Orders are orders traducir turco
1,972 traducción paralela
Orders are orders.
Emir demiri keser.
The orders come from the neuronet in our brain... which are based on the experiences and information that we've logged in there. which are based on the experiences and information that we've logged in there.
Emirler beynimizdeki, önceki deneyimlerimizi ve bilgilerimizi temel alan nöronetlerden gelir.
Those are my orders, sir.
Bana verilen emirler bunlar, efendim.
I expect their orders are to detonate if we try and make a move ; the other two are roaming.
Harekete geçmeye çalışırsak, emirlerinin infilak etmek olduğunu düşünüyorum.
So, what are your orders? We need more information.
- Daha çok şey bilmeliyim.
- I know what my priorities are, and I'm giving orders.
Komuta bende.
Orders are :
Emirler şöyle.
My orders are to deliver you to the airfield.
Aldığım emir sizi havaalanına teslim etmek.
So what are your orders, general house?
General House, emirleriniz nedir?
My orders are to bring Jack in.
Bana verilen emir Jack'i bulmak.
My orders are to take this ship and all on board.
Emirlerim bu gemiyi ve içindeki herşeyi ele geçirmek.
And I suppose that you were asked to wait by Captain Taylor, those are his orders.
Ve siz de sanırım Kaptan Taylor'ın istemesini beklediniz.
If there are orders to give, they'll come from us.
Emir verilecekse biz veririz.
These are your orders.
Emirlerin.
How the hell are you, Cico, a Navy officer, giving orders to the Army?
Bir donanma görevlisi hangi hakla orduya emir veriyor?
Where the hell are those purchase orders?
Alım emirleri hangi cehennemde?
There are no lesions on his brain, nothing to interrupt any orders.
Beyninde hasar yok. Hiçbiri diğerine engel olmuyor.
Your orders are to remain here until we figure out a strategy to deal with this.
- Bu işi halledecek bir strateji belirleyene kadar burada kalacaksın.
Orders are you keep moving ; you never stop.
Emirlere göre ilerlemeye devam etmelisin, asla duramazsın.
These orders are for you.
Bu emir senin için geldi.
You are under suspicion of murder, that makes your orders null and void.
Polis gözetimindesin ve cinayet zanlısısın, bu emirlerini geçersiz kılar.
- I need to see that the men are following orders.
- Adamların emirlere uydugunu görmem gerek.
What are your orders, sir?
Emirleriniz nedir, efendim?
Sir, what are your orders?
- Efendim, emirlerinizi bekliyoruz.
These are pretty clear-cut orders, Agent Fornell.
Emirler gayet açık ve net, Ajan Fornell.
Are you under orders to assassinate Mr. Reale?
Bay Reale'ye suikast yapılması için emir aldınız mı?
- Maybe I'll go back with you. - My orders are to get you safely to San -
Bak, bana verilen emirler senin güvende olmanı sağlamak.
- Those are our marching orders.
- Onlar bizim peşin ödenen siparişimiz.
Are you unable to obey my orders? !
Git!
These are your orders.
Yeni görevlerin var.
My orders are to secure the roads in this area.
Bu bölgedeki yolları korumak üzere emir aldım.
Our orders are to take people out of the conflict zone.
Halkı savaş alanından uzak tutmak üzere emir aldık.
I know that you are just following Malik sir's orders.
Malik bey'i emirlerini yerine getirdigini biliyorum.
- There are no written orders.
Ortada yazılı hiçbir emir yok.
These are "eyes only" orders.
Bunlar gizli emirlerin dökümleri.
- See, these are my T.O.D. Orders right there. - Number 24.
24 numara.
Actually, that's all over with now and her restraining orders are very specific.
Aslında o artık gerilerde kaldı ve mahkemece men edilme kararı hala sabit.
- Yes. I know your orders are to stay away, but believe me.
Evet, biliyorum verilen emirler var ama bana inanmalısın.
restraining orders are just so unfair.
Yasaklama emirleri hiç de adil olmuyor.
SO, WHY ARE Y'ALL UP HERE INSTEAD OF DOWN THERE? COMMANDER TAYLOR'S ORDERS.
Neden suç mahalli yerine burada duruyorsunuz?
Our orders are to bring you all downtown, sir.
Emirlerimiz, sizi şehir merkezine götürmek, efendim.
These are orders from our superiors.
Bu üstlerimizin emri.
Those are my orders.
Bana verilen emir bu.
Our orders are to keep tabs on you.
Bizim görevimiz seni izlemek.
Orders on the kidnapper are shoot to kill.
Kaçıranı vurma emri var.
Orders are you're supposed to eat.
Emirlere göre yemen gerekiyor.
Without those written orders we look like the rogue unit they claim we are.
O görev emri kopyaları elimizde olmadıkça hala kaçak bir birim gibi görünüyoruz.
Look, I've been where you are, takin'orders.
Bak, bende biraz zamanlar senin yaptığın İşi yaptım.
Their orders are to check vehicles coming in, not going out.
Görevleri gelen araçları kontrol etmek, çıkanları değil.
my orders are to ensure her safety in this area till 22 : 30 this date, and pack her back on a lovely and talented helicopter. then it's to baghdad, and out of my hair. and if she has a different plan?
Aldığım emirler onun bugün 22.30'a kadar bu bölgedeki güvenliğini sağlamak ardından da onu sevimli ve hünerli helikopterine bindirip Bağdat'a götürmek ve paçamı ondan sıyırmak.
My orders are only to take down the Russian to prevent the smuggling of stolen uranium to potential terrorist buyers.
Bana verilen emirler sadece çalıntı uranyumun potansiyel terörist alıcılara satışını önlemek için Rus adamı yakalamaktı.