
I love to have handsome gentlemen be my friends.
Yakışıklı arkadaşlarım olmasını severim.
And in my opinion, it's a very handsome offer indeed.
Ve düşünceme göre, bu çok cömert bir teklif gerçekten.
How's my 6'tall and twice as handsome?
Benim 1.80 boylu, iki misli yakışıklım nasıl?
She said, "He's too handsome for my liking."
Dedi ki, "o benim zevkime göre çok yakışıklı."
My dear Antonio, handsome as the sun.
Sevgili Antonio, güneş gibi yakışıklısın.
Oh, my boy, you're so handsome!
Ne de yakışıklı olmuşsun yakışıklı oğlum benim!
Let them see you. How handsome my boy is.
Benim yakışıklı oğlum gelmiş!
Bringing my strong, handsome sons here to better themselves, and not toil upon a thankless land like their father who died a thousand times before giving up.
Ailemi buraya getirmekle hata mı ettim benim güzel güçlü oğullarım iyi bir yaşam sürsün istedim! O kurak topraklarda babaları gibi çürümesinler büyük şehirde daha iyi kazansınlar istedim!
Well, my dear, you won't believe this, but it turns out not only is he handsome and wildly rich, he's absolutely cuckoo for me.
Tatlım, inanmayacaksın ama sadece yakışıklı ve zengin olsa iyi, aynı zamanda benim için deli oluyor.
He's the most handsome man I ever saw in my life.
Hayatımda gördüğüm en yakışıklı erkek.
That he is - the most handsome man I ever saw in my life.
Hayatımda gördüğüm en yakışıklı erkek.
My face is very handsome.
Çok yakışıklıyım.
I've never seen anyone so handsome that it would take my breath away.
Daha önce nefesimi kesecek kadar yakışıklı birini hiç görmedim
You've got a fine, handsome boil, my friend.
Güzel bir çıbanın var.
Then, there was a chiropodist from a foot-comfort service I was having it off with. She cut my corns handsome.
Bir de ayak sağlığı uzmanı vardı, ne güzel nasırlarımı keserdi.
- My, what a handsome couple!
- Ne çift ama!
I don't see my friends as either ugly or handsome.
Arkadaşlarıma çirkin veya yakışıklı gözüyle bakmam.
My dark and handsome husband.
Esmer ve yakışıklı kocamı.
All my leading men are handsome.
Bütün önde gelen erkekler yakışıklı.
I love the way she sings, rubbing my back for hours, telling me I'm an athlete. that I'm handsome, and that I'm 1.80 meters tall. Voila!
Seviyorum, çünkü sırtımı kaşıyarak saatlerce bana şarkı söylüyor, atletik ve yakışıklı olduğumu, boyumun 1,80 olduğunu söylüyor.
Oh my, oh my, Daddy, but wouldn't you look handsome behind the wheel of that?
Buna bak, baba! Bunun gibi bir seyin içinde yakskI oImaz mydn?
And my own father, a handsome and generous man.
Ve, benim babam. Yakışıklı ve cömert bir adam.
And you're the big, handsome cooking bear that walked right into my trap.
Ve sende koca, yakışıklı ve tuzağıma düşen aşçı bir ayısın.
Most handsome couple, my lady.
Çok hoş bir çift, efendim. Evet.
Handsome stranger, the time will come one day when all my dreams become reality...
Yakışıklı yabancı, Bir gün zamanı gelecek, tüm hayallerim gerçek olduğunda...
My, my, aren't you handsome?
Vay, vay, sen ne yakışıklı şeysin.
Isn't my grandson handsome, Harriet?
Torunum yakışıklı değil mi, Harriet?
As soon as we went into a tunnel... Handsome popped in and started looking for a match... in my pockets.
Tünele girer girmez, Yakışıklı gelip tanışmaya çalıştı...
My fiancé is a handsome man who gives me kisses when he can.
Nişanlım yakışıklı bir adam beni öpücüklere boğuyor.
Do you have any idea... how long it's been since a handsome young man remembered my name?
Genç ve yakışıklı bir adamın, ismimi hatırlamış olması ne kadar zamandır olmayan bir şey, fikriniz var mı?
I hear the handsome young prince coming. Let us withdraw, my lord.
Yakışıklı genç prensin geldiğini duyuyorum.
handsome 790
handsome man 22
my hand slipped 21
my half 37
my hand 150
my hands are tied 129
my hat 122
my hands 129
my hair 160
my hand to god 16
handsome man 22
my hand slipped 21
my half 37
my hand 150
my hands are tied 129
my hat 122
my hands 129
my hair 160
my hand to god 16