Not we traducir turco
116,035 traducción paralela
No, we're not.
Hayır değiliz.
I know we're not Shelly and Miguel.
Shelly ve Miguel olmadığımızı biliyorum.
I can't believe we're not gonna play pin-the-tail-on - the-donkey this year.
Bu sene eşeğin kıçına kuyruk yapıştırma oyununu oynamayacağımıza inanamıyorum.
- We're not upset at all.
- Hiç de üzgün değiliz.
My question is why, after we finally found your perfect egg cream that passed your egg cream litmus test, why, William... why are you not drinking it?
Tamam soruma geliyorum o zaman, senin kusursuz egg cream'ini bulmuşken, William... neden hala onu içmiyorsun?
No. We're not getting a dog.
Hayır köpek falan almıyoruz.
- We are not talking about this!
- Bu konuyu konuşmayacağız!
Grandpa said we're supposed to celebrate his life and not be sad, so today we're going to act out
Büyükbabamız onun hayatını kutlamamızı ve üzgün olmamamızı istedi.
- No, we're not.
- Hayır, etmeyecek.
We're not on the street, not really.
Şu an sokakta değiliz.
I'll tell you everything soon, but that's not what we're gonna do now.
Yakında her şeyi anlatacağım sana. Fakat şu an bu konuşmayı yapamayız.
We are not allowed to eat pork.
Domuz eti yiyemeyiz. - Yiyemez miyim?
The good news is, we had our film crew there, which proves that Larry was not directly responsible for turning Roger Bentman into a stain on the sidewalk.
Şanslıyız ki dizi ekibimiz oradaydı ve bu Robert'in amele sümüğü gibi kaldırıma yapışmasının Larry ile alakası olmadığını kanıtlar.
Melanie, as we explained earlier, we're not allowed to stay in the room with you - - it has to be an officer unfamiliar with the suspect.
Melanie, daha önce de anlattığımız gibi, seninle odada kalmamıza izin verilmiyor. Sadece, zanlıya yabancı bir elemanın yanında olması gerekiyor.
We're supposed to be exonerating Farmer, - not sending him down for longer!
Onu daha uzun süre uğraştırmadan... affetmemiz gerekiyor galiba!
So we're not discussing it?
Yani tartışmıyoruz değil mi?
And Neil, best to let the Collersdales'FLO know that we've found a body, but absolutely not to say anything to the family till we know more.
Ve Neil, FLO'nun, Collersdales'a ait bir ceset... bulduğumuzu bilmesi iyi olacak, ama daha fazla şey öğrenene kadar kesinlikle ailesine bir şey söylememeli.
No, no. That is not what we are talking about here, Detective Chief Inspector Huntley, as well you know.
Hayır hayır. bildiğiniz gibi Burada konuştuğumuz.... şey bu değil Dedektif Başmüfettiş Huntley.
We're not mind readers.
Biz zihin okuyucu değiliz.
We don't know whether Michael Farmer is guilty or not.
Michael Farmer'ın suçlu olup olmadığını bilmiyoruz.
We are in no position to consider Roz Huntley as a suspect, not without cause.
Roz Huntley'i bir neden olmadan... şüpheli olarak göremeyiz.
Not close. But we respected each other.
Yakın değildik, ama birbirimize saygı duyardık.
- What we just heard does not leave this room.
- Az önce duyduğumuz bu odadan çıkmayacak.
We're not in on it, we're trying to break it!
Yozlaşmanın içinde değiliz, onu kırmaya çalışıyoruz!
And also, we do not need to consider another suspect.
Ve ayrıca, başka bir şüpheli düşünmemiz gerekmiyor.
Whether or not they're protecting guilty parties... That's what we don't know.
Suçluları koruyorlar mı korumuyorlar mı... henüz bilmiyoruz.
An item of evidence we've not had direct access to before now.
Şimdiye kadar doğrudan erişemediğimiz bir delil kalemi.
It's hard not to be after all we've been through.
Yaşadığımız onca şeyden sonra korkmamak çok zor.
We're... we're not safe... behind these walls... not in our own homes, not inside our own skin.
Bu duvarların ardında güvende değiliz. Kendi evlerimizin içinde, kendi bedenlerimizde de değiliz.
We're not coming back here.
Buraya geri dönmeyeceğiz.
We are not killers.
Ama katil değiliz.
Now, we know alcohol's not allowed on the premises, but we figured...
Binada alkole izin olmadığını biliyoruz, ama düşündük ki...
We're not sure what type, but we know he's a smoker, and his grandmother died from lung cancer.
Ne tür olduğunu bilmiyoruz, ama sigara tiryakisi ve büyükannesi de akciğer kanserinden ölmüştü.
The manhunt is still active, so we're not exactly waiting.
İnsan avı devam ediyor, pek de bekliyor sayılmayız.
All right, anyway, fans are gonna tune in for the moves, but they're not gonna stay tuned in unless we give them what, ladies?
Tamam, her neyse, hayranlar hareket için izleyecek ama onlara ne vermezsek izlemeye devam etmeyecekler hanımlar?
- Can we not do this now?
- Şimdi konuşmasak?
What? No, we're not molesting your robot.
Hayır, robotuna saldırmıyoruz.
We're not friends.
Arkadaş değiliz.
I'm not interested in getting coffee with you, or talking to you about my life, but, uh... we need to step it up, and Shaft's mom isn't gonna get us there.
Seninle kahve içmek ya da hayatım hakkında konuşmak istemiyorum ama daha iyisini yapmalıyız ve Cherry'nin bize faydası olmayacak.
- We do not say "out."
- Biz "Dışarı!" demeyiz.
We celebrate the feast of Lenin, where we just be... thanking the rats for not eating us.
Biz Lenin'in ziyafetini kutlarız, yani sıçanlara bizi yemedikleri için teşekkür ederiz.
- We're not...
- Beraber değiliz...
We're not really athletes.
Biz sporcu değiliz.
We're a bunch of girls making a wrestling show that's probably not even gonna happen.
Biz, muhtemelen gerçekleşmeyecek bir güreş programı yapan bir grup kızız.
- Oh, we're not...
- Biz...
Well, I believe in 1986, we're not only gonna keep control of the Senate, we're gonna break that liberal choke hold on the House, too.
İnanıyorum ki 1986'da senatonun kontrolünü elimize geçirmekle kalmayıp liberallerin mutlak tutuşunu da kıracağız.
Come on. We may be down, but we're not out.
Hadi ama, fakir olabiliriz ama her şey bitmiş değil.
I mean, we might not even have a show.
Bir şovumuz olmayabilir bile. Yani...
- We are not that good.
- O kadar iyi değiliz.
If she goes into labor today... Well, we're hoping that's not gonna happen.
Eğer bugun doğun başlarsa... iyi, bunun olmamasını umut edeceğiz.
You're trying to act like we're the same, you and me, but we're not.
Biz aynıymışız gibi davranıyorsun, Ama aynı değiliz.
not well 227
not weird 17
not well enough 17
well 438053
welcome 4679
welcome to hell 49
we need you 478
we are going 52
week 129
weekly 26
not weird 17
not well enough 17
well 438053
welcome 4679
welcome to hell 49
we need you 478
we are going 52
week 129
weekly 26