My throat traducir turco
2,054 traducción paralela
I should've announced myself. Cleared my throat, coughed.
Kendimi tanıtmam gerekirdi, ya da boğazımı temizlemem veya öksürmem.
Even if you have to force it down my throat.
Boğazımdan aşağı zorla dökmen gerekse bile.
I'll cut my throat to bring him back, Dad.
Onu geri getirmek için canımı veririm, baba.
There's a huge bulge in my throat.
Boğazımda bir yumru var sanki.
My throat is dry.
Boğazım kurudu.
That's for sticking your tongue down my throat.
- Evet. Sen dilini boğazıma yapıştırdın.
I felt a lump in my throat, and was about to start crying.
Boğazımda kocaman bir düğüm hissettim - Milton!
Bite my throat, drain me of my blood?
Boynumu ısırıp, kanımı mı emeceksin?
You would really cut my throat back there?
İçeride hakikaten boğazımı kesecek miydin?
My throat scratches.
- Boğazım kaşınıyor.
I can't take those pills cramed down my throat.
Boğazıma hap koydurtmayacağım.
God, my heart was in my throat.
Oy, kalbim ağzıma geldi ya.
I - I might not even know I'm nervous and my throat thing starts.
Gergin olduğumun farkına bile varmadan boğazım böyle yapmaya başIıyor.
Man, I would slit my throat rather than say something to someone that you didn't want me to say.
Dostum, boğazımın ince ve dar olmasını isterdim eğer söylememi istemiyorsan başkasına söylemekten iyi olur.
I don't wanna kiss you with mascara running down my face and some horndog guy just having tried to stick his tongue down my throat.
Seni yüzümden aşağı maskaralar akarken öpmek istemiyorum zaten şerefsizin teki dilini boğazıma kadar sokarak öpmeye çalışmıştı.
Do me a favor and just stuff this down my throat until I asphyxiate to death.
Bana bir iyilik yap ve ben boğulup ölmeden önce şu konuyuk kapat.
And my throat just closed up.
Sanki nefesim tıkandı.
My throat just closed up.
Nefesim tıkandı.
I feel it here like a knife on my throat.
Boğazımda bıçak var gibi hissediyorum.
Well, my throat's been a little sore'cause I've been waking up screaming.
Çığlık atarak uyandığım için biraz boğazım ağrıyor.
I was sucking some guy off when he put a knife to my throat.
Birininkini emiyordum ve aniden boğazıma bıçağı dayadı.
Maybe I should get some chamomile for my throat too.
Boğazım için de papatya çayı alabilirim.
Kill me again and again, slit my throat, tear me to pieces, but I will never love you.
Beni tekrar tekrar öldür boğazımı kes, parçalara ayır fakat asla seni sevmeyeceğim.
It's the weather. My throat is itchy.
Havalar yüzünden boğazım kaşınıyor.
Well there is this tickle at the back of my throat.
Boğazım gıdıklanıyor da.
The entire bag of heroin is stuck in my throat.
Koca bir eroin paketi boğazıma sıkıştı.
What, is MacGruber gonna rip my throat out?
Ne oldu? Yoksa MacGrubber benim boğazımı mı parçalayacak?
Yes, Mr. Damon, I just had something caught in my throat.
Evet, Bay Damon. Sadece boğazıma bir şey takıldı.
Well, I'm not waiting around to get my throat cut while she gets adjusted.
O alışmaya çalışırken, boğazım kesilsin istemiyorum ama.
Maybe it's just me, but I don't think I'd let a man I barely know who works for the people who kidnapped us hold a straight blade to my throat. Blackham I could see...
Sorun bende mi bilmiyorum ama, bizi kaçıran insanlar için çalışan ve hiç tanımadığımız birine boynuma ustura dayatmak biraz aptalca geliyor.
Getting me all comfortable, trusting and then you like... slit my throat?
Boğazımı kesmek için mi beni bu kadar rahatlatıp kendine güvendirdin?
Before you jump down my throat...
Boğazıma sarılmadan önce...
- Yes, my throat is a bit dry.
- Evet, boğazım kurudu.
I even felt a tickle in the back of my throat, and I never get sick.
Boğazımda bir gıdıklanma bile hissettim. Ben asla hasta olmam.
Why should I let you butcher my throat, when just resting my voice for a week... and chugging down herbal tea will do the same job?
Sesimi bir hafta dinlendirmek ve bitkisel çaylar içmek de aynı işi yapacaksa, neden boğazımı doğramanıza izin vereyim ki?
Now you want my throat?
Şimdi kellemi mi istiyorsunuz?
Would you like to cut my throat while you fuck me?
Beni sikerken, boğazımı kesmek ister misin?
My throat, feels like it's on fire.
Boğazım çok yanıyor.
I come in, like, two hours late because I had to finish watching Swimfan because it was on, and everyone, like, jumped down my throat.
Yaklaşık iki saat kadar geç geldim çünkü Swimfan'ı izlemem gerekiyordu. Çünkü o... O oynuyordu.
- Please protect my daddy's throat.
- Lütfen babamın boğazını koru.
# To some it's more than this... [man] I have not been one for grabbing life by the throat, for standing up and demanding my say.
# Kimisine göreyse, daha fazlası... Ben, ayağa kalkıp söz talep etmek için,... hayatın gırtlağına sarılanlardan değilim.
If any of you wolves have hurt my daughter, I will personally rip out your eyes and shove them down your throat so you can see my claws tear your carcass open!
Eğer kızıma siz kurtlardan birisi zarar verdiyse bizzat kendim gözlerini oyar ve onları sana zorla yediririm böylece pençelerimin leşini parçalayışını görebilirsin.
And after I'm done, I'm gonna wrap my hands around this throat and I'm gonna squeeze until it breaks.
Ve işim bittiğinde ellerimi boğazına geçirip kırılana kadar sıkacağım.
I should have choked the life out of you when I had your throat in my hands.
Hazır ellerim boğazındayken boğarak canını almalıydım.
And then she grabs me by the throat, throws me down on that fucking bed, jumps on me and starts sucking on my face, man.
Ve sonra boğazımdan tutup lanet yatağa yatırdı üzerime çıkıp, suratımı yalamaya başladı, dostum.
I'm gonna shove my boot down his fuckin'throat.
Onun ciğerini sökeceğim.
My hands upon his throat, I felt the life flee from his body.
Ellerim boğazındaydı, ruhunun vücudunu terk edişini hissettim.
And you may think that I'm shoving My liberal agenda down your throat, But you are losing your target.
Sana liberal lafları yutturmaya çalıştığımı düşünebilirsin ama amacını kaybediyorsun.
Will you confess or will I shove my hand in your throat?
Cinayeti itiraf ediyor musun? Elimi gırtlağına sokayım mı, lan?
Did ( CLEARS THROAT ) My brother suffer?
Kardeşim acı çekmiş mi? Evet.
[clears throat] My name is frank beckerson.
Benim adım Frank Beckerson.