On here traducir turco
61,218 traducción paralela
You had to die in a rock climbing accident and come back to life just like your son Jesus, who, strangely, doesn't seem to get a mention here on your little card.
Bir kaya tırmanışında ölmen lazımdı aynı oğlun İsa gibi geri gelmen lazımdı... Ama gariptir, küçük kartında onun adını dahi anmamışsın.
- What is going on here?
- Neler oluyor?
What the hell's going on here, John?
Neler oluyor burada John?
What's going on here?
Burada neler oluyor?
Did you know they have a tailor here on premises?
Burada terzi var mı acaba?
He said that he was here on vacation and he spotted me.
Burada tatilde olduğunu ve gözüne çarptığımı söyledi.
Why would you come here on vacation?
Neden buraya tatile geldin?
Eddie and I just wanna thank you all for being here on our special day to drink our alcohol free of charge.
Eddie ve ben bu özel günümüzde yanımızda olup bedava içkilerimizden içtiğiniz için teşekkür ediyoruz.
- Quick, get on out of here!
- Çabuk gidelim!
If we assume... that we are on the verge of some impossible victory here, a truly significant thing... if we assume that is real and here for the taking... wouldn't you trade it all to have Thomas Hamilton back again?
Farz edelim ki akla hayale gelmeyecek şekilde başarılı olma şansı edindik. Olacağından değil ya. Ciddi ciddi her şey yoluna girmek üzere olsun.
I'm out of here as soon as I get a location on the Dominican deal, but, uh, I'll leave a man behind to watch you, and Aisha can get you whatever you need.
Dominikli ile anlaşma yapınca buradan hemen gideceğim. Seni koruması için bir adam bırakacağım. Aisha ihtiyaçlarını karşılayabilir.
They're on their way over here now.
Yola çıkmışlardı.
Something's going on over here.
Orada bir şey oluyor!
We don't just go on our gut here, we make decisions based on intel. And I cannot authorize this mission.
Burda sadece oturup götümüzü büyütmüyoruz gelen istihbarata göre kararlarımızı veriyoruz ve bu operasyona izin veremem!
I'm just here on business.
İş için buradayım sadece. Peki ya sen?
This isn't the first time he's come here on business.
Her zaman söylerdi.
Look, if he's still got business going on, ain't no reason that you can't wait here.
Bak, işleri hala bitmediyse, seninde burda beklemek için başka bir sebenin yok.
When this is over, he's gonna walk out of here on his own two feet, in perfect health.
Tüm bunlar sona erdiğinde buradan sağlıklı bir şekilde yürüyerek çıkacak.
Jadalla Bin-Khalid's on his way in here.
Jadalla Bin-Khalid buraya doğru yolda.
John was on his way here to see me and they took him.
John beni görmek için buraya geldi ve onu aldılar.
CTU agents are on their way here now.
CTU ajanları şu an buraya geliyor.
[sighs] I'm not here to put you on the spot, but I think this is important.
Senin yerinde olman için burada değilim, Ama bence bu önemli.
He's here on Director Simms'orders.
Müdür Simms'in emirleri burada.
Pang is here because of what I found on Director Simms.
Pang, Director Simms'de bulduğum yüzünden burada.
I don't know what your thinking is on Keith Mullins, long term, but I can already see I can make a big difference here.
Düşüncenin ne olduğunu bilmiyorum Keith Mullins, uzun vadeli, Ama burada zaten büyük bir fark yaratabileceğimi görebiliyorum.
I'd ask your help in mending this alliance, both with the men and women here and those elsewhere on the island.
Bu ittifakı onarmak için yardımınızı isterim, Hem erkek hem de kadınlarla burada Ve adadaki başka yerlerde.
If they see pirates return here, if they see skirmishes begin again on this island and they know that it was because you invited it... then you are going to have a mutiny on your hands, sir.
Korsanların geri döndüğünü görürlerse adada kanın gövdeyi yeniden götürdüğüne tanık olurlarsa hele de sizin neden olduğunuzu anlarlarsa nur topu gibi bir isyan dalgası patlar elinizde efendim.
Here, at least, you could disappear on any one of these trains, quickly.
En azından burada trenlerden birine atlayıp kaçabilirsin.
You weren't in my bed any more than I'm sitting on this desk here.
Sen benim yatağımda değildin, ben de senin masanda oturmuyorum.
From here on in, I tell you your position in this, if you have one at all.
Bundan sonra senin bulunduğun konumu ben söyleyeceğim! Eğer hala bir konuma sahip olursan.
No one will remember what you've done, either here on Earth or in your heaven.
Dünyada da cennetinde de hiç kimse ne yaptığını hatırlamayacak.
I came in here to see where Miss Palfrey died. I found a crucifix on the door.
Bayan Palfrey öldüğü yeri görmek için buraya gelmiştim.
But here's some news on the Leighton-Asbury girl.
1939'un ikinci çeyreğinde bir doğum kaydı var.
Just... Come on. Can't we both be here?
İkimiz de içeri girsek?
Dr. Jordan here is about to break the record for consecutive days on space.
Şu an görmüş olduğunuz Dr. Jordan, uzayda en uzun süre kalma rekorunu kırmak üzere.
Everyone here is on edge.
Herkesin sinirleri çok gergin.
Here I am, spending Rs. 4 lakhs on such a matter! The news reached the party headquarters too. You just don't seem to care.
Böyle bir mevzu için 4 lak ödedim haber parti merkezine kadar geldi ama senin umurunda değil.
You know, when you were a baby your father used to take you out on long walks around here.
Sen daha bebekken baban seni buralarda yürüyüşe çıkarırdı.
What in hell is really going on down here?
Burada tam olarak ne yapıyorsunuz?
Michael, come on, we gotta get outta here!
Hadi Michael. Buradan gitmeliyiz!
We'll get on the first plane outta here. Okay?
İlk uçakla da buradan gideceğiz, tamam mı?
Given what happened... I can go to a circuit judge and effectively argue that your life is in jeopardy in here and that it was punitive to ever put you in a medium-security prison based on a perjury charge.
Olanları düşünürsek bir bölge hakimine gidip, hayatının burada tehlikede olduğuna ve yalancı şahitlikten orta güvenlikli bir hapishaneye koymanın cezalandırıcı olduğuna ikna edebilirim.
Right. Now that we're all here, let's get on with it.
Pekala, hepimiz burada olduğuna göre, konumuza gelelim.
I just feel like I go a bit crazy here. On my own all the time.
Sürekli burada tek başıma olduğumdan biraz deliresim geliyor.
- Get the fuck out of here. There wasn't an original title for Strangers on a Train.
- Trendeki Yabancılar'ın özgün ismi falan yok.
- Help me out here, Randy. Come on.
- Bana yardımcı ol Randy.
Hang on, hang on, there must be something wrong here...
Durun, durun, yanlış bir şey olmalı...
Working on anti-radicalization campaigns here at home.
Burada, anti radikalleşme eylemleri yapıyoruz.
Said he might call on those talents some day in return, and now here we are.
O yeteneklere bir gün ihtiyacı olabileceğini söyledi ve sanırım o gün geldi.
We'll be keeping an eye on her behavior here at school.
Biz okuldaki davranışlarına dikkat edeceğiz.
I'm on your side here.
Ben senin tarafındayım.
here 35434
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here it is 2313
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here it is 2313
here she comes 366
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557
here they are 545
here we 20
here i go again 25
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557
here they are 545
here we 20
here i go again 25