On business traducir turco
5,297 traducción paralela
So don't get nervous on me and stay focused on business.
Bu yüzden beni germe ve işine odaklan.
Okay, I don't have a current address, just here on business for the week.
Tamam, şuanda bir adresim yok. sadece bu hafta iş için buradayım
I'm going away on business. With Mike.
Mike ile iş görüşmesine gidiyorum.
What about the husband? Away in Scotland on business.
Kocasının durumu nedir?
I knew you were away on business, but I didn't know you were in Dallas.
İş için uzakta olduğunu biliyordum ama Dallas'ta olduğunu bilmiyordum.
You seem pretty short on business tonight.
Bu gece işleriniz kesat gibi.
Spencer : Three days ago you literally banned me from talking to her, and now I find you alone with her in this house while mom is away on business!
Üç gün önce onunla konuşmamı yasaklıyorsun annem iş seyahatindeyken sizi yalnız buluyorum.
Yes, I am in NY on business.
Evet, bir konser için New York'ta değilim.
Then there was this rumor you were in Germany on business.
Bir de sizi iş için Almanya'da olduğunuza dair söylentiler var.
So my dad's away on business and the prescription is in his briefcase.
Babam iş seyahatinde reçetem de çantasında kalmış.
I'm here on business, so I wanted to see him.
Şehirde yapacak işlerim vardı, ben de uğrayabilirim diye düşündüm.
Sometimes Nick stayed in Austin on business.
Kocanız öğleden sonra saat 3'de öldürüldü.
I'm here on business.
- İş için buradayım.
Letitia, Charles'sister, kept an eye on the business along with her son, a cheap thug by the name of Fabrizio Maldonado.
Charles'in ablası Letitia işin gidişatını uzaktan kontrol ediyordu Fabrizio Mandonado adında adi bir haydut olan oğlu da yardımcısıydı.
As you know, we've been investigating industry-wide corruption in your business, that seems to have been going on for years.
Sizin de bildiğiniz gibi iş yürüttüğünüz sektörde yıllardır süre gelen yolsuzlukları soruşturuyoruz.
Captain, yesterday morning, my father walked into town, stood out on the steps of the warehouse and proclaimed to the world that the Guthries'business is finished here in Nassau.
Kaptan, dün sabah babam kasabaya yürüdü kerhanenin merdivenlerine çıktı ve tüm dünyaya, Nassau'da Guthrieler'in artık iş yapmayacağını duyurdu.
The business district is always quiet on Purge Night.
Arındırma sırasında buralar hep sessiz olur.
Okay, on that note, I do have some questions for you. We have some business.
Pekâlâ, şu notta size soracağım birkaç sorum yazıyor.
He relies on our political expertise as much as we rely on his business acumen.
Nasıl biz onun ticari sezgilerine güveniyorsak, o da senin politik uzmanlığına güvenir.
Um, we were on a business trip and the car broke down, so we were cutting through the woods trying to get to the main highway, and... that thing just chased us here.
Um, bir iş gezisi ve araba bozuldu, yüzden, ana karayolu almak için çalışırken ormanda kesme edildi ve o şey sadece burada bizi kovaladılar.
So, these aliens decide to invade Earth, and to show they mean business, what they do is, first, they destroy London, then New York, and then they land, right on the Green Line between Israel and the West Bank.
Bu uzaylılar yeryüzünü işgal etmeye karar veriyorlar ve ticareti kastettiklerini göstermek için yaptıkları şey, ilk olarak Londra ve New York'u yerle bir etmek ve sonra da İsrail ve Batı Şeria arasındaki Yeşil Sınır'a iniyorlar.
And to show they mean business, what they do is first they destroy London and New York and Paris, and then they land... .. right on the Green Line between Israel and the West Bank.
Ve ticareti kastettiklerini göstermek için yaptıkları şey ilk olarak Londra, New York ve Paris'i yerle bir etmek ve sonra da İsrail ve Batı Şeria arasındaki Yeşil Sınır'a iniyorlar.
Jerry's been taking a night class in business. - And he got an "A" on his test.
Jerry gece okuluna gidiyor ve sınavdan A almış.
Still goes on about that shrink business, but don't worry.
Psikiyatrist olayına devam ediyormuş ama merak etme.
They're going through about a decade's worth of business records.
On yılın iş kayıtlarına bakacaklar. Evet, evet.
You think I'd let my intended leave the Eyrie on urgent business without knowing what that business was?
Müstakbel kocam Kartal Yuvası'ndan acil bir iş için ayrılırken ne olduğunu bilmiyor muydum sence?
I just pretend he's on a business trip And that he'll be back any day.
.. sadece bir gün geri döneceği iş gezisindeymiş gibi davranıyorum.
After the seizure of the Sue specimen, we continued to look at this issue not from a Park Service jurisdiction perspective, but more from the circumstances of business practices in terms of collecting on public lands.
Sue'ya el konulmasından sonra bu konuyla ilgilenmeye devam ettik sadece Park Servisi yetkisi açısından değil devlet arazisinde çıkarılan şeylerin iş teamülü şartları açısından da.
Well, like I said, Mrs. Hess, we're checking some things on our end, but if there's anything you could tell us about your husband's business...
Söylediğim gibi Bayan Hess, araştırmalara durmaksızın devam ediyoruz ama kocanızın işi veya başka bir şey hakkında söyleyeceğiniz -
I was able to meet with the customer and change the way we handled his account on a day-to-day basis in order to keep the business.
müşteriyle buluşmayı başardım ve hesabını gün-gün temelinde değiştirmeye ikna ettim işi elimde tutabilmek için.
I'm off on a business trip, that's all.
- Bir iş gezisine çıkıyorum, hepsi bu.
Mr Selfridge was been called away to Paris on store business.
Bay Selfridge'in mağaza işleri için Paris'e gitmesi gerekti.
The Chief is out on important business.
Şef önemli bir iş için dışarda.
This is some real Manson family business we got going on here.
Orada Manson ailesi tarzında bir işler dönüyor.
Based on scientific projections, if we just keep on doing business as usual, our kids are in for a rough ride.
Bilimsel öngörülere göre, bu şekilde devam edersek çocuklarımızı zor günler bekliyor.
I'd like to formally request permission to conduct some business on the Res.
Bölgede biraz inceleme yapmak için resmen izin istiyorum.
You're going nowhere till I've got corroboration you were there on lawful business.
Ben, yasal sebeplerle orada olduğunuza ikna olana kadar hiçbir yere gitmiyorsun.
AB Carriage Repairs was a legit business, moved on over a year ago.
AB Tamir Atölyesi bir yıl önce buradan taşınana kadar yasal bir iş yeriymiş.
They just can't move on till they finish their business.
Dünyevi işlerini halletmeden, bir türlü gidemezler.
You know, Mike, after the damage you and Bello did to their business, I'd say they're probably looking for your head on a stick.
Mike, adamların işine sen ve Bello'nun verdiği zarardan sonra muhtemelen kafanı kazıkta istiyorlardır.
Now that you've regained your composure, let's move on to the next item of business, shall we, with a little help from our dear friend Sophie.
Artık kendine geldiğine göre bir sonraki işimize bakalım, olur mu? Sevgili arkadaşımız Sophie'den biraz yardım alacağız.
But it didn't become a business until after your husband was murdered. And here I was, thinking you needed advice on curtains.
Yoksa benden tavsiye almak için mi buradasınız?
The day repeal passes, I intend to be open for business legally in the thirstiest country on earth with Bacardi rum as my most exclusive offering.
Yasa geçtiği anda içkiye susamış dünyanın en büyük ülkesine tamamen yasal Bacardi Rom'unu en özel içkim olarak hizmete sunmak istiyorum.
Wilbur is on an educational adventure with his Aunt Victoria, and Owen is getting back from a business trip.
Wilbur Victoria halası ile eğitimsel bir geziye çıktı. Owen da bir iş gezisinden geri dönüyor.
Girls are gonna think it's cool for a bunch of weird guys in business suits... to just jerk off on their faces. - Ew.
Kızlar 50 tane tuhaf iş elbiseli adamın öylece yüzüne boşalmasını iyi bir şey sanıyordur.
You know what? I never once asked what went on between you and that jackhole senator that you married, so why don't you afford me the same respect and stay the hell out of my business?
Biliyor musun, Jack denilen şu dingil senatörle evlendiğinde aranızda olan hiç bir şeye karışmadım.
You being at the D.A.'s office now, it's almost like you joined the family business, come on.
Şimdi başsavcının ofisinde çalışıyorsun ya sanki aile işine katılmışsın gibi oldu. Gel hadi.
You see, the problem is, I entered into business with these kids, and they pulled a slick one on me.
Problem şu ki, bu çocuklarla bir iş ilişkisine girdim. Ve bana kelek attılar.
But with the russians refusing to do business with us, We're gonna be a little short on the rent this month For the Metas.
Ancak Ruslar bizimle iş yapmayı reddettikten sonra Metas'ın bu ayki ödemesini yapmakta biraz zorlanacağız.
You check with the CO at the door, you do your business, you put the lid back on.
Kapıyı bir gardiyan ile kontrol edin. İşinizi yapın ve kapağını kapatın.
'Cause what I hear... you been going into business for yourself on the sly.
Çünkü benim duyduğuma göre sinsice kendi başına bir işe girmişsin.