My heart is broken traducir turco
97 traducción paralela
My heart is broken, that's all.
Kalbim kırıldı, o kadar.
My heart is broken!
Kalbim kırıldı!
I'm not angry even if my heart is broken
Kızgın değilim sana kalbimi kırsan da
- Why mention it now, Muhittin? My heart is broken.
- Ne gereği var şimdi bunların Muhittin?
My heart is broken
* Kalbim kırıldık *
Since you've gone my heart is broken
* Gittiğinden beri, kalbim kırık *
My heart is broken
* Kalbim kırık *
My heart is broken, Go away, it's over.
Kalbim kırık, git artık, herşey bitti.
My heart is broken.
Kalbim kırıldı.
"My heart is broken..." Am I pretty?
"kalbim kırık..." Hoş muyum?
My heart is broken!
Kalbim kırık.
It little matters what she did, like all mothers, my heart is broken
Ne yaptığı önemli değil. Tüm anneler gibi kalbim kan ağlıyor.
My heart is broken.
Benim kalbim kırık.
Don't you understand? My heart is broken.
Anlamıyor musun, kalbim kırıldı.
My heart is broken.
Benim kalbim kırıldı.
My heart is broken.
İçim kan ağlıyor.
My heart is broken. What's wrong with you?
Kalbim kırıldı Ne oldu ki?
My eye is crying, my heart is broken. My eye is crying, my heart is broken,
Gözlerimden yaşlar süzülüyor, kalbim kırık.
My heart is broken. I'm bleeding.
Kalbim kırıldı, yaralandım.
My heart is broken too, bitch, okay!
Benim de kalbım kırık, kaltak, tamam mı? !
My heart is broken.
Kalbim kırık.
My heart is broken into pieces.
Kalbim bin parçaya bölündü.
My heart is broken'cause my spirit's not free
Kalbim kırık Çünkü özgür değil ruhum
My heart is broken, because I left them home.
Onları evde bıraktığım için çok üzülüyorum.
And until you can acknowledge that my relationship of eight years was every bit as meaningful as your marriage to my mother until you can see that my heart is broken because I failed the woman I love, perhaps in the same way that you failed my mother, then I really have nothing else to say.
En az annemle evliliğin kadar değerli olan 8 yıllık ilişkimin değerini sen anlayana kadar sevdiğim kadını hüsrana uğrattığım için kalbimin kırık olduğunu farketmene kadar, belki de sen de annemin kalbini aynı şekilde kırmıştın, işte o zamana kadar söylecek hiçbir şeyim yok.
What's wrong until that you can acknowledge that my relationship of 8 years was every bit as meaningful as your marriage to my mother until you can see that my heart is broken
Sorun ne? En az annemle evliliğin kadar değerli olan 8 yıllık ilişkimin değerini sen anlayana kadar sevdiğim kadını hüsrana uğrattığım için kalbimin kırık olduğunu farketmene kadar, çünkü ben sevdiğim kadını hayal kırıklığına uğrattım belki de sen de annemin kalbini aynı şekilde kırmıştın,
I just want to say that my heart is broken by the state of the world and the state of this city, and if those callers who are calling in...
Diyeceğim şu ki kalbim kırık. Dünyanın, yaşadığım şehrin bu hâline üzülüyorum. Ve eğer arayan katılımcılar...
My heart is broken for your loss.
Kaybın için yüreğim yanıyor.
My heart is broken, man.
- Kalbim kırıldı, dostum.
My heart is broken, do you know that?
Kalbim acıyor, anlıyor musun?
'Cause my heart is broken, and I can't imagine doing anything right now.
- Neden? Çünkü kalbim kırıldı ve kendimi bir şey yapıyorken hayal edemiyorum.
I'm wounded, truly, my heart is broken.
İncindim, gerçekten, kalbimi kırdın.
My only comfort is he should die of a broken heart!
İnşallah biri de onun kalbini kırar!
You think my poor little heart is broken.
Kalbimin kırıldığını düşünüyorsun.
I'm sorry to have to tell you, my dear, that your education, such as it is, was paid for by many a broken heart.
Sana bunu söylediğim için üzgünüm ama okul paranı bu kırık kalpler sayesinde ödeyebildim.
What they really want is another glimpse of my broken heart.
Sadece şarkımı alkışlıyor gibi yapıyorlar, ama asıl istedikleri kırık kalbimin küçük bir görüntüsü.
I mean to say that my husband is dead because of the broken heart that she caused.
Demek istediğim şu ki kocam onun sebep olduğu kırık kalp yüzünden öldü.
At a time like this... my broken heart is absurd.
Böyle bir zamanda benim kırık kalbimin bir önemi yok.
My comfort is, she will die of a broken heart, and then he'll be sorry for what he's done!
Tek tesellim, bu kalp kırıklığıyla öldüğünde onun da yaptıklarına pişman olacağına emin olmak.
This is the third time you've broken my heart... and that's one more than you're entitled to.
Üçüncü kez kalbimi kırıyorsun ve bu kadarı yeter artık.
Whatever it is you've done or haven't done, you've broken my heart.
Yaptığın ya da yapmadığın her neyse kalbimi kırdın.
Not even if there be fire... not even for fear of venom... not even if the skies fall... come what may... anguish in my broken heart is unbearable
Ateş dışarı sıçrasa da Ama kaygılanmıyorum Yılan beni ısırsa da Kaygım yok Dümdüz düşsem de Tasam yok
I have shed my tears for Brom, and yet my heart is not broken.
Brom için gözyaşı döktüm ; ama kalbim kırık değil.
- My heart too is broken.
- Kalbim kırıldı
My heart is enthralled by you, broken by you
# Kalbimi çalan da sensin, kıran da sensin.
My heart is kind of broken too.
Benim kalbim de oldukça kırık.
There's not a day that goes by that my heart is not broken.
Yüreğimin sızlamadığı tek gün bile yok.
After all it is not a glass bangle but my heart that she has broken! Tell her yourself.
Kırılan cam bir bilezik değil, benim kalbim!
Guess mine is not the first heart broken my eyes are not the first to cry
# Sanırım kırılan ilk kalp... #... benimki değil. # Yaş dökülen ilk gözler... #... benimkiler değil.
Knowing that my ma's heart is broken and i s all my fault.
Biliyorum ki annemin kalbi kırık ve bu benim suçum.
Both my heart and my cause lie broken and bleeding on a basketball diamond in Montreal West.
Bu iş benim harcım değil. Montreal West'te bir basketbol sahasında hem kalbim hem de davam can çekişip yok oldu.