Not down here traducir turco
997 traducción paralela
He's not down here.
Burada yok.
Scarlett O'Hara! If you're not down here by the time I count 10... -... we'll go without you!
Scarlett, 10'a kadar sayıyorum, eğer inmezsen sensiz gidiyoruz!
We're not down here to enjoy ourselves.
Buraya keyif sürmeye gelmedik.
Now, look, we're not down here for fun.
Neredesin? Dinle, eğlence olsun diye buraya gelmedik.
He's not down here.
Aşağıda değil.
Not down here.
Burada yok.
Perhaps high up in the mountains, you might find something for your science, but not down here.
Belki yüksek dağlarda bir yerlerde... ama bizim bölgemizde... bilimin için hiç bir şeyler bulamayacaksınız.
Not down here.
- Burada yok.
It's not down here.
Orada değil.
Yeah, they're up there, they're not down here.
Kurabiyeleri bulur musun lütfen? Yukarıdalar, aşağıda değiller.
We're down here to collect money, not to lend it.
Buraya para vermeye değil, toplamaya geldik.
No, not further back. Down just here, where I placed it.
Hayır, geriye değil... şuraya, sandalyeyi koyduğum yere.
Not quite so bad down here, with the exception of the entrance hall.
Alt kat fena değil, giriş dışında.
Not here and now with my hair down.
Burada ve saçlarım açıkken değil.
How many times have I told you not to eat down here?
Sana burada yemek yememeni kaç kez söyledim?
He couldn't have come back here from the Astor, killed Paine, lugged the body out to the car, driven down to the pier and slugged the night watchman by three o'clock, not in 20 minutes.
20 dakika içinde Astor otelinden buraya dönüp... Paine'ni öldürerek cesedini arabaya koymuş... rıhtıma gitmiş ve saat 3 gibi gözcüyü bayıltmış olamaz.
I was wondering if we small folk down here could not win over Borgen's Farm for the Kingdom of God.
Biz küçük topluluk olarak, Tanrının krallığı için Borgen çiftliğini kazanıp kazanamayacağımızı merak ediyordum.
We're not the kind to frighten easily down here.
Kolayca korkutulacak tiplerden değiliz.
You could fire a cannon off outside and not hear it down here.
Dışarıda top atsan burada çıt duyulmaz.
If you're here, then write down the task. Is it worth?
Madem geldiniz, ödevi siz de not alın.
Oh, you're not gonna catch any fish down here.
Oh, orada balık yakalayamazsınız.
I told you not to come down here.
Buraya gelmemeni söylemiştim.
But, if you shoot me down, let's have it clear, in front of all these men. You're not here to get Julie Maragon out.
Ama beni vurursan, tüm bu adamların önünde şunu açıklığa kavuşturalım, siz Julie Maragon'u almak için burada değilsiniz.
This is certainly not the way I expected this conversation to be going. I thought we were gonna sit here on the front porch and let the moon shine down on us... and, just like those boys in the bushes, let nature take its course.
Bu ay ışığı altında bu verandada oturacağımızı ve çalılardaki çocuklar gibi işleri oluruna bırakacağımızı düşünmüştüm.
If she's taken that much trouble to run you to earth down here, She's not going to let you go so easily.
Eğer her türlü zorluğu göze alıp seni yakalayıncaya kadar kovaladıysa kolay kolay da bırakmaz.
It's storming up here but not down in the valley below.
Burada fırtına var ama aşağıdaki vadide yok.
I'm not up. I'm down, just like you and your funny friend here.
tepede değilim sen ve şu komik arkadaşın gibi dipteyim
Right now, put it down here, not there.
Hemen şimdi, oraya değil, buraya koyun.
I'm not having much luck down here.
Ne de olsa bugün çok şanslı değilim
There's a bloke here behind that pillar takin'down every blessed word you're sayin'.
Şu sütunun arkasında bi herif var. Ağzından çıkan her lafı not ediyor.
We're not likely to be found down here.
Bizi bu kadar aşağıda bulamazlar.
Not particularly, no. I must say that if I lived here and I heard you roaring your head off, I'd probably come down and take a look at you.
Eğer burada yaşasaydım, çıkardığın gürültüyü duyar ve aşağı inip sana bir göz atardım.
Why not move the guns down here... stick them in a line from Beachy Head to Dover?
Neden avcıları Beachy Head'ten Dover'a bir çizgi halinde tutmuyoruz?
I copied down the high points of his record here.
Sicilindeki önemli şeyleri buraya not ettim.
[Flemming] No I turned the place upside down It's not here
Hayır. Burayı altüst ettim.
Look, I brought you down here so you could help me, not for you to ask me questions.
Sizleri yardım edebilmeniz için aşağı çağırdım, soru sormayın.
You came down here with nothin', not even a job permanent.
Buraya gelirken hiç bir şeyin yoktu, hatta kalıcı bir işin bile.
You're forgetting, Sir William... you were asked here to put down a revolt... and not to concern yourself with our government's policies.
Unutuyorsunuz Sör William, buraya bir isyanı bastırmak için geldiniz, hükümet politikalarımızla meşgul olmanız için değil.
Corrie's not here, she's down the end of the hall.
Corrie burada değil, koridorun sonunda.
" Believe it or not I'm still down here on Washington Street :
" İster inanın, ister inanmayın, hala Washington Caddesi'ndeyim.
She's down by the canal, not far from here.
Hemen yakındaki su kanalının orada.
Lieutenant, you're not gonna tell me you drove down here just to look for a vacation spot, are you?
Komiser, buraya sırf bir tatil yeri aramak için geldiğini söylemeyeceksin, değil mi?
But, you know, we might die here, so I'm not going down as a spinster.
Burada ölme ihtimalimiz var ama olsun. En azından kız kurusu olarak ölmeyeceğim.
You're not allowed down here tonight. - Remember?
Bu akşam buraya inmeniz yasak.
- "We're"? - I am down here on business with a couple of colleagues and we are not in the wine trade.
Birkaç meslektaşımla geldik ama... şarap işinde değiliz.
The key here, I think, is to not think of death as an end, but think of it more as a very effective way of cutting down on your expenses.
Buradaki püf nokta, ölümü bir son olarak görmemektir. Bence onu, tüm masraflarınızın tamamen bittiği bir nokta olarak görmelisiniz.
We'd be trapped down there. But we're not gonna last up here with only eight shots between us.
Son hatırladığım, hepimizin sekiz mermisi kaldığı.
Not that I do not welcome a little intelligent company down here.
Gerçi burada zeki konuklara muhtacım ama olsun.
This guy up here, man, he may not be any straighter than anybody else, but he sees something'down here that he wants to use or he wouldn't even be messin'with us.
Hiç kimseleri yok. Şu helikopterdeki adam belki diğerlerinden farklı değil. Ama burada kullanmak istediği bir şey görüyor.
Wait, here they can not come. True, and we do not we can go down.
- Bizde aşağıya inemeyiz.
Now why don't we not stand here talking about them and get down to doing them?
Böyle konuşmaya devam etmek yerine neden konuştuğumuz şeyleri yapmaya başlamıyoruz?
not down 33
down here 450
here 35434
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
down here 450
here 35434
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here it is 2313
here she comes 366
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557
here they are 545
here it is 2313
here she comes 366
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557
here they are 545