No one's there traducir turco
6,039 traducción paralela
There's no one here!
Burada kimse yok!
- No, no. There's only one way out on this side of the basement.
Bodrumun bu tarafında tek bir çıkış var.
No one's supposed to know, but they say that she thought maybe there would be a funeral for Jared.
Kimse bilmemeliydi fakat Jared'in başına bir şey gelebileceğini düşündüğünü söylediler.
The one time we absolutely need Jones, there's no way to pull him free?
Jones'a en çok ihtiyacımız olan bir görev bu, Onu götürmemizin bir yolu yok mu?
Only one problem... there's no pictures of this guy, so no one knows what he looks like.
- Ve kimse onun neye benzediğini bilmiyordu.
There's no one here by that name.
Burada o adla kimse yok.
And when I do that, no one's gonna give a shit how I got there.
Ve bunu yaptığım zaman, hiçkimse nasıl yaptığımı siklemeyecek.
NO, THOSE ARE WANTED POSTERS, AND THERE'S ONE FOR EACH OF US.
Hayır, bunlar aranıyor posterleri ve her birimiz için ayrı ayrı var.
There's no one here who knows me or thinks of me as Thea Queen or Thea Merlyn.
Burada beni tanıyan Thea Queen veya Thea Merlyn olduğumu bilen kimse yok.
I'll turn around, but then no one is there, and it's really freaky, you know?
Dönüyorum, fakat orada hiçkimseyi göremiyorum, ve bu çok ürkütücü.
The armored car driver is in stable condition, though no one's sure how he got there.
Zırhlı aracın şoförünün durumu sabit, St. Andrews'da ve kimse oraya nasıl gittiğini bilmiyor.
I'm no expert, but there is one man... a very powerful wizard who's well-versed in all magics.
Ben uzman değilim ama her türlü büyü konusunda uzman olan çok güçlü bir büyücü olan bir adam var.
- There's no one in there!
İçeride kimse yok.
No, there's only one Librarian,
Hayır. Sadece bir Kütüphaneci var o da...
There's no one here.
Burada kimse yok.
Marcus, I am not gonna look for a friend like you in New York,'cause there's no chance in the world I'd ever find one, man.
Marcus, New York'ta senin gibi bir arkadaş aramayacağım. Çünkü dünyada senin gibi birisi yok.
Wow! There's no one here.
Vay burada kimse yok.
'cause there's no one here knows computers better than you.
Çalışıyoruz. İyi, çünkü burada bilgisayardan senin kadar anlayan yok.
No one's dressed up there, either.
Halk eğitim merkezinde. Orada da sizin gibi giyinen kimse yok.
You've only got one good leg, and he's too young, so there'll be no more talk of anyone going anywhere to fight.
Senin sadece bir bacağın sağlam ve o da henüz çok küçük. Yani kim nerede savaşacak muhabbeti burada bitmiştir.
Maybe when there's no-one left to fight any more?
Belki geriye savaşacak adam kalmayınca biter?
Maybe when there's no-one left to fight any more?
Belki savaşacak kimse kalmazsa biter.
There's no one there!
Orada kimse yok!
Trust me, if you walk in there like you belong, no-one's going to say anything.
İnan bana, eğer oraya aitmiş gibi içeriye girersen kimse bir şey demez.
No. All night, they've been watching us and there's this one guy, he's the leader.
Bütün gece bizi izlediler ve onlardan bir tanesi liderleri.
I just checked, no one's out there!
- Ne? Az önce kontrol ettim. Dışarıda kimse yok.
There's no one to take me from.
Beni kimden kaçıracak ki?
Well, you know, I was thinking about it, and I realized when I sit down to dinner at a tiny table, there's no one I'd rather sit across from and see than you.
Bunu düşünüyordum ve bu küçük masada karşısında oturmak isteyeceğim senden başka kimse olmadığını fark ettim.
There's no hiding that one.
Bir şey sakladığı yoktu.
- No, you won't. One, there's a security camera.
İlk olarak, burada kameralar var.
Was there a cabinet meeting no one told me about?
Bu haberim olmayan bir kabine toplantısı mıydı?
There's no-one in there.
İçerde kimse yok.
Yeah,'cause no one's ever faked being surprised. Yes, well, you weren't there.
Tabi kimse numara yapamaz ya.
There's no one in the car.
Araçta hiç kimse yok.
There's no-one here.
Kimse yok burada.
Well, there was only one bullet fired, no shell casing found, so more than likely the murder weapon was a revolver.
Tek el ateş edilmiş, kovan bulunamamış. Yani cinayet silahı büyük ihtimalle bir revolver.
There were no arrests were made, but the primary suspect in the case was one Tony Malua. What do we know about him?
Tutuklama yapılmamış ama olayın baş şüphelisi Tony Malua adında biriymiş.
No one's there.
Orada kimse yaşamıyor.
Since there's no waiver for enlistees with only one kidney.
Çünkü, sadece bir böbreği olan gönüllü askerler için hakkından vazgeçme yok.
No, and there's not a chance he's gonna give one now.
Hayır, şu an örnek vereceğini hiç sanmıyorum.
What's this? There's no one here to say "good morning" to.
Bu nedir? "Günaydın" diyecek kimse yok.
And there's no one on earth who can make a woman feel like the center of his universe more than Raymond Reddington.
Ve dünyada, bir kadını dünyasının merkezinde gibi hissettirecek en iyi erkek Raymond Reddington'dır.
Because doing so meant there was no one to blame for So Eun's death.
So Eun'nun ölümünden sadece onu sorumlu tutuyordu.
- Uh, there's no one to call.
- Arayacak kimse yoktu.
'Cause no matter what I do, there's only one person my husband listens to, and she's...
Çünkü ne yaparsam yapayım... kocamın dinlediği tek bir kişi var ve O'da...
It's bad enough when people who aren't enabled exploit us, but if we can't trust each other... there's no one left.
Yapamayacak insanların bizi çökermesi yeterince kötüyken bir de birbirimize güvenmezsek geriye kimse kalmıyor.
You know, no one out there really knows how we operate... how we put ourselves in harm's way.
Ama dışarıdaki hiç kimse, bu operasyonu gerçekte nasıl yaptığımızı bilmeyecek... kendimizi nasıl tehlikeye attığımızı bilmeyecek,
I wanted to meet the only other one of my kind and to make certain there are no misunderstandings.
- Türümün diğer tek örneğiyle tanışmak ve aramızda bir yanlış anlaşılma olmadığından emin olmak istedim.
No, there's no one who fits the profile in any drug rehab center.
Hayır, rehabilitasyon merkezlerinde profile uyan biri yok.
There's no one like her.
Onun gibi biri yok.
She says there's no connection she can find between Michael Webb and one of our suspects.
Michael Webb ve şüphelilerimiz arasında bir bağlantı bulamamış.
no one's coming 31
no one's stopping you 29
no one's safe 16
no one's here 81
no one's gonna hurt you 33
no one's going to hurt you 20
no one's gonna die 16
no one's going anywhere 44
no one's home 41
no one's answering 16
no one's stopping you 29
no one's safe 16
no one's here 81
no one's gonna hurt you 33
no one's going to hurt you 20
no one's gonna die 16
no one's going anywhere 44
no one's home 41
no one's answering 16
no one's 28
no one's seen him 26
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
no one's seen him 26
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there's nothing to see here 35
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there's nothing to see here 35